Yerel seçim rüzgarı şimdiden kendisini göstermeye başladı.

Partiler aday çalışmalarını iyice hızlandırırken öte yandan da seçimlerde nasıl bir yol haritası üzerinde çalışacaklarının belirtilerini vermeye başladı bile.

Şüphesiz, geçen seçimlerin galibi AK Parti yapılan anket çalışmalarına göre bu seçimlerde de açık ara önde.

Ama tüm söylenenlere inat AK Parti’nin oylarının kamuoyu araştırmalarında olduğu gibi yüksek çıkmayacağını iddia ederek yerel seçimlerde adaylarının önlerine çıkacak engelleri tek tek sıralamak istiyorum.

Siyasetin genel nabzına baktığımız zaman ortada esen hava tam anlamıyla AK Parti’nin galibiyeti, hatta ezici üstünlüğü gibi gözükse de bu kez kamuoyu araştırmacılarının yanıldığı birkaç nokta seçimde de etkisini gösterecek gibi.

Devlete olan güvenin tahsisi noktasında şüphesiz AK Parti’nin geçmiş dönemdeki yapmış olduğu 5 yıllık iktidarının çok önemli rolü inkar edilemez.

Türkiye’de geçmişten bugüne her zaman vatandaşımızın devletine olan güven sorununun giderilmesinden bahsetmiyor muyduk ?

Bunu da AK Parti yapmayı başarmadı mı?

Oysaki hükümet politikalarından bıkan halkımız devlet politikalarının kendileri için son derece önemli olduğunu da sandıklarda yaptığı sık değişiklikler ile göstermedi mi?

Bu doğrultuda vatandaşa güven tahsis etmenin zorluklarını aştığı günlerde ve yerel seçim öncesinde AK Parti önüne güvensizlik söylemleri gelmeye başladı.

Maalesef meseleye en küçük ayrıntısı atlamadan yaklaştığımızda, karşımıza sokaktaki vatandaş ile arasında fark oluşan bir “Anadolu İhtilalcileri” çıktığını görüyoruz artık.

Yerel seçimlerde CHP ve MHP ve DTP'nin güçlü adaylar çıkardığı yerlerde AK Parti’nin ciddi sıkıntılara gireceği bugünden görülen detayların başında.

Öncelikle yüzde 47 oy alarak halkın takdirini toplayan AK Parti’nin bugün kamuoyu araştırmalarında güçlü gözüküyor olmasına rağmen sokakta her geçen gün kan kaybetmesinin nedenlerini 6 başlıkta toplayabiliriz:

Bir; 2001 krizi sonrasında güvensizlik ortamının güvene dönüştürülmesini tek başına iktidar olan AK Parti sağlamıştı.

Türkiye’de yaşanan krizi siyasi olarak çok iyi kullanmayı başarmıştı o dönemde.  İktidarda iken oluşturulan güven ortamı ile AK Parti ikinci kez daha güçlü bir şekilde seçimlerden zaferle çıkmayı başarmamış mıydı?

Bugün dünyada yaşanan küresel kriz ülkemizde hissedilmeye başlandı. Ekonomik krizin güçlendirdiği hükümet global krizle birlikte vatandaşlar tarafından kusuru olmamasına rağmen suçlanmaya başladı bile.

Hükümetin krizi iyi yönetemediğini iddia edenler geçmiş günlere göre azınlık kalmaya başladı bile.

Seçime kadar muhalefet vatandaşın yumuşak karnı olan ekonomi cephesinden iktidarı vurmaya hazırlıkları içinde.

İki; CHP’nin sürekli yolsuzluk dosyaları ile kamuoyu karşısına çıkması ve yolsuzluk söylentilerinin insanları rahatsız eder boyuta ulaşması.

Bu konuda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın atacağı önemli bir adımın bekleniyor olması.

Yolsuzlukla ilgili alınacak önlemin boyutu ise vatandaşla hükümet arasında güvenin yeniden tahsis edilmesine yardımcı olacak kadar önemli olduğunun da bilinmesi gerekli.

Üç; Beş yıllık AK Parti iktidarı döneminde ülkede zam olayının sıfır düzeyde olması alınan yüzde 47’lik oyun en önemli etkenlerden birisi değil miydi?

Doğalgaza ve elektriğe yapılan zamlar ise insanların direk tepkilerine neden olmadı mı?

Hiç zam yapmadığı dönemde siyasi rakipleri tarafından popülist politika yaptığı iddia edilen AK Parti Hükümeti bu gün, yapmış olduğu zamların bir kısmını geri aldığında ise seçim yatırımı yapıyor suçlamasının direk muhatabı haline gelmedi mi?

Dört; AK Parti’nin ayakta alkışlanan en önemli icraatlarından birisi sağlık alanında yapmış olduğu devrim niteliğinde uygulamalar değil miydi?

Yaptığı uygulamalar ile özel hastanelerde vatandaşına güven telkin eden anlayış şimdi eczaneler aracılığıyla çökertilmeye çalışılıyor.

Hastanelerde başlayan %30 fark uygulamasının ardından katılım payı adı altında özel hastaneye giden her vatandaştan -devletin aldığı ücret- bugünlerde aleyhte seçim kampanyası olarak ilaç alan her vatandaşın eline bilgi notu olarak eczanelerde sıkıştırılıyor.

Hastalara verilen katılım payı bilgilendirme notları AK Parti’nin aleyhine yansıyacak oy gibi gözüken önemli bir ayrıntı.

Sağlıkta yapılan her yanlışın ciddi sorunlar çıkaracağını da unutmamak gerekli.

Beş; Medya tarafından sürekli AK Parti aleyhine haberler yapılması.

Altı; DTP’nin sürekli gerilim pompalayan politikalarına karşı sert açıklamalar yapılması da Güneydoğu’da yerel seçimlerde aleyhte olacak etmenler arasında.

Şiddet ortamının sürekli yararlarına olduğu düşüncesi ile ortamı geren DTP, kendi oyunlarına iktidar partisini de sürükleme çabasında başarılı olmadı mı?

Başbakan tarafından dikkate alınarak sert açıklamaların hedefi olmak, DTP için sandıkta artan oy olarak güneydoğu da belirleyici özellik olmayacak mı?

Bu gün seçimin galibi belli.

Yerel seçimlerden daha güçlü çıkmak isteyen AK Parti, vatandaşla arasında oluşturduğu güven ortamını yeniden gözden geçirerek güçlendirmek zorunluluğu ile karşı karşıdır.

Aksi ise sandıktan çıkan kayıplar olabilir...

Ayhan Kıskaç

ayhan.kiskac@hotmail.com