Dünyayı Değiştirecek Çağrı ve Liderler!
Başarılı, örnek ve kalıcı değişim ve dönüşüm hareketleri toplumsal ihtiyaçlardan doğan, sosyolojik gerçekler üzerinde bina edilen, insanlığı kuşatan ve kucaklayan evrensel düşüncelerdir. Zorla ve zorbalıkla, darbe ve baskılarla yapılan veya yaptırılan değişim ve dönüşüm hareketleri insanın yaratılışına ters düşen, insanı ve insanlığı, adaleti, hukuku dışlayan tek düzenliliği ve tek tip insan yetiştirmeyi hedefleyen sonunda da Faşizm, Kapitalizm, Kominizm gibi iflas etmek zorunda kalan dar ve karanlık çıkmaz sokaklardır.
Tüm baskıcı ve insanı köleliğe mahkum eden düzen ve sistemler; gerek Faşizm’de, gerek Kapitalizm’de ve gerekse Libaralizm ve öteki beşeri sistem ve düzenlerde olduğu gibi, önce insanlık adına yola çıkar, sonra insanlık adına insanlığı güçlü, zorba kişi ve devletlerin kölesi haline getiriyor.
Bugün dünyada hakim olan sistemler ve düzenlerin oluşturduğu kurum ve kuruluşların hepsi zulme ve zalime hizmet ve aracılık eden, insanın ruh ve bedenini, zihin ve duygu dünyasını işgal edip esir alan güçlünün ve gücün emrine veren sömürü düzenleridir.
Birleşmiş Milletler(BM) , Avrupa Birliği (AB), AGİK, NATO, IMF, Lahey Adalet Divanı, Atlantik Paktı, Arap Birliği, Fransız Devletler Topluluğu, İngiliz Devletler Topluluğu hatta; İslam Konferansı gibi batılı sömürgeci devletler tarafından kurulan sözüm ona uluslararası kurum ve kuruluşlar kimlerin emrinde ve kimlere hizmet etmektedir? Kuruluşlarından bu yana hangi mazlum milletlerin ve devletlerin problem ve sorunlarına çare ve çözüm olmuşlardır? Bu kurum ve kuruluşlar modern sömürgeciliğin ve emperyalizmin sömürü ve işgallerini meşrulaştıran, güçlünün çıkar ve menfaatlerini hukukileştirmeye çalışan uluslararası şer odakları olarak görev yapmaktadır.
Bugün; Pakistan ve Hindistan arasındaki Keşmir sorunu bu kuruluş ve kurumlarca yarım asırdır halledilmemek için bu platformlarda görüşülmektedir. Türkiye'nin Misaki milli sınırları, Doğu Akdeniz, Batı Trakya, Ege Adaları, Fır hattı, Kıta sahanlığı, Kıbrıs meselesi, Ekonomik münhasır bölgeleri bu uluslararası fitne kuruluşları tarafından çözüme kavuşturulmamak üzere çözümsüzlüğe zorlanmaktadır.
Ortadoğu'da; emperyalist güçlerce işgal edilen, Afganistan, Irak, Suriye ve Filistin toprakları bu kurumlar ve kuruluşların kararlarıyla işgal edilmiş ve halen de işgal orduları tarafından baskı ve zulüm altında tutulmaktadır.
Kafkaslarda; Çeçenistan’ın, İnguşya’nın, Abhaza’nın, Çerkezistan’ın, Dağistan’ın, Gürcistan’ın, Kırım’ın ve Karabağ’ın işgalleri bu yüzden istilacı-işgalci devlet ve piyonlarının lehine çözüme kavuşturulmak üzere bu platformlarda hep çözümsüzlüğe mahkum edilmiştir. AGİK toplantılarıyla Karabağ’ın Ermeni işgalinden kurtarılma meselesini Türk ve İslam düşmanı Ermenistan'ın dostları Amerika’nın, Rusya’nın ve Fransa’nın insafına bırakmak adaletsizlik, hukuksuzluk, çözümsüzlük ve kuzuyu kurdun adaletine teslim etmek kadar insafsızlık ve vicdansızlıktır. Bu görüşmelerden hakça bir çözüm değil, ancak Ermenistan'a ilhak çıkar. Onun için tek çözüm; kana kan, dişe diş Karabağ'ı işgalden kurtarmaktır.
Tarih boyu her üç emperyalist devlette Ermenistan'ı milletimize karşı her alanda piyon olarak kullandığı herkesin bildiği bir gerçektir. Hal böyleyken ; Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Karabağ'ın işgali sorununda AGİK görüşmeleri bağlamında bu üç katil ve zalim devletin hakem rolü oynaması Azerbaycan'ın meseleyi baştan kaybetmesi demektir. Açık açık Ermenistan tarafını tutan bu üç emperyalist devletten bir adalet beklenebilir mi?
Doğuda; Ermenistan, Batıda; Yunanistan, Güneyde Kıbrıs Rum kesimi, Ortadoğu'da ; İran, Birleşik Arap emirlikleri, Suudi Arabistan, Mısır, Suriye Esed rejimi ve İsrail Türkiye'nin ve Türk milletinin önünde emperyalist, işgalci ve istilacı devletlerce kuklalar olarak oynatılmakta, piyonlar olarak da karşımıza cepheye sürülmektedir. Bütün bunlardan dolayı Devlet Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan;’’ Dünya 5’ten büyüktür’’ sloganıyla bu hegomon devletlerin zulmünü durdurmak için tüm dünyaya; ‘’Hak, hukuk ve insan merkezli, köklü ve adil, bir değişimin’’ mesajını veriyor.
Bu değişimin sesine kulak verenler çoğaldıkça dünyadaki tüm adaletsizlikler, kanunsuzluklar, zorbalıklar, işgaller ve sömürüler de elbet birgün, bir bir son bulacaktır. Bu yükselen ses Başkan Erdoğanın sesidir Ama; bu evrensel çağrı; 14 Asır önce insanlığı karanlıktan aydınlığa çıkaran Hz. Muhammed sav’in insanlığa sunduğu ölümsüz İslam mesajının yankısıdır.
Bu sese kulak veren, bu çağrıya uyan milletler ve devletler; çağdaş Nemrutların ve Firavunların baskı ve zulmünden, emperyalizmin işgal ve sömürüsünden kurtulur. Dünyayı değiştirecek adamlar; bu aydınlık çağrıya kulak veren, vahyin izinde yürüyen liderler ve İslamın ölümsüz mesajına teslim olan milletler olacaktır, Allah’ın izniyle…
Arif Altunbaş, Haber 7