Gerçek liderler ve önderler  toplumu güzele, mükemmele ve aydınlığa  teşvik eden ve götüren kişilerdir. Yalanın, ikiyüzlülüğün hile oyun ve tezgalarıyla insanları kandıran çifte standartlı kişilerden lider  olmaz.

Bir milletin tarihi, kültürü, geleneği, geleceği ve gelişmesinin önünde en büyük engel olan, yamalı bohça gibi defolu geçmişiyle  bugün de milletimizin karşısında Hindu'nun mukaddes ineği gibi duran bir zihniyet ve partiler toplumun vicdanında sorgulanır. Milletin öz değerleri ve hassasiyetleriyle savaş halinde olan ve olmaya devam eden bir zihniyet ve hareket gelmiş geçmiş  tüm icraatlarıyla BDP ve  CHP gibi mahşeri vicdanda yargılanır ve cezalanır.

Bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterirken; günde en az iki defa yalan söylemeden rahat edemeyen bir parti başkanından ve bunca vukuatlarına rağmen bu kişi hala nasıl liderlik koltuğunda kalabilir? 

Yalanla kendi partili arkadaşını ve rakiplerini saf dışı etmeye çalışan bir parti lideri bin yalan söyleyen yalancıdan daha sahtekar ve daha ahlaksız değil de nedir? Böyle bir adama bizim Eğede hem yalanın, hem yılanın başı derler.

‘’Doğru, güvenilir ve şeffaf olmak’’ bir liderde aranan en önemli  vasıflardan birkaçıdır. Partisini yalan üretme makinesi haline getiren bir genel başkan ve onu hala inadına körü, körüne destekleyen duygusallığından dolayı duygusuzlaşmış  bir tabandan daha zavallı kim olabilir?

Şimdiye kadar tarihte kim yalanın merdivenlerini tırmanarak liderlik koltuğuna oturmuş ve zirvede kalabilmiştir?  Kuruluşundan bu yana içi ve zihniyeti batının taşeronluğuna ayarlanmış, dış düzeneği halkın partisi olarak gösterilmeye çalışılmış ikiyüzlülük ve çifte standarlılık abidesi olan bir parti ve onun zihniyeti beyin ölümü gerçekleşmiş bir kadavradan farksızdır.

Dünyanın hiçbir ülkesinde yalan üzerine inşa edilmiş, kendi halkının değerleriyle savaşmayı ilke edinen, halk adına halka karşı mücadele eden  bir parti yoktur. Bu gerçeği on yıllardır görmelerine  ve bilmelerine  rağmen  bu taban hala neden inat ve ısrarla bu partiyi desteklemekte, ona sahip çıkmakta ısrarlı görünüyor, anlaşılır gibi değil.

Demek ki; toplumumuzun bir kısmı yalanın, iki yüzlülüğün, doğru ve dürüst olamamanın, ideolojik sapkınlıklarının kendilerini nereye götürdüklerinin farkında  bile değiller. Sürü mantığı ve aklıyla hareket ettiklerinin, yalanın ve karanlığın cehennemine odun taşındıklarından habersiz ‘’Kuvayı milliyecilik’’ yapıyorlar.

Her toplum layık olduğu şekilde yönetilir ve idare olunur. Kimsenin başkalarını suçlamaya, kötülemeye, ötekileştirmeye,  hor ve hakir görmeye hakkı yoktur. Başkalarını eleştirecek olanlar önce kendilerini tanımak ve yakından görmek için mutlaka sık sık aynaya bakmalılar. Kişinin aynası yaptığı işler, arkadaşları ve içinde bulunduğu  toplum, parti, hareket ile onu yöneten liderin kim ve nasıl biri olduğundan belli olur.

İnsanın kişiliği ve kimliği onun lider ve önderlerinin kişilik ve kimliğine benzer. İnsan benzemediği veya benzeyemeyeceği lider, zihniyeti ve toplumu içselleştiremez, kendini ona veya onu kendine ait olarak göremez.  Bir lider de tabanının karekter, ahlak ve hayat tarzlarını kendi hayat tarzı olarak benimsemedikçe o kişi ve toplumun önünde lideri olarak uzun müddet duramaz. Bunun tam tersi oluyorsa, o zaman; ‘’Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş’’ derler.

Şimdi bir partinin başını ve tabanını bu mihenk taşına vuralım. Bir adam yalanın efendisi olduğu biliniyor ve defalarca bu kanıtlanmış bir gerçek. Onun tabanı bu durumdan rahatsız değilse, bu gidişata dur diyemiyorsa, bu hal yıllardır aynı hamam aynı tas olarak devam ediyorsa o zaman; yumurtamı civcivden çıkmıştır, civciv mi yumurtadan çıkmıştır sorusu akla geliyor.

O toplumun başındaki adam inat ve ısrarla yalan söylemeyi bir karekter haline getirmişse, onun tabanı olan kitle bunu kanıksamıyorsa lider mi suçludur, onu oraya getiren ve orada tutan kişiler veya kitle mi siz cevap verin.

Ne yazık ki insan; duymak istemediği kadar sağır, görmek istemediği kadar kör, anlamak istemediği kadar aptal, gönlü rahatsız olmadığı kadar ruhsuz ve kalpsizdir.

İnsan lider olmadan önce her yönüyle kendini yetiştirmeli, lider olduktan sonra da topluma örnek olmalı ve o toplumu yetiştirmelidir. Öyle; yalan dolan ile liderlik olmaz. Tabii, CHP'nin başı hariç…

Arif Altunbaş, Haber 7