İhanet filmi devam ediyor
Osmanlıyı yıkmaya çalışan dışarıdan yabancıların, içeriden gayri Müslümlerin, dönmelerin, düşmanına âşık olan batıcıların bu günkü uzantısı CHP zihniyetidir. Batılı emperyalistlerin destek, yardım ve yönlendirmeleriyle bu anlayış bugün de toplumumuzun bir kesiminin damarlarında sinsi bir virüs gibi dolaşmaktadır.
Osmanlı askeri ve Osmanlı Sulatanının emir eri olarak M. Kemali Filistin’e, Kanal Harbine, Libya’ya, Çanakkale’ye savaşmaya, samsuna kurtuluş savaşını başlatmaya gönderen Osmanlı Sulatanı ve emrindeki Genel Kurmayı idi. İttihatçıların 11 yılda yaptıkları hata ve yanlışlıklar 600 yıllık Osmanlıyı her cephede yenilgiye uğratıp Sevr anlaşması masasına oturtmak zorunda bıraktı. M. Kemal de ittihatçılardan biri idi.
İstanbul İngiliz işgalinde iken Samsundaki İngiliz birliklerine teslim olmayan ve onlara saldıran bir Osmanlı subayından sonra İngilizlerin şikâyeti üzerine padişah Mustafa Kemal ve beraberindeki 18 kişilik bir heyeti Doğu cephesi ordularını teftiş adı altında Anadolu’da İstiklal mücadelesini başlatmak için İstanbul’dan Samsuna gönderdi.
Onları çok önemli ve gizli bir görevle oraya gönderen, Bandırma vapurunu onlara tahsis eden, yanında bir grup Osmanlı subayı, ihtiyaçları olan parayı ve atlarıyla birlikte Samsuna görevlendiren Osmanlı Sultanı idi. Bunları yapan padişah cumhuriyet kurulduktan sonra işgalci İngiliz politikaları doğrultusunda hain ilan edildi. Anadolu’daki ordu komutanlarına onlara yardımcı olmaları için mektuplar yazan padişahın hain ve vatanı satan kişi olarak ilan edilmesi ittihatçı CHP zihniyetinin ilk ihanetidir. Eğer padişah vatan hain idi ise onun Samsuna gönderdiği Mustafa Kemal ve beraberindeki seçkin Osmanlı askerleri de mi hain olmuyor mu?
Samsun, Erzurum, Amasya, Sivas Kongreleri, Anadolu’nun kurtuluş savaşına hazırlanması Osmanlı subayları, âlimleri, eşrafı, beyleri ve halkının gayretleri İstanbul’daki padişahın destek ve yardımıyla başarılmasından hiç bahsedilmedi. Anadolu da olgunlaşan uyanış, diriliş ve kurtuluş fikri netice olarak Ankara Hükümetinin temelini oluşturdu. Ankara hükümeti ve 1. Meclis Osmanlının mirası üzerine kurulmuş ve her alanda onun devamı niteliğinde idi. Osmanlıyı Osmanlı yapan tarihi gerçeklerinden ve kültüründen kopuk bir devlet kurulsun diye Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş ve istiklal savaşı verilmedi. TC. Anayasanın ilk maddesinin ‘’Devletin dini İslam’dır’’ ibaresinin konulması, daha sonra bunun CHP iktidarında değiştirilmesi de tesadüfü değildir. Milli mücadeleyi ateşleyen ve başarıya ulaştıran İslam inancı ve ruhu ve onun kardeşlik şuurudur.
1.Meclis kapatıldıktan sonra CHP iktidara getirildi. Bundan sonra da Osmanlıya, hilafete ve milletin din, tarih, kültürüne ve medeniyetine karşı olmak ve savaşmak tek parti iktidarının ideolojik bir duruşu haline geldi. Bu duruşun adına da, ‘’Batıcılık, çağdaşlık, modernlik, devrimcilik, muasır medeniyetler seviyesine ulaşma ideali’’ altında batı taklitçiliği yapılmıştır.
Milletimizi millet yapan değerlerini inkâr ve onları Hıristiyan batı medeniyetine asimile etmeye çalışmak devletin kuruluş amaç ve felsefesinde yoktu. Bu CHP’ inin ikinci ve en büyük ihanetidir. CHP hala bu illetle malum, malül ve melüldür.
Mustafa Kemal daha hayatta iken onunla rekabete giren, İsmet İnönü onun vefatından sonra devletin başına geçip kendi vatandaşını hor ve hakir görmesi, Marshall yardımlarına teslim olması, ekonomiyi dışa bağımlı hale getirmesi, askeri sanayi kuruluşlarını traktör ve uçak fabrikalarını kapatması, askerimizi ve devlet politikamızı Amerika’nın vesayeti altına sokması, millet açlık ve yokluk içinde kıvranırken kendi heykellerini diktirmesi, milli şef olarak diktatörce devleti yönetmesi… ayrı ayrı birer ihanetin belgesidir.
1924 yılından 1937 ye kadar Mustafa Kemalin en yakın arkadaşı olarak CHP başkanlığı ve başbakanlık yapan İnönü iktidarları baştan sona baskı, zulüm, işkence, her alanda yozlaşma yabancılaşma ve milletimizi Mankurtlaştırma dönemidir. İnönü’nün her icraatından Cumhurbaşkanı olan M. Kemalin haberinin olmaması mümkün değildir. İyi işleri birine kötü işleri diğerine yüklemekte adil bir bakış açısı ve değerlendirme değil gerçek tarihi çarpıtmak ve yok saymaktır.
1960 darbesi ihanetinin arkasında da NATO merkezli derin devlet, onun izindeki CHP zihniyeti ve İnönü’nün faşizminin parmağı vardır. 27 Mayıs darbesi milletin iradesine karşı yapılmış bir ihanettir. Bu kanlı tiyatro Amerikan emperyalizmi adına CHP yandaşı Kemalist kukla generaller tarafından oynanmıştır.
İnönü’yü CHP Genel Başkanı iken 7 Mayıs 1972 de oturduğu koltuktan alaşağı eden, onun diktatörlüğünü içine sindirmeyen kendi genel sekreteri Bülent Ecevit’tir. Yoksa ölünceye kadar orada Hindu’nun kutsal ineği gibi ‘’Milli Şef’’ olarak kalacaktı. Bu İnönü’ nün 33 yıllık CHP başkanlığına karşı yapılan sivil bir darbe idi
12 Eylül ABD destekli darbesinden sonra Ecevit 30 Ekim 1980 de CHP Başkanlığından NATO güdümlü Kemalist derin devlet tarafından istifa etmek zorunda bırakılmıştır. Çünkü ABD emperyalizminin kuklası ve maşası olan Kontr-Gerilla (Derin devlet)e karşıdır. Bu yüzden Ecevit Kemalist darbeci CHP’ liler tarafında ihanete uğradı ve parti genel başkanlığından indirildi. Yerine Deniz Baykal geldi veya getirildi.
O da, ABD emperyalizmine yeşil ışık yakmadı. Yerli ve milli bir duruş sergilemeye çalıştı. Bu duruşunun faturasını CHP başkanlığından 10 Mayıs 2010 da ABD- FETÖ destekli bir kaset kumpasıyla ihanete uğradı. Genel başkanlıktan uzaklaştırılmak zorunda bırakıldı. Sırtından yediği paslı CHP okuyla kahrından öldü.
Baykal’ın yerine kumpasın baş aktörü Kılıçoğlu geçti. ABD ve AB politikalarının izinde her girdiği seçimde 13 yıldır CHP’ ye kaybettirdi. Her seçimden sonra kendisine yakışmayan koltuğuna daha çok yapıştı. Seçimle iktidara gelen bir cumhurbaşkanını diktatörlükle suçladı. Her seçimde yenildi. Yine de koltuğundan ayrılmadı. CHP ihanetinin yılan hikâyesi kendi karakterine uygun bir biçimde böyle devam edip gidiyor.
Partinin kuruluşundan bu yana CHP’ de ayak oyunları, alavereler dalavereler, kumpaslar, darbeler, ihanetler ve Brütüs’ ler bitmedi. Diktatörlük, ihanet ve darbecilik CHP ideolojisinin ve ona gönül verenlerin virüs gibi hala damarlarında dolaşıyor. Diktatörlere öykünenlerin samimiyet ve güvenirlikleri olmaz. Sırtından ve bel altından vurmak, kaçak dövüşmek, ikiyüzlülük yapmak bir CHP geleneği ve klasiği haline geldi.
İhanet CHP zihniyetinin kanına ve genlerine işlemiş bulaşıcı bir hastalıktır. Onların en başarılı yaptığı iş darbe, ihanet ve emperyalizmin değirmenine su taşımak olmuştur. Su testisi suyolunda kırılır. İhanet eden mutlaka ihanet bulur.
Kılıçdaroğlu İmamoğlu aktörleri ve bir sürü yoldaş, yandaş, fondaş figüranla birlikte ‘İhanet’’ filmi devam ediyor. Milletçe ibretle izlemeye devam…
Arif Altunbaş, Haber 7
-
Han 1 yıl önce Şikayet EtArif bey gerçeği yazmışsınız lakin bugün iktidar olanlara oy verenler yanlışı düzeltmek için oy verdi bunlar ülkenin üzerinde öyle oyunlar oynadı ki CHP ye rahmet okutur yirmi yılda ahlaken çöktük telafisi imkansız gençler ne olduğunu bilmiyor aile değerleri bilinçli olarak yok edilerek kadının yuvası evi iken sokaklarda ahlaksızlığı görmek normal oldu uyuşturucu artık...Beğen Toplam 4 beğeni
-
Fikri 1 yıl önce Şikayet EtOsmanlı yıkılmaya başladığında be CHP Zihniyeti nede Atatürk A vardı çünkü henüz doğmamıştı CHP kuran da oydu sallamada üzerinize yok memleketin havalarından bir bahsedin azcıkBeğen Toplam 1 beğeni
-
Erol 1 yıl önce Şikayet Etkendi kendilerini yesinlerBeğen Toplam 18 beğeni
-
Okur 1 yıl önce Şikayet EtTarih başlatılacaksa 1820 lerden başlatılmalı yoksa günümüz anlaşılmaz koca kara delikler ortaya çıkar. kırım savaşını ilk gavurun çanakkaleye çıkarmasını mora isyanının bastırılamamasını özel okuyun. Kazım karabekir paşanın günlüğünden enveri okuyun. Ingilizi ve görmediğimiz afganistan pakistan hindistan müslümanlarının yardımlarını ve anzak koyunu okumadan anlamak olmaz.Beğen Toplam 18 beğeni
-
Fatih 1 yıl önce Şikayet EtArif ne güzel tarif etmiş. Teşekkürler Arif bey.Beğen Toplam 23 beğeni