Arif Altunbaş
Arif Altunbaş
HABER7 YAZARI

Batının kıymetsiz değerleri

GİRİŞ 10.11.2023 GÜNCELLEME 13.11.2023 YAZARLAR

‘’Demokrasi, özgürlük, bağımsızlık, eşitlik, çoğulculuk, adalet, insan hakları’’ gibi değerler yıllarca Batı medeniyetinin temel felsefesini oluşturduğu söylenir ve bize dikte ettirilir durur. Teoride böyle de acaba gerçekte de öyle mi?

Batının doğru kabul ettiği değerler ve değerlendirmeler dışındaki bütün ölçüler, kurallar, hukuklar, tutumlar, politikalar ve insani duruş onların anlayışına göre gericilik, çağdışılık, sapa ve değersizdir. Asırladır despotizmin, adaletsizliğin, soykırımların, işgal ve istilaların, zayıf millet ve devletleri sömüren, kolonyalizmin ve başını çeken, bu emperyalistler değil miydi?

Batının değerleri olarak görülen, pratiği ve teorisi birbirine uymayan, boş ve temelsiz iddialardan ibaret bu yaldızlı laflar ve parlak sloganlara antik yunan ve romadan bu yana batılılar ne zaman uydular? Truva savaşlarında mı, Hz İsa’yı çarmıha gerdiklerinde ve onun havarilerine dünyayı dar edip kan kusturduklarında mı İskender ve romanın tüm dünyayı kılıç zoruyla dize getirip işgal ettikleri çağlarda mı? 

Haçlı seferlerinde işledikleri barbarlıkla mı, Amerika’nın işgaliyle çoluk çocuk demeden yerli halklara soy kırımlar uygularlarken mi, 1. ve 2. Dünya savaşında yüz milyon Hıristiyan Avrupalıyı katlettiklerinde mi, Hiroşima ve Nagazaki’ye dinamitle balık avı yapar gibi atom bombası atarak yüzbinlerce Japon Halkını yakıp kömür ettiklerinde mi? Viyatnamda mı, Kamboçyada mı? Çanakkale de mi, Anadolu’nun işgalinde mi?, Kıbrıs’ta, Karabağ’da, Afganistan’da, Somali’de, Irakta, Suriye’de, Doğu Türkistan’da, Keşmir’de, Filistin ve Gazze’de mi?

Batılı emperyalistlerin katillerin inşa ettikleri (çağdaş (!) ve modern) batı medeniyetinin allı pullu, parlak sözlerle cilalanmış ölçü, kural ve ahlaki değerleri ne zaman ve nerede insanı yüceltmek için hayata geçirildi? Dostluk ve kardeşlik, barış ve adalet, özgürlük ve bağımsızlık duygu ve bağları olarak onlar kendi aralarında bile bu değerlere aykırı hareket edip her zaman çiğnediler. 

Soğuk savaş döneminde Varşova Paktı ülkelerine karşı propaganda amaçlı ve aracı olarak kullanılan bu değerlerin, NATO Bloku ve onların halkları arasında bile lafta kalmıştır. 

‘’Batılı değerler’’ dedikleri şeyler Batılı ülkeleri arasında bile bir değer olarak pratikte kendi aralarında bile adil ve kardeşçe uygulanamazken, aynı anlayış, kavrayış ve hareket birliğini oluşturulamamıştır. BM’ nine veto hakkına sahip 5 kurucu ülkesi arasında bile bu anlayış yoktur. Bu beş ülkenin hepsi de orada sadece kendi çıkarlarının mücadelesi vermektedir.

Dünyanın geri kalan ülkeleri batılı değerlerin emperyalizmin bir ayak oyunu olduğunun artık farkındadırlar.  Dünyanın Amerika’ya, İngiltere’ye ve hala Afrika ülkelerini sömüren Fransa emperyalizmi ve sömürgeciliğine karşı verdikleri mücadele, yiğitçe aldıkları tavır, onurlu duruş ve uyanış emperyalizmin bu çirkin dünya çapında oyununu bozacaktır.
Batılı değerlerin sadece güçlüleri koruduğunu ve kolladığını hala anlayamayan ülkeler ve milletler kendilerinin Suriye’nin, Libya’nın Filistin ve Gazze’ nin durumuna düşüp başlarına bomba yağmurları yağdığı zaman nerede olduklarını anlayabilirler. O durumu fark ettiklerinde o gün kendilerini başka yerlerde değil, BM’ nine bu beş iri canavarının midesinde aramalıdırlar.

İkinci Dünya Savaşından sonra daha net ve açık olarak anlaşılmıştır ki, Batı Medeniyeti ve onun değerleri Yahudi Hıristiyan karması melez bir medeniyettir. Batı emperyalizmi ve işgalcilerinin karşısında Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra batılıların icat ettiği yeni düşman İslam ve Müslümanlar olmuştur.

Batılı Hıristiyan ve Yahudi Medeniyeti İslami değerleri ve Müslümanları ötekileştirmek ve hedef haline getirmek üzerine yeni bir kolonyal duruş ve tutum sergilemektedir. Bu Karl Marx'ın, ‘’Gönüllü kölelik dediği’’ kapitalizmin ucuz ücret karşılığı çalıştırılan ve sömürülen kitlelerden farklı bir anlayışı ihtiva ediyor.

Dünya Siyonizm’i ve İsrail elindeki sermaye ve finans gücü ile Hıristiyan dünyayı da kendi örümcek ağına hapsetmiş, onları arz-ı mevut emelleri için piyon ve vesayet savaşçısı olarak kullanıyor. Onlar da bir gün Hitler gibi zamanı gelince Siyonist Yahudilerin kendileri için en tehlikeli katiller ordusu olduğunun farkına varacaklar. 
 “Müslümanlarla Yahudiler savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yahudi bir taşın, ağacın arkasına gizlenecek (olsa), o taş ve ağaç ( dile gelip), ‘‘Ey Müslüman! Burada da bir Yahudi var, gel onu öldür!’’ diyecektir.(1) 

Şuurlu Müslümanlar bu kudurmuş canavarın Siyonist İsrail olduğunu biliyor. ‘’Müntakim olan Allah’’(2) -zalimlerden mazlumların hakkını almak için- elbet birgün mutlaka, milletimize görev verecektir. 

Arif Altunbaş, Haber 7

Not:

Buhârî, Cihâd 94, Menâkıb 25; Müslim, Fiten 82
Muntakim; Allah’ın suçluları, adaleti ile cezalandırmasıdır. Allah kendisine isyan edenleri, şiddetli bir biçimde cezalandırır. Allah’a bu ismi ile beraber dua eden bir âcizin intikamını, alınır.

YORUMLAR 4
  • Hakikat 1 yıl önce Şikayet Et
    Batının değerlerine yani demokrasiye yüz yıldır iman ediyoruz laikliğe yemin ediyoruz batıdan aldığımız masonlukla osmanliyi yıktılar zaten türkiyenin hayran olduğu batı çöplüğü
    Cevapla
  • Yaşasın Filistin 1 yıl önce Şikayet Et
    ALLAH CC yar ve yardımcımız olsun
    Cevapla
  • Mümin Sabah 1 yıl önce Şikayet Et
    Eğer Müslümanlar Allaha verdikleri sözde dururlarsa, Allah zaten vadinde durur. Ve fitne yeryüzünden kalkar.
    Cevapla
  • Şerafettin Sarı 1 yıl önce Şikayet Et
    Kendi kendini inkar eden batıyı ne zamana kadar taklit edip dost kabul edeceğiz.
    Cevapla