Düello, hayır meydan muharebesi…

Aslanların ringi.

Ya da aslan olmak için yola çıkanların.

Bir, iki, üç…

Geri sayım başladı.

Kim kazandı sahi?

Önemli değil mi kazanan?

Pekiii kazanan önemli değilse kim kaybetti?

Birinci meydan pardon basın muharebesinde Kılıçdaroğlu’nun kılıcı soyadı gibi biçti attı.

Varan bir…

Gitti Şaban Dişli…

Bir Genel Başkan Yardımcısı kellesini koltuğuna alan Kemal Kılıçdaroğlu daha sonra hedefini önemli bir kurmaya çevirdi.

Dengir Mir Mehmet Fırat.

Bu adamın takıntısı Genel Başkan Yardımcılarına…

AK Parti’nin kilit adamlarının önde gelen ismi Fırat ile yapılan düelloda galip olmadı ama bir zaman sonra atılan çamur izini de bıraktı.

Fırat, sağlık sorunları nedeniyle dinlenmeye çekildi.

Kılıçdaroğlu bu kez kılıcını tepe yerineAnkara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'e çevirdi.

Belgeler, iddialar ile yine medya karşısına geçildi.

Doğan medyasından Uğur Dündar’ın yönetiminde yapıldı üçüncü Ankara düellosu.

Israrlı takipten öteye geçmeyen sadece sinir bozucu düellolara birde Uğur Dündar eklenerek işin iyice cılkı çıkarıldı.

Melih Gökçek’in sinirli tavırlarına Kemal Kılıçdaroğlu’nun mızmızlığı eklenince izleyenlerin nasıl işkence çektiğini tahmin etmek için müneccim olmaya da gerek kalmıyor.

Türkiye’nin muhafazakarlarının en büyük sorunu bu tarz tartışmalarda bir eziklik psikolojisi ile Uğur Dündar’a teslim olması değil midir?

Daha işin başında bir sıfır yenik başlıyorsunuz böyle olunca düelloya.

Kılıçdaroğlu elinde yarım yamalak belgeler ile kamuoyunda yalan yanlış bu kadar ses getiriyorsa Türkiye adına bir işin de devamını getireceği gerekliliğine inancım iyice arttı.

İki Genel Başkan Yardımcısını yerinden eden bu adamın artık Türk soluna ciddi bir hizmeti verme sürecini başlatması gerekmektedir.

Türkiye’de CHP seçmenle kaynaşamadıysa bunun temelinde yatan tek neden Deniz Baykal’ın hizip olarak biliniyor olması değil midir?

Hazır Kılıçdaroğlu kamuoyunda geniş yankı bulan tartışmaları yada siyasi düelloları ile Türk Halkı tarafından iyice tanınmışken partisinin genel başkanlık sorununu da çözmek için yola çıkmalı ve gerekli çalışmaları başlatmalıdır.

Bu açıdan 2009 yılını Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlık adaylığı için faaliyet yılı ilan etmelidir.

Aksi durumda CHP içerisinde bu kadar sivrilmesine ne Genel Başkanı Deniz Baykal ne de parti içi kurmaylar müsaade etmeyecektir.

2008 Türk siyasi tarihine ismini düello yılı olarak yazdırdı.

2009 da sanırım CHP’nin yeni Genel Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun faaliyet yılı olacak.

Aksi durumda ise Mustafa Sarıgül gibi CHP dışında siyaset yapıyor olmasından başka bir alternatifi kalmayacak gibi gözüküyor.

Ayhan Kıskaç

ayhan.kiskac@hotmail.com