Arif Altunbaş
Arif Altunbaş
HABER7 YAZARI

Ne kadar Rahmani isen, o kadar insanisin!

GİRİŞ 12.04.2024 GÜNCELLEME 15.04.2024 YAZARLAR

İnsana ‘’şöyle yap, böyle sahip çık, onu böyle koru, bu şekilde hareket et, şuna oy ver, hayatı böyle kazan, böyle koru ve tanın’’ dersleri ve eğitimi vermeden önce ona; Rabbini, dinini, imanını, Kur’ anını, vatanı ve milletini nasıl koruyup muhafaza edeceğini öğretmeli!  İslami, ahlaki ve insani sorumlulukları, vicdanı ve insanlığı kazandırmalı her şeyden önce.

Hakkı, hukuku, adaleti, kardeşliği, paylaşmayı, emeği, emeğin hakkının ve karşılığının nasıl, ne şekilde ve ne kadar verileceğini anlatmalı ve öğretmeli insan insana.  

Ülkemizde siyaset mazlum, temiz ve samimi insanları kandırmak için uçarı vaatler ve yerine getirilemeyecek boş hayal ürünü sözler, Hak veya halk adına milleti kandırmak, aldatmak ve oyalamak üzerine kurulmuş bir tezgâh, her seçimde tekrarlana gelen kullanılmış kirli Bizans oyunları olmaktan bir türlü kurtulamadı.

Kıyıda köşede, sorunların varoşlarında eğlenip duracağına işin özüne, merkezine yaklaş, ruh ve bedenine gir. On ikiden nişan al. Kesin çözüme odaklan! Bedene ruha yerleş! O zaman içinde ve etrafında ne kalpazanlar, ne hainler, ne de ahlaksızlar, kalleş kalır. Kara ile ak belli olur meydan Allah için ortaya çıktığında.

Sen ne yapıyorsun ama? Batılın usul ve üslubuyla, teknik ve taktikleriyle Hakkı savunduğunu veya mücadelesini verdiğini sanarak avunuyor ve avutuyorsun insanları. Ötekilerden farklı olduğunu söylüyorsun ama öteki dediklerinden belli bir farkın yok!

Kıytırık oy hesapları, demokratik ayak oyunları, vatan millet Sakarya… Söylemleriyle yıllardır havanda su dövüp yalan ve iftira atına binip, öç ve nefret kılıcını kullanarak iktidar koltuğuna oturmak için önce halka yalvarıyorsun, sonra da iktidar olduğunda da onları kendine yalvartıyorsun. Politika karşılıklı yalvarma ve yalvartma mücadelesine dönüşüyor kısaca.

Ama şunu iyi bil ki, boş yeregeçen zamanın ve imkân’ ın, makamın ve otoritenin intikamı çok ağır ve acı olur. Zaman da imkân da Allah’ ın kullarına geçici olarak verdiği bir sınanma ve denenme süresidir. Her şeyde olduğu gibi, onlar da Allah tarafından kullarına bir müddetliğine emanet olarak verilir. Kim bu emanetleri yerli yerince ve Allah’ın rızası istikametinde kullanmazsa onun hesabı çok çetindir. Allah her şeyi görendir, duyandır, bilendir.

Göz göre göre, ‘’Yapacağız, edeceğiz’’ deyip milleti kandırma mukaddes davayı ite, çakala, namussuza, şerefsize boğdurma, he4va hevesinle nesilleri kuşakları oyalama ey seçen ve seçilen insan!  Seç ve seçil ama seçkin insan ol önce. Varlığında boşluk dolduran, yokluğunda aranan insan ol.

Saf ve temiz insanları kandırmaktan ve haklarını yemekten/ yedirtmekten, Hak ve hukuklarını çiğnemekten ve çiğnetmekten, gasıplardan ve fasıklardan Allah’ın alacağı intikamı çok çetin olur unutma!

Kazanmak her şeyin başlangıcı, kaybetmekse her şeyin sonu değildir. Veren de, alan da bir sınanma içindedir. Herkes topyekûn bir imtihanla yüzyüzedir. Hiçbir şey boş yere yaratılmış değil, hiçbir şey boşuna ve anlamsız değil. Her yaratılan kendine ait bir boşluğu doldurmakla görevlidir.

Ey insan! Sen, milleti değil de, bir avuç menfaatçi çıkarcı sahtekârların kaderini değiştiriyor, onları zenginleştiriyorsan ülken fakirlik ve yoksulluktan kurtulamaz

‘’Eğer bir millet iktidarda bulunan kişilerin şereften, onurdan, ahlaktan yoksun davranışlarını, hırsızlığını sadece kendi siyasi görüşünden olduğu için görmezlikten geliyorsa, o millet erdemini yitirmiş demektir. Erdemini yitiren bir millet bir gün vatanını da yitirir.’’ ( Niccola Machiavelli )

İnsan ve toplumlar eylem ve söylemleriyle kendi kaderlerini kendileri yazarlar, kendi resimlerini kendileri çizerler. İnsan, kendi yaptıklarının faturasını öder, kendi başarılarının kahramanıdır. Ne kadar insani ise, o kadar insandır.

İnsan, ‘’Esfeli Safilin’’ kadar aşağı, ‘’Alayı illiyin’’ ve ‘’Ahseni takvim’’ kadar yücedir. Bu iki nokta arasında gelip giden bir gel git gibidir. ‘’…İnsan zalim ve cahildir’’ (*) unutma!

Arif Altunbaş, HABER 7

 

* ’’Gerçek şu ki, Biz emaneti (İslamiyet’i ve Allah’a Hilâfet görevini) göklere, yerküreye ve dağlara (ve bunlardaki mahlûkata) arz ve teklif ettik de; onlar bunun (sorumluluğunu) yüklenmekten çekindiler ve ondan (gereğini yapamadıklarında gelecek azaptan) korkuya kapılıp titrediler. (Ama) Onu (yeryüzünde Allah’a halifelik ve adaletle yöneticilik sorumluluğunu) insan yüklendi. Gerçekten o, pek zalim ve çok cahildir (ki Rabbinin emri ve isteği yerde kalmasın diye çok riskli bir cesaretle böyle bir mesuliyetin altına girmiş ve bir nevi çok tehlikeli kahramanlık göstermiştir).’’ Ahzap;72

 

YORUMLAR 4
  • Kıvılcım 7 ay önce Şikayet Et
    Evet olması gereken ama dağa çocukları sıbyan mektebine verirken sorumluluğu yaratıcıyı ve ne için yaratıldığını değilde nasıl hekim olacağını hakim mühendis olunacağını öğütlediğimiz sürece bu devam eder gibi geliyor Rabbim önceliğini belirlemeyi bize nasip eylesin inşallah
    Cevapla
  • Murat can 7 ay önce Şikayet Et
    Elinize sağlık umarım ders almasi gerekenler kulak ardı etmezde faydasını görürler.
    Cevapla
  • Zafer Bozdağ 7 ay önce Şikayet Et
    Kaleminize, yüreğinize istikamet çizginize bereket ve sağlık...
    Cevapla
  • Yaşasın HAMAS 7 ay önce Şikayet Et
    ALLAH CC razı olsun hocam çok güzel bir yazı emeğinize sağlık RABBİM ümmeti Muhammed i ve bizleri yolundan ayırmasın
    Cevapla