Allah’ın tarafında olmak
Siyaset kurumu insan ve toplumları fıtrata uygun şekilde yönetme ve yönlendirme sanatıdır. Bu sanatı yaratanı dışlayarak aklın, hissin, heyecanın, ırkın, mesleğin veya herhangi bir otoritenin, yani beşeri olanın dar kalıplarına sıkıştırarak icra etmeye kalkarsanız Rabbani olan ile şeytani olan mutlaka bir kavşakta kesişir ve çatışmaya başlar.
Rabbani olan insanı vahye, aklı putlaştıran akıl ve mantık ise insanı vahiyden kopuk düşüncelere, eylem ve söylemlere yönlendirir. Nemrut’ un isyanı, Firavun’ unun başkaldırısı vahiyden kopuk sınırsız ve ölçüsüz akıl ve düşüncenin ilahi olana meydan okumasının taşlaşmış, heykelleşmiş ruhsuz bir örneğidir.
Akıl ve düşünce vahyin ölçü ve sınırları içinde hareket ederse bir değer ve kıymet kazanır. Mutlak akıl her zaman doğruyu bulabilse idi Allah’ın insanlığı Hakka ve hakikate, barış ve huzura davet etmek ve yönlendirebilmek için gönderdiği peygamberlerine gerek kalır mıydı? Yalnız başına tek olarak akıl her derdin devası, her sorunun çözümü, her karanlığın aydınlığa açılan kapısı değildir. O zaman kutsal kitaplara ve bunca gönderilen peygambere ne gerek vardır?
Tüm kutsal kitaplar ibadethaneler ve tapınaklarda ayin, dua, yalvarmak ve yakarmak için gönderilen kılavuz kitaplar değil, hayatı anlamlandırmak ve şekillendirmek üzere gönderilmiş ve tavsiye edilmiş metinlerdir. Kur’an insanın bu dünyada insana yakışır bir hayat tarzı, nizamı, biçimi, ilişkisi ve yaratılan her şeye karşı bakışını, tutumunu ve duruşunu belirlemesi için insanlığa gönderilmiş bir edep, ahlak ve hukuk da içine alan bir hayat kitabıdır.
İslam nasihat, öğüt, güzel ahlak ve muamele dini olarak peygamberimiz vasıtasıyla tüm âleme gönderilmiş ilahi emir ve yasaklar bütünüdür. Bu inanış, mantık, anlayış ve kavrayışın dışında hareket eden herkes, her eylem ve söylem, her sistem ve düzen insani ve İslami değildir. Müslümanın yeri yurdu, mekânı ve cephesi İslam’ın ve Müslümanların tarafında olmak üzere belirlenmiştir. Müslüman fert ve cemiyetin, toplum ve milletin tarafı; Allah’ın, Resulü’ nün, Kur’an’ ın, Müslümanların ve ümmetin tarafı olmak zorundadır.
Gövdesi düşmanın tarafında, gönlü dostunun yanında, silahı düşmanın tarafında kalbi sevdiklerinin yanında olan bir insan ve dostluk anlayışı yoktur. Vardır diyenler korkaklar, ikiyüzlüler, münafıklar, alçaklar ve yalancılardır. Müslüman olarak olduğun gibi görünmek, göründüğün gibi olmak İslami olan klas bir duruştur. Bu duruş yoksa Müslüman fert ve toplum yok olmaya mahkûmdur.
Allah’ın tarafında olmak; dinsizin, imansızın, İslam, vatan ve millet düşmanlarının, namussuzun, şerefsizin cephesi karşısında aslan gibi dimdik durmak ve onlara karşı savunma ve savaş pozisyonunda olmak demektir.
Korkakların, ürkeklerin, imansızların, şuursuz ve nemelazımcı, kaygısız ve mesuliyet taşımayan ruhsuzların tercih ettiği ve edeceği yol Rabbani olmayan yollar ve çizgilerdir. Bu yollar ve çizgiler makam mevki, şan, şöhret, övünme, böbürlenme, kibir, gurur ve büyüklenmek gibi insanı Allah’a giden yoldan saptıracak yanılma ve sapmalarla doludur. Bu yollar şahsi, nefsi çıkar ve menfaat devşirilecek imkân ve fırsatlarla süslenmiş, çekiciliği ve cazibesi bol insanı ruh ve beden olarak yok oluş girdabına çağıran şaibeli yollardır.
İslami inanç ve iman, amel ve itikat, eylem ve söylem, pratik ve teori yolu olan vahiy yolu fedakârlıklar ve fedailikler, çile ve zorluklara göğüs germe, hayatı iman ve cihattan ibaret bilme, sayma ve kabullenme yoludur. Evet; zordur, çetindir, fedakârlık, cefakârdık ve fedailik isteyen bir yoldur Allah’ ın tarafında olma yolu.
Allah’ın tarafında olmak; tüm Nemrudi ve Firavuni düzen, sistem, ideoloji ve hareketlere karşı Hz. İbrahim’ in, Hz. Musa’ nın ve Hz.Muhammed’ in yolunda, çizgisinde ve cephesinde olma yoludur. Allah’a, peygamberine, Kur’an ve sünnete düşmanlık eden ve onlara karşı savaşanlar karşısında dik durma ve omurgalı olma yoludur.
Allah’ın yolunda olmayı akıl dışı sayan ve gören akılsızların, dik durmayı beceremeyen sürüngenlerin Hak ve hakikat yolunda olmaları ve durmalarına imkân yoktur. Vahyin çizgi ve ölçüleri dışında kalan, Allah’ın tarafında olmayan her akıl kendi başına apayrı bir sapkınlık, şaşkınlık, isyan ve tuğyandır.
Arif Altunbaş / Haber 7
-
Cihad 6 ay önce Şikayet EtKaleminize kelamınıza sağlık....Beğen Toplam 13 beğeni
-
Zehni 6 ay önce Şikayet EtVe biz hâlâ hıristiyan ülkelerden devsirilen kanunlarla idare ediliyoruz hâlâ laikliğe yemin ediyoruz yüz yıldırBeğen Toplam 14 beğeni
-
Nihat candaş 6 ay önce Şikayet EtKaleminize sağlık hocam hislerimize tercüman oldunuz Allah razı olsunBeğen Toplam 15 beğeni
-
Şaban Beyaz 6 ay önce Şikayet EtRabbim bizi ve milletimizi istikametten ayırmasın, kendi tarafından olanlardan eylesin!Beğen Toplam 18 beğeni