Başörtüsü…

Türban ya da çarşaf.

“Siyasi simge” diyenler.

“Dini simge” gösterenler.

Safınız neresi bilemem.

Nerede saf tutmak istersiniz?

Son günlerde yaşananlar kafaların iyice karışmasına neden oldu.

Kurt’un sevdiği sisli hava nihayet oluştu.

Siyaset meydanının tamamen duman altında kaldığını görünce insan, kimlerin nereden ve nasıl nemalanma çalışması içerisine gireceğini kestiremiyor ilk anda.

Yerel seçimler öncesinde DTP’nin gerilimle oylarını artırma çabasına,

AKP’nin Alevi açılımını eklersek… Siyasetin nabzının her geçen gün yükseldiğini söylemek abartı olmaz.

Tüm bunlara ek olarak CHP’nin “çarşaf açılımı” gündemdeki haliyle “açmazı” siyasi tansiyonu iyice yükseltmedi mi?

Alışık olduğumuz kavgaların ötesinde çetin geçecek bir seçimin sinyallerini de veriyor aynı zamanda bu açılımlar.

Şahin savunucular adeta saf değiştirmişcesine büyük hararetle yeralmaya başladı yeni elde ettikleri değerlerinin yanı başında.

Düne kadar Türkiye’nin önündeki en büyük engelin “başörtüsü” olduğunu savunan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal bugün hararetli “çarşaf” savunucularının arasında yer almıyor mu? 

22 Temmuz 2007’de ülkeyi seçime Cumhurbaşkanı Gül’ün eşinin başörtüsü kavgası yüzünden götüren Deniz Baykal’ın direncinin kırıldığı nokta oldu çarşaf açılımı bu kez.

Bugün yapılanlar ve sonrasında yapılması planlananlar “oy avcılığı” faaliyetlerinin ciddi bir yapılanma içerisine girdiğinin sinyallerini mi veriyor?

Yoksa bu işin ardında samimi bir duygu mu var?

CHP ciddi ciddi seçimlere hazırlanıyor “çarşaf açmazı” ile artık yıllardır hakaret ettiklerinin oylarını da almaya talip Deniz Baykal.

Tüm statükolarını yıkarak, başörtülü vatandaşın ayağına giderek hazırlanıyor yerel seçimlere Ana Muhalefet Partisi.

AK Parti’nin zor adaylar ile yarışa gireceğinin sinyallerini de veriyor bu hazırlıklar.

Yıllarca CHP bu ülkede alternatif olarak görülmedi.

Peki neden?

Sokaktan uzak, ülke değerlerini hiçe sayarak ülke yöneteceklerine inananları kendilerine yakın görmedi insanımız.

Partinin üst kademesi sürekli kulak tıkadığı bu değerlere "Sultangazi Belediye Başkan adayının akrabalarının çarşafları" sayesinde ilk kez bu kadar yakın oldu.

Bu yaklaşımı basınımızın abartı penceresinden gördüğü manşetler ve yorumlar iyice hızlandırdı ve seçim yatırımı olarak güçlendirdi.

Alevi oylarına talip olanların şimdi başörtülü oylara sahip çıkması ise insana ne kadar şaşırtıcı ve bir o kadar da sevindirici geliyor değil mi?

Basının abartısı ve Baykal’ın çevresinden iyi şeyler oluyor uyarılarını alması CHP’nin tepesinde “savunulacak yeni değer” oluşturdu.

Antalya’da seçmenin kendisini çarşaf açılımından dolayı eleştirilerine Deniz Baykal’ın  “özel yaşamda, sokakta, aile içinde bir insanın ne giyeceğine karışmanın hiç kimsenin hakkı olmadığını, yasaların da bu yetkiyi kendisine vermediğini” söylemesine sizce kaç kişi inandı?

Toplumun başörtüsü değerlerini hiçe sayanların bir koltuk, bir oy uğruna kendi seçmeni ile dahi ters düşmesine ne diyebiliriz ki?

Yasalar şimdi mi önem arz ediyor Sayın Baykal?

Türbanı siyasi simge yapan zihniyet umarım çarşafı “yeni açılım” olarak savunmaz.

Sadece koltuk ve oy için kendi değerlerinizi hiçe sayarsanız bu millet sizi affetmez.

Samimi iseniz biran önce çıkıp “savunduğunuz değerleri” demokratik düzende “yargılanan değerler” olmaktan kurtarın.

Başörtüsü hamlesini yapacak cesaretiniz varsa şayet bu samimiyetinizi çözüme dönüştürmek içinde AK Parti’ye öneriyi siz getirin.

Başörtülülerin çocukların şehit olmasından bahsetmenizin ardında samimiyet varsa size şu kadarını hatırlatmak gerekli.

Dün bu ülkede başörtülülerin çocukları şehit olmuyor muydu?

Neden o zaman bu insanlara ve başörtülerine sahip çıkmadınız?

Deniz Baykal’ın bu konuda tıkanma ve çözüm noktasında en etkin rolü oynadığını bilmesi bu ülkeye açılım getirecek…

Yoksa seçim meydanlarında talip olacağı oylar hiçbir zaman ne ona nede Türkiye'ye fayda sağlar.

Ayhan Kıskaç

ayhan.kiskac@hotmail.com