Arif Altunbaş
Arif Altunbaş
HABER7 YAZARI

Kanunların ruhu

GİRİŞ 01.05.2020 GÜNCELLEME 04.05.2020 YAZARLAR

Toplumu dizayn etmek, belirli bir hayat tarzı ve dünya görüşünün sınırları içinde hapsetmek için hakim otorite veya sistemin koyduğu kanunlar ancak toplumun iradesini çiğnemeye yarayan bir araçtır. Kişi ve toplumların hak ve hukukunu, huzur ve barışını, düzen ve hayat tarzını bir sisteme bağlamak için milli ve manevi değerleri yok sayarak kanun yapanlar/yaptıranlar dünyadaki kanunsuzluğun ve adaletsizliğin de en önde gidenleridir.

 

 

Kanun yapanlar, toplumu buna göre dizayn etmek için bu hukuki metinleri hazırlar iken,o toplumun, dinini, kültürünü, geleneğini, sosyal, toplumsal ahlaki değerlerini  göz önünde bulundurmak zorundadırlar. Yaşadıkları devrin baskın ideolojileri ve eğemen güçlerinin arzu ve istekleri doğrultusunda yapılan hukuki düzenlemeler ve yasalar, ölü doğan ruhsuz kanunlardır. Bunlar topluma huzur ve barış getirmez.

Bir devlette kanunlar ne kadar çoksa; orada adalet ve hukuk, huzur ve barışta o kadar azdır. Bütün devletler ve milletler kurulurken gücünü kanunlardan ve silahlardan alır. Bu ikisi ruh ve beden gibidir. Onlar milleti ve devleti terk etmeye başlayınca ortada ne devlet, ne de millet kalır.

 

 

Toplumun milli ve manevi değerlerini hiçe sayılarak sırf birilerine benzemek, birilerini taklit etmek adına kanun yapmak, o millete karşı yapılan en büyük haksızlık ve zulümdür. Kanunlar; saygı ve sevgi, adalet ve sistem, ahlak ve maneviyatla iç içe ise, toplumda kabul görür. Toplumsal huzur ve barışı sağlamak için devlet hukun içinde hareket eden bir sistemler bütünü ve başındakiler de orkestra şefi gibi o sistemi birlik ve beraberlik içinde yönetenlerdir. Bunu için; ‘’At sahibine göre kişner.’’ Devlet, devlet adamlarının elinde ‘’Devlet baba’’veya ‘’Devlet ana’’olur.

Milletin milli ve manevideğerlerine ters düşen bütün kanunlar,ahlaksız kural ve kaideler hiçbir zaman ve zeminde, hiçbir insan ve toplumda örnek teşkil etmez.Toplumsak barış ve huzuru kaçıran her kanun, toplumu baskı altında tutmaya çalışan bir zulüm aracıdır.Hukuk toplumun hayat tarzını düzenleme ve ona ayar verme sistemi de değildir.Bir toplumda ahlaki olarak kabul görmeyen bir kanunun yaptırım gücü yoktur.

Milletin dini, ahlakı ve kültürel değerlerini ‘’gericilik’’, ‘’yobazlık’’, ‘’doğma’’, ‘’çağdışılık’’ görerek onu sistematik olarak kendi özüne ve ruhuna yabancılaştıranlar,ya gaflet ve cehalet veya bilerek bilmeyerek bir ihanetin aktörleridirler.Millet ve devlet yapımızdaki değişim ve dönüşümü gerçekleştirmeye yönelik ruhsuz kanunlar nokta ve virgülüne kadar batıdan tercüme edilerek aynen kopyalama kancak milleti mankurtlaştırmaya yarar.Roma Hukuku ve devlet sistemi, Yunan ahlakı ve kültürel  temelleri üzerinde yükselen batı uygarlığı Hıristiyan Avrupa'nın dini ve ahlaki hassasiyetleri zemininde kurulan bir Haçlı medeniyetitir. Batıdan aldığımız her şey Türkiye'de yaşayan Hıristiyan veya yahudiler için uygun olabilir. Ama, Bin yıldır Müslüman olan, İslam kültür ve ahlaki ile doğmuş, büyümüş ve yuğrulmuş, tüm dünyada da böyle tanınan ve bilinen bir milleti hıristiyan kanun ve sistemlerine uymaya ve iteat etmeye zorlamak hukuki olduğu kadar siyasi bir cinayettir. Bir toplumun ruhuna dar gelen elbiseyi zorla onun bedenine giydirmeye çalışmak, ‘’Demokrasi’’, ‘’Özgürlük’’, ‘’Hak ve hukuk’’ demogojileriyel izah edilemez. Bu durum özgürlükleri ihlal ve kötüye kullanmak,adalet ve hukuk tanımazlık olan bir despotizmdir.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın, ‘’Eşcinsellik ve evlilik dışı ilişkiyle ilgili…’’ Allahın ayetlerini ve İslamın hükmünü hatırlatması üzerine; bazı ataist, solcu Baro mensuplarının, CHP’li ve HDP’li siyasilerin Sayın Erbaş’a karşı başlattıkları linç girişimi Müslüman milletimizi ve  değerlerini hedef alan bir saldırı ve tahriktir. Barolar ve siyasetçiler de dahil olmak üzere hiçbir kimse, gurup ve kurum milletimizin dini ve ahlaki değerlerini aşağılayıcı, provakatif açıklamalar ve davranışlarla toplumumuzun huzur ve barışını dinamitleme hak ve hukuna sahip değildir. Bir milletin; dini ve ahlaki değerlerine karşı savaş açanlar muhataplarını değil, kendilerini hedef haline getirirler.Unutmayalım ki, bir milletin taşan sabrı ve öfke selinin karşısında hiçbir güç duramaz. Dine ve milli değerlere saldırının affı ve sulhu de olmaz

Bir yerde bazı köpekler mahalle sakinlerine sürekli havlıyor ve saldırıyorsa,bu fıtratında var olanı yapan köpeğin değil,sahibinin suçudur.Milletimizin huzur ve barışını,dirliği ve birliğini hedef alan arsız ve namussuz itlere, milletimiz ‘’HOŞT’’ demeden, lütfen!herkes kendi köpeğine sahip çıksın!

Arif Altınbaş, Haber 7

YORUMLAR 3
  • YUSUF TEMİZ 3 yıl önce Şikayet Et
    S.A. Bu makale giriş itibarıyle çok güzel olmuş.Bu makalenin" Kanunların Ruhu" geliştirilip,kitap haline getirilirek yayınlanması ve okullarda kaynak kitap olarak okutulması Arif Beyden Allah Rızası için isteğimdir.Teşekkür Ederim.Afiyet ve selamette kalın. inş
    Cevapla
  • Metin ÖZYILMAZ 3 yıl önce Şikayet Et
    SA Saygıdeğer Abiciğim, kaleminize yüreğinize sağlık. Duygularımıza tercüman olan harika bir yazı. İzninizle paylaşabilirmiyim. Cumanız mübarek olsun, Sıhhat ve afiyetler diliyorum. Selam ve dua ile..
    Cevapla