Tarihi sömürgecilik, işgal , istila ve zulümle kapkaranlık olan Fransa’nın başındaki kendini bilmez adam Macron Türkiye’ye, İslam’a, Müslümanlara ve Başkan Tayyip Erdoğan'a kudurmuş gibi saldırarak yaklaşmakta olan Fransa seçimlerinde ırkçıları ve Haçlı ruhuna sahip seçmeni etkilemeye çalışıyor. ‘’Şecaat arz ederken merde kıpti sirkatin söyler’’ misali kahramanlık yapayım derken kendi alçak karakterini ortaya koyuyor.

Macro’nun İslam'a ve Müslüman'lara karşı kin ve nefret kusması Fransız'ın İslama ve Müslümanl'ara karşı tarihi duruşunu ortaya koyuyor. Peki İslam ülkelerinde yaşayan, kendini Müslüman olarak gören, kafirlerle birlikte hareket eden ve onlarla aynı cephede İslam milletine ve dinine karşı savaşan köle ruhlu BAE, Suudi ve bizdeki Fransız makarnası yerli münafıklara ne demeli?

Dünya var olduğundan bu yana Habil Habilliğini, Kabil Kabilliğini, Müslüman müslümanlığını, Kafir kafirliğini ve Münafık da münafıklığını yapıyor ve yapacak… Siz, kendi inanç ve imanınızda sapasağlam durdukça alçaklar ve şerefsizler size karşı ellerinden gelen kötülüğü yaptı, yapıyor ve yapacak… ‘’Siz yahudilerin ve Hıristiyanların dinine girmedikçe , onlar sizi kendilerine asla dost kabul etmedi ve etmeyecek…’’ Bu ilahi, şaşmaz bir kanun böyle devam edip gidecek…

Bunlar tarih boyu böyle oldu. Şimdi de böyle oluyor. Bundan sonra da böyle olacak… Asıl olan sizin kendi inanç ve doğrularınızda dimdik ayakta, birlik ve beraberlik içinde Allah düşmanlarına karşı omuz omuza yıkılmaz kaleler gibi omuz omuza dik durmanızdır. Allah cc tarih boyu inanmış az gurupları inanmamış büyük kitlelere karşı her zaman galip getirmiştir. O, doğruların ve muttakilerin yar ve yardımcısıdır.

Dün; İngiliz, Fransız, İspanyol ve Portekizler gibi emperyalist sömürgeci güçler İslam milletinin, güçsüz ve mazlum toplumların başına ne bela ve kötülükler getirdiğini, ne çorapları ördüğünü bütün tüm dünya tarihçileri bilir. Birinci ve ikinci dünya savaşlarını çıkaran Avrupalıların önce kendi devlet ve  milletlerine, sonra dünyanın öteki ülkeleri ne acılar çektirdikleri daha dün gibi malumdur.

Bugün ise; güç, kuvvet ve kudretini kaybeden Fransa'yı ayağa kaldırmaya çalışan çapsız Makron Napolyon rolleri oynayarak Donkişot'luk yapıp ülkesini ve kendisini gülünç duruma düşürmekten başka yaptığı bir şey yok. Ne boyunun, ne de postunun, ne de tecrübesinin bir devlete liderlik yapmaya müsait olmadığının bile farkında değil. ‘’Kendisi ve milleti için en tehlikeli olan lider; kendi gücü, kapasitesi ve vizyonunun farkında olmayan liderlerdir’’ tiplemesi tam da tıpatıp kendisine yakışıyor.

2. Dünya savaşında Almanya'yı hayaller alemine taşıyarak onu deli gibi ütopyalar peşinde koşturtan lider Hitler değil miydi? Kominizmin iflası Gorboçov zamanında değil, Stalin faşizminin zirve yaptığı Kominizm ütopyasının göklere çıkarılmak istendiği baskı ve zulüm dönemlerinde başladı. Avrupa Demirçelik ve Avrupa Ekonomik Birliği (AET) ve nihayet Avrupa Birliği (AB) kalitesiz Avrupa liderlerinin içine düştükleri çaresizlikten kurtulma gayretinin neticesi olarak ortaya çıkmadı mı?  Bu birliktelikler temelleri ve gövdesi menfaatler üzerine kurulduğu için doğuştan özürlü doğmuş, şimdilerde de kör, topal, sağır, duygusuz ve hissiz olarak ayakta durmak için çırpınan dev bir obez vücuttur. Bir bakıyorsunuz; dini doğma ve afyon sayan bir rüzgara kapılmışlar Kiliseyi yerden yere vuruyorlar, bir bakıyorsunuz; hepsi de Haçlı ordusu kesilmiş kendileri gibi inanmayanlara saldırıyorlar, bir bakıyorsunuz; ırkçılık rüzgarına kapılmışlar faşizmin canavarı kesilmişler öteki milletlerin ölüm fermanını yazıyorlar. ‘’Allah cc bir toplumu şaşırtırsa onu kimse doğru yola getiremez.’’ Bugün; başta ABD ve AB toplumu olmak üzere batı toplumu kendi felaketini hazırlayan bir bela, kendi cehennemine odun taşıyan bir hamaldan farksız durumdadır. Bunların başını çekenler de Fransa, Yunanistan, Rumlar, Ermeniler ve İsrail'dir. Onları taklit eden Müslümanlar da dilsiz şeytandan farksız ve zavallı yaratıklardır.

Fransızların tarih boyu güçlü Alman ve İngiliz orduları karşısında defalarca diz çöküp secdeye kapanan, zayıf Afrikalılar ve milletler karşısında kan içen vampir ve kan döken sırtlan kesilen karekterini bugün Macron’un izlediği politikalarda görüyoruz. Dünyanın hiçte yabancı olmadığı bu durum sadece Macron’un kendi şahsi hırsı, ahlaksızlığı ve karektersizliği değil, ayrıca Fransa’nın tarihi kimlik ve kişiliğinden kaynaklanıyor. Macron ve bazı Avrupa politikacılarının Başkan Erdoğan’a, Türkiye’ye, İslami kutsallara ve Hz. Muhammed sav’e saldırıları bunların ne denli baskıcı ve faşist, hoşgörüsüz ve seviyesiz olduğunu gösteriyor. İşte gerçek vahşi batı ve Avrupa, onların medeniyet ve kültürü tama tam bu.

Allah’ın Resulü Hz. Muhammed’e sav’e saldıran  hiçbir kişi, kurum, kuruluş ve toplum Müslümanların dostu ve müttefiki olamaz. Bu alçaklara muhabbet besleyen ve bunlarla birlikte hareket edenler de bizim milletimizden ve kardeşimiz olamaz. Onun için; ‘’İnananlar bir millet, inanmayanlar ayrı bir millettir’’   emri Müslümanların temel felsefesinin ve duruşunun mihenk taşını oluşturmaktadır.

Arif Altunbaş, Haber 7