Arif Altunbaş
Arif Altunbaş
HABER7 YAZARI

İnkar virüsü

GİRİŞ 27.03.2020 GÜNCELLEME 28.03.2020 YAZARLAR

Batı uygarlığı vahiyden kopuşun boşluğunda insanın herşeyini bencilleştirdi.  Bu bencilleşme insanı insan olma duygu ve özelliklerinden kopardı. İslam ülkelerine, hatta; tüm dünyaya dayatılan bu seküler anlayış ve hayat tarzı vahyi inkar eden cahili bir anlayışın  kucağında doğdu, büyüdü, gelişti ve tüm dünyaya en mükemmel bir paradiğma olarak sunuldu. İnsan vahyin çekim alanından kopunca kendi türettiği putların anaforuna kapıldı. Modern paganizm doğdu. İnsan ilahi dinlere savaş açtı. Batı Medeniyetinin çöküşü ve insanın felaketi işte burada başladı.

 

 

Sahte ilahlara tapınan insan metafizik derinliğini kaybetti. İnançsızlık virüsü onu bunalımlardan bunalımlara sürükledi. İnsan eşrefi mahlukat olma değer ve özelliklerini kaybetti, barbarlaştı, kan dökmekten zevk alan bir yaratık haline geldi.

Yaratan her çağda vahiyden kopan toplumlara Hakkı ve hakikati tebliğ edecek, iyiliği emir ve kötülükten onları uzaklaştıracak peygamberlerini  gönderiyordu. ‘’İnsan cahi ve zalimdir’’(1) ayetinde de vurgulandığı gibi  kendisi için gönderilen hidayet rehberlerin e savaş açtı.  Hatta; onları öldürmeye bile teşebbüs ettiğini çok çabuk unuttu. Modern batının kurucusu Hıristiyan alemi İsayı çarmıha geren putperes Romalılara benzemeyi çağdaşlık ve medernilik olarak benimsedi. İsa’ya değil, onun düşmanlarına benzedi.

 

 

İslam alemi ise; iki asırdır batı taklitciğini tek çıkar ve kurtuluş yolu olarak benimsediği.  Hz. Muhammedin dediği gibi; ‘’Bir zaman gelecek Müslümanlar Hıristiyanlar ve Yahudileri taklit etmekte o kadar ileri gidecekler ki, onlar; Kertenkele deliğine girse, müslümanlar da bunda bir hikmet vardır diye aynen onları onları taklit edecek’’(2) dediği zamanları yaşıyor.

Sekülerizm kiliseyi teslim alınca batı toplumu şaşkınlık ve çaresizlikler içinde putlarına kulluk etmeyi özgürleşmek sandı.  Halbuki, yeryüzünde insanın uyması gereken ölçüler ve kurallar, dikkat etmesi gereken kırmızı çizgileri vardı. Bunlar insanının barış ve kardeşlik içinde yaşaması için Allah tarafından gönderilen evrensel disiplinlerdi. İnsan, ilahi ölçüleri kaybedince ilahi sınırları da çiğnedi. Haddini aştı. Doğuştan var olan, insanın içindeki o en mükemmel yaratılan varlığı kaybetti.

İnsan özgürleştiğine inandıkça, köleleştiğinin bile farkına varamadı. Bolluk ve zenginlikde, teknoloji ve sanayide ulaştığı zirvenin gurur ve kibri içinde kendinden geçti. Güç zehirlenmesi aklının sınırlarını zorladı. Onu had ve hudud bilmez şımarık bir varlık haline getirdi.

Batı uygarlığı içine düştüğü çıkmazı eleştiren aydınların düşüncelerini bit pazarında satılan 2. el, modası geçmiş eşya gibi önemsemedi. Kendisi için kendisine karşı, kendi uygarlığının eleştirmenlerini görmezlikten ve duymazlıktan geldi. Ne yazık ki, Kapitalizmin doymak bilmez iştahı gerçeklerin önüne duvarlar ördü. Nietzsche;’’Modern insan bir çöküşün ürününden ibarettir’’ derken, kendine modern ve çağdaş diyen bu günkü şımarık tanrı tanımaz insanından bahsediyordu. ‘’İyi ve kötünün ötesi’’ adlı eserinde ‘’ Ah! Bilim bugün neleri gizlemiyor ki! Bilim kendini uyuşturma aracıdır’’ diyerek, bilimin çağdaş  insanı nasıl uyuşturduğuna işaret ediyordu. Makineleşmek ve teknolojik  devrimle gelişen batı, o hızın rüzgarı karşısında başı döndü. İnsan olarak insani değerlerini yitirir. Bugün vahyi değerleri kaybeden bu cahili uygarlığın teknolojiden daha çok inanca ve ahlaka ihtiyacı var.

İnançsızların ve ahlaksızların elindeki her teknoloji,  buluş ve gelişme insanlığa felaketten başka birşey getirmez. Bu gün insanlık kontrol edilemeyen bilim ve teknolojinin önün de rüzgarın önünde savrulan kuru bir yapraktan farksız bir trajediyi yaşıyor. Uygarlığın mimarı olan insan, başta kendisinin ve yaratılan herşeyin kurdu olmuş, kendi eliyle kendi dünyasını ve geleceğini imha ediyor.

Allaha inancını yitiren insan kendine olan güvenini de kaybetti. Ortaya kimseye güvenmeyen ve kimseye güven vermeyen kendine bile güveni olmayan bir insan profili çıktı. İnsanın insana güvenip dayanmadığı bir toplumda ortak değerlerin bir hükmü kalmadı. İnsan belki de insanlık tarihinde ilk defa kalabalıklar içinde kendi korkunç yanlızlığını yaşıyor.Allahı unutan insan işte böyle yalnızlaşır, kendisiyle başbaşa kalır.

Herşeyin madde ile ölçülüp değerlendirildiği bir zamanda vahiy bir tarafa itilip insan tanrıtanımaz bir boşlukta kendi felaketine doğru koşuyor. İnançsızlığın bir karabasan gibi çöktüğü dünyamızda insanoğlu, inançsızlığın en tehlikeli bir virüs olduğunu anlayınca gerçekten eirefi mahlukat olan insan olduğunu yine hatırlayacak ve rabbine yönelecektir. İnsanlık hasretle, ümitle o günleri beklemektedir.

Arif Altunbaş, Haber 7

YORUMLAR 3
  • MERYEM 4 yıl önce Şikayet Et
    Güzel ve doğru bir analiz. Teşekkürler.
    Cevapla
  • isimsiz 4 yıl önce Şikayet Et
    inşallah inşallah
    Cevapla
  • egeli 4 yıl önce Şikayet Et
    Çok güzel bir yazı!
    Cevapla