Niçin Erdoğan NATO Genel Sekreteri olmasın?
1- Bush'un 'Yeni Dünya Düzeni' silah zoruyla demokrasi ihraç etmek üzerine kuruluydu.
Obama'nın 'Yeni- Yeni Dünya Düzeni' demokrasinin ülkelerde organik gelişimini desteklemek üzerine kurulu.
2- Bush'un 'Yeni Dünya Düzeni' Müslüman ülkelerde adına 'Ilımlı İslam' denilen İslamoliberalizm'i tesis etmek arzusundaydı.
Obama'nın İslam politikası, 'Ilımlı İslam' kapsamından ayrılıp, İslam'a saygıyı 'iman düzeyinde' yüksek tutarken, amel düzeyinde sekülerleşmeyi bekliyor.
Bu da doğal olarak Türk modelinin önemini artırıyor.
3- Bush'un dış politikası terörle mücadele sürecinde, yasadışı oluşumlara, savaş lordlarına ve uyuşturucu kartellerine göz yumdu.
Obama'nın terörle mücadele programında, devletlerdeki yolsuzluklar, savaş lordları ve uyuşturucu kartelleri öncelikli tehdit olarak algılandı. Uluslararası terörü besleyen ana unsurların bunlar olduğu ilan edildi.
Dolayısıyla hem Kuzey Irak'taki, hem de Pakistan-Afganistan hattındaki kara para, uyuşturucu ve yolsuzluk ağı 'terörle mücadele'nin ilgi alanına altı kırmızı çizili olarak girdi.
4- Demek ki, ABD'nin yeni dış politikası bir yandan İslam ile barış yollarını 'iman düzeyinde yüksek saygı' ile ararken, devlet yönetimlerinde seküler politikaları destekleyecek.
Pakistan-Afganistan ve Irak özelinde ise, İslam dini ile asla mücadeleye girmeyecek ve hedefine 'corraption'ı (yolsuzluk) oturtacak.
5- İşte bu siyaset yapımında hem NATO'nun en güçlü ve kalabalık ordularından biri olmaklığıyla...
Hem de, 'iman düzeyinde İslam, amel düzeyinde seküler' olmaklığıyla Türkiye'nin ve Türk ordusunun önemi maksimum seviyeye ulaşmıştır.
Yani Türkiye hem siyasal model, hem de operasyonel güçtür.
6- Bütün bu kapsam içinde Türkiye'nin NATO'da fonksiyonu ve tesirine uygun biçimde temsil edilmesi muhakkak surette gündeme gelecektir.
7- Rasmussen'in NATO Genel Sekreterliği'ne adaylığına itirazımızı geri çekişimiz, Obama tarafından Rasmussen'in İslam Dünyası'ndan özrü ve Türklerin NATO içinde önemli pozisyonlarda görevlendirilmesiyle teminatlandırılmıştı.
Ve fakat, ilk teminat, yani 'özür' beklenilen düzeyde gerçekleşmedi. Öteki teminat, yani Türklerin NATO içinde önemli görevlerde pozisyonlanması ise yeni bir şey değildir. Örneğin Osman Olcay NATO Genel Sekreter Yardımcılığı görevini üstlenmiş ve mükemmelen yürütmüştür.
8- Demek ki, Türkiye'nin NATO içinde temsilinde gücü ve tesiriyle bir orantısızlık söz konusudur.
Bu orantısızlık, Türkiye'nin 'görev teklifi bekleyen' ve ona göre hareket eden bir dış politika uygulamaktan çıkması, görev üstlenmeyi talep eden ve bunun diplomasisini yapan bir dış politika üretmesiyle dengelenmelidir.
9- Bir dahaki NATO Genel Sekreterliği için bir Türk aday, şimdiden tespit ve ilan edilmeli, çalışmalar başlatılmalıdır.
Türk ve Müslüman bir NATO Genel Sekreteri'nin, sembolizm düzeyinde de Obama döneminin 'Yeni-Yeni Dünya Düzeni'ni taçlandıracak bir fonksiyonu temsil edeceği düşünülmelidir.
10- NATO'nun ve Amerika Birleşik Devletleri'nin 'Yeni-Yeni Dünya Düzeni' kavrayışının Türk ve Müslüman bir NATO Genel Sekreteri'ne ihtiyacının her geçen gün biraz daha belirginlik kazanması şaşırtıcı olmamalı.
11- Obama'nın da bir sonraki NATO Genel Sekreter adayının Recep Tayyip Erdoğan veya bir başka Türk devlet adamı olmasının önünde hiçbir engel bulunmuyor.
Atılgan Bayar (Akşam)
atilgan.bayar@aksam.com.tr
-
Verda Conker 16 yıl önce Şikayet EtBasbakan Erdogana nasil... Nato sekreterligi teklif edilebilir ki? Turkceden baska dil bilmeyen, dunya lisani olan Ingilizceyi konusamayan biri Nato Sekreterligine getirilebilir mi? Komiksiniz yani..Beğen
-
ercan güven 16 yıl önce Şikayet EtParayı Veren Düdüğü Çalar. NATO denilen kurumun bir bütçesi var ve bu bütçeden de durumu zayıf olan ülkelere savunma yatırımları yapılır. Havaalanları dahil Türkiye'deki bir çok askeri tesis NATO fonlarından yapılmıştır. Bu bütçeye Türkiye'nin katkısı ise %2 dir. Diyeceksiniz ki Danimarka'nın katkı payı çok mu fazla. Türkiye'den fazla ancak çok da fazla değil. Bununla beraber Rasmussen AB nin desteklediği bir aday.Beğen