Ah minel makam
Onurlu insanlar evi, ocağı, teşkilatı, toplumu ve ittifakı terk ederlerken ne kadar gerginlik yaşasalar da geride bir selam verecek ve alacak kadar muhabbet iklimi bırakırlar.
Basit insanlar böyle bir durumda yedikleri tabağı kirletir, sofrayı dağıtır, masayı devirir, dargın, kırgın olarak geride bir yıkıntı, kin ve nefret bırakarak ayrılırlar. Hırs, öfke ve kinin deviremeyeceği masa, dağıtamayacağı yuva, aile ve toplum yoktur.
Amaçlarına ulaşmak için ilkesiz olarak hareket edenler, elbette yalmış üstüne yanlış yapar, neticede kapının dışında karşılanırlar. Düşmanlarına şirin görünmek için onlarla kol kola girip yol yürüyenler, dost ve samimi insan muamelesi görmezler.
Komşunun duvarından tuğla çalarak ev yapmaya kalkanlar huzur ve gönül rahatlığı içinde orada oturamazlar. Ömürleri diyet ödemek veya hırsız olarak anılmakla geçer. Her kötülük yapan, karşılığını mutlaka kötülük olarak görür.
Yanlışlarından ders çıkarmayan yüzsüz insanlardan kimseye bir fayda dokunmaz. Münafıklık insanın gözünü karartıp dünyasını kendisine dar ve zindan eder. Bazı insanlar bunu kafasını hakikatin duvarına çarptıktan sonra anlar.
Yanlış ve hatalarında ısrar edenler mutlaka bela ve musibetle imtihan olurlar. Domino taşı gibi her yanlış başka bir yanlışı, her sınav başka bir sınavı tetikler. O zaman o insana, cemiyete, cemaate ve partiye pişmanlığı fayda vermez.
Millet adına milletin emanetini yüklenmek, ona sahip çıkmak, onu yükseltmek için her türlü zorluk ve şartlarda yapılan çalışmalar insanların umut ve geleceğine, namus ve şerefine sahip çıkarak kendi adına asaleten, toplum adına vekâleten tüm yalan ve yanlışlara karşı mücadele etmeyi gerektirir
Müslüman bir dava adamının görevi İslam düşmanlarına ve emperyalist güçlere eyvallah etmeden Nemrut’ un yaktığı ateş içinde bile olsa Allaha güvenerek ve dayanarak İbrahimi bir inanç ve cesaretle Hak ve hakikat yolunda yürümektir.
Amerika ve batıdan esen düşmanlık ve ihanet rüzgârlarının anaforuna kapılarak fırıldak haline gelmiş bir lider, hareket ve partinin o millete ancak düşmanlığı dokunur. Türkiye gibi Müslüman bir ülkede düşmanlarımızın gazına ve oyununa gelerek siyaset yapmaya kalkan lider ve partiler, hareket ve ideolojiler hayatlarının en büyük hatalarını ve yanlışlarını yapmış olurlar.
Başarısız olan ve hep kaybeden liderler koltuklarına sımsıkı sarılıp kendileri yerine bir günah keçisi bulur hep üstte kalmak için makamlarını kaybetmemeye çalışırlar. Bir kere milletin gözünden düşmeye görsün insan mağlup malül ve perişan olarak bir daha kolay kolay ayağa kalkıp bellerini doğrultup milletin karşısına çıkamaz.
Değişim, dönüşüm ve yenilik politika derebeylerinin dilinde yalama olmuş, ağızlarında çiğneye çiğneye çürüttükleri sakızdır. Toplum değişim istemesine rağmen saraylarını, koltuklarını ve şatolarını inat ve ısrarla savunan ve orayı terk etmemek için direnen siyasetçiler sömürge tipi bir demokrasinin taşeronlarıdırlar.
Türkiye’de oldukça gergin geçen 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında meydanlarda ve ekranlarda boy gösteren velveleci, yaygaracı, yalancı, iftiracı emperyalizmin sesleri ve kalemleri seçim hezimeti sonrası derin bir sessizliğe gömülerek içine düştükleri dipsiz kuyularda ve karanlık çıkmaz sokaklarda birbirlerinin rakipleri ve düşmanları oldular.
Makamına, koltuğuna tapınan muhalefet liderleri bugünlerde koltuk sevdasının belasıyla uğraşmaktalar. Onlara akıl veren, yol gösteren karanlık aydınlar, kibirli akademisyenler, fonlanmış medyalar, sahtekâr politikacılar, çağdaş cahiliyenin Firavunları, Karunları, Bel’ amları, Samir’i’ leri durumundadırlar.
Herkese makam dağıtarak avutan, bazen de kapalı kapılar arkasında Hollywood ( Holy avut! ) filmleri çeviren ayak takımı liderlerin kendini akıllı sanan birçok şaşkın enteli ve şaşırmış politikacıyı aptal yerine koyması, onları ayakta uyutması ve avutması aklı olan dürüst insanlar için hep ibret ve ders olarak akıllarında kalacak. Samimiyetsizlik, sahtekârlık işte böyle ikiyüzlü bir şeytanlıktır. İlk önce sahibini, daha sonra birlikte olduğu insanları oyuna getirir ve onları kolayca kullanır.
Seçim hengâmesi sırasında koltuklarına yapışan diktatörlere ‘’zillet ittifakı’’ dediğimizde bize kızan, hatta çemkirenler şimdi nerelerdeler, hangi delikteler acaba? Ah şu koltuk belası. Ne renge ve şekle büründürüyor insanı. Ne hale ve duruma düşürüyor koskoca ülkeyi ve insanları.
Hu huu sesimizi bir duyan var mı? Sizler zıt kutupların kuzu sarmaları, çokbilmiş bilgeler ve bilmem ne oğulları, politikanın ipsiz şaşkın kızları…
Arif Altunbaş, Haber7
-
Erdal 1 yıl önce Şikayet EtDava adamını çok güzel tarif etmişsiniz. Acaba şu ülkede öyle birisi var mıdır?Beğen Toplam 10 beğeni
-
Mustafa 1 yıl önce Şikayet EtAlayı saman çöpü,iştahla yiyenlere yarasın!Beğen Toplam 10 beğeni
-
azi 1 yıl önce Şikayet EtAllah razi olsun güzel bir yazi.Beğen Toplam 14 beğeni
-
Kaan 1 yıl önce Şikayet EtEllerinize sağlık çok vurucu tespitlerBeğen Toplam 18 beğeni
-
Kadir 1 yıl önce Şikayet EtSu testisi su yolunda kırılır, yalancı ve iftitracılar da birbirinin kafasını kırarlar.Beğen Toplam 21 beğeni