Ayhan KISKAÇ
Ayhan KISKAÇ
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Yazıcıoğlu kazasının ardındaki esrar perdesi

GİRİŞ 23.04.2009 GÜNCELLEME 23.04.2009 YAZARLAR

BBP Partisi’nin Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun geçirdiği helikopter kazasının ardından hala cevabı olmayan birçok soru akılları karıştırıyor.

Akılların karışık olduğu bu günlerde kazaya dair araştırılması gereken tüm noktalar üzerinde ilgili kişiler ile irtibat kurarak gereken araştırmayı yaptıktan sonra bende oluşan kanaatimi kamuoyu ile paylaşmak istedim.

Kazayı araştırmak için komisyon kuruluyor kurulmasına ama bugüne kadar bu çalışmaların bir çözüm getirmediği de bir gerçek.

Araştırma komisyonlarının kişiler istemediği sürece onları yanlarına bile getiremeyecek kadar yetkisiz olduğunu düşünecek olursak bu konuda sonucun nereye varacağını varın siz düşünün!

TBMM’de daha önce onlarca komisyonda görev almış bir milletvekilinin ‘bu komisyonlarla bir sonuca varılmaz’ açıklamasının ise vehametin boyutunu ne kadar güzel anlattığının ise altını çizmek gerekiyor.

Komisyon inancımı paylaştıktan sonra asıl kazanın irdelenmesi gereken önemli noktaları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Çünkü Yazıcıoğlu’nun başına gelen bu olaydan sonra vicdanlar tam olarak aydınlatılamazsa hep suikast mi sorusunu sormaya devam edecek .

Kaza mı suikast mi?

Olayı ciddi analiz etmek için 3 aşamada değerlendirmek gerekiyor.

Kaza öncesi, kaza zamanı ve kurtarma çalışmaları...

Kaza öncesi akıllarda kalan sorular

Her şey seçim öncesi BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun Anadolu’daki önem verilen mitinglere yetiştirilmesi ile başlamadı mı?

İşte bu aşamada helikopter için ihtiyaç olan paranın karşılanması için genel merkez ile birlikte bazı adaylar gerekli bütçeyi sağlamadı mı?

Buraya kadar her şey normal seyir içerisinde gidiyor ama peki bu kazada kendini suçsuz hisseden BBP’li arkadaşların hiç suçu yok mu dersiniz?

Bugüne kadar önemli birkaç kaza  atlatmış bir partinin  genel başkanı nasıl böyle sabıkalı hale gelmiş bir helikoptere bindiriliyor?

Bu helikopteri kiralama işini yapanlar hiç mi teknik analiz yapmadılar?

Ç

evrelerinde bilgi alabilecekleri bir teknisyen arkadaşları yoktu muydu?

Kaza öncesi sorular bu kadarla kalmaz kalmasına da soruların akılları daha fazla da karıştırmaması lazım.

Kaza günü olanlar

BBP tarihinde ilk kez bir helikopter kiralıyor kiralamasına ama  ilk tecrübe hem onlar için hem Türkiye için çok acı oldu.

Çağlayancerit’ten helikopter havalandığında aslında bilinen önemli bir gerçeğinde ne kadar acı sonuçlar doğurduğunu bir kere daha hatırlatmak gerekiyor.

Helikopter pilotu Sivil havacılıktan güzergah almadan yola çıkmış.  Öte yandan büyük bir cesaretle tek başına uçuş gerçekleştirerek tarihe de geçmiş oldu.

Bu iki sorunun muhatabı hem helikopterin kiralandığı MED-AİR hem de  Sivil Havacılık Genel  Müdürlüğü…

Şimdi bu iki sorumluya şunu sormak geremez mi?

Bu helikopterin neden tek pilotla uçuşuna izin verildi?

Güzergah almadan uçuşa kim nasıl izin verdi?

Mutlaka bir açıklaması vardır bu iki sorunun sizlerde mantık çerçevesinde izahatının olacağı…

Ya kaza sonrası olanlara ne demeli?

Helikopterin düşmesi ile birlikte yapılan yanlışlar ise bir felaketin başlangıcı idi.

Öncelikle İsmail Güneş’in yardım çağrısının hemen ardından Kayseri Valisi’nin bir açıklaması varki akıllara durgunluk veren türden.

Vali Mevlüt Bilici tarafından teyit edilmeden kamuoyu ile paylaşılan ‘Yazıcıoğlu’nun ayağı kırık ve Göksun’a götürülüyor’ açıklaması felaketin başlangıcı olmadı mı?

Vali bu bilgiyi yine doğrulatmadan Emiyet Müdürü Orhan Özdemir’den alıyor ve arama kurtarma çalışmaları hava kararana kadar başlatılamıyordu bu açıklamanın yüzünden.

Kim suçlu dersiniz?

Telekominikasyon Genel Müdürlüğü tarafından ta doğrulanan 0533 ile devam eden Muhsin Yazıcıoğlu’na ait telefon ve İsmail Güneş’in telefonlarından tam 11 saat sinyal alınmamış mıydı?

Aynı zamanda da İsmail ile yapılan görüşmelerin ardında beklenen yer tespiti neden yapılamadı dersiniz?

Akıllarınız karışabilir ama tam 36 saat Yazıcıoğlu’nun helikopteri yanlış yerde arandı.

Peki bu yanlışlığa kim sebep oldu?

Helikopter’in düştüğü bölgedeki Sisne ve Baluşağı köylüleri helikopter düşmeden önce havada onu görmedi mi

Köylülerin ifadesi şu: ‘Evet gördük’ . Köylüler biraz daha ileri gidecek olursak helikopterin altının rengini söyleyebilecek kadar da net konuşuyor. Üstelik iki köy arasındaki mesafenin helikopterle olan arası ise 1,500 metre civarı.

Köylülerin bu ifadeleri ‘arama kurtarma çalışması için görüş mesafesi sıfır’ diyenlere bir cevap olsa gerek.

Kazaya dair önemli bir detay daha bu civardaki köylerin tamamında jandarmanın hemen ulaşacağı telsizler var. Helikopter kazasına dair neden köylülerin bilgisine başvurulmadı?

Kazaya kadar araştırma yapmadan kiralamayı yapanların hatalarını nasıl önemsiyorsam, kurtarma çalışmalarına kadar olan hata zincirini de o kadar önemsemek zorundayım.

Helikopterde ELT cihazı var mıydı yok muydu tartışmasına uzun zaman seyirci olmadık mı?

Olsak ne fark eder ki…Cihazdan kimse sinyal alamadı ve kurtarma çalışmaları tam 36 saat yanlış bir alanda yapıldı.

Helikopterin düşüşü ile birlikte yaklaşık 3,5 saat sonra arama kurtarma çalışmaları başladı ama boşuna…

Bir telsiz verici istasyonu bulunan Tüllüce ve Güneyoluk bölgesinde arama kurtarma çalışmasının kimseye bir faydası olmadığını ise hep birlikte izledik.

Tüllüce’de, sinyal alınıyor denilen bölgede telsiz vericisinden ise Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, Genelkurmay’ın, Telekominikasyon Genel Müdürlüğü’nün ve Sivil Havacılık Genel müdürlüğü’nün haberi var.

Tüm bu bilgilere rağmen yanlış bölgelerde arama yapılmasındaki ısrara ise nasıl bir anlam yüklenir dersiniz?

Oysaki Güneyoluk ile Tüllüce arasındaki alana mobil bir baz istasyonu kurulsa idi teknik açıdan arama kurtarma alanı daha da daraltılarak hızlı bir neticeye gidilebilirdi. Bu iddia benim değil. Olayın teknik boyutunu bilen uzmanların.

‘Biri bizi gözetliyor’ diyerek övündüğümüz ve sınır hattımızda da kuş uçurtmadığımız bu günlerde ne kadar sağlıklı çalışmalar yapmışız değil mi?

Akılları karıştıran tüm bu sorulardan sonra asıl sorulması gereken sorunun tek muhatabı ise MED-AİR. Firma 2001 yılında California’da yapılan kaza sonrası kırıma uğrayan bu helikopteri ne kadar paraya aldı dersiniz?

Yazıcıoğlu gibi bir siyasi partinin liderini taşıyan helikopterin 2001 yılında başına gelenlerden BBP’li yöneticileri neden bilgilendirmedi?

Oysaki 2001 yılında 3 turistle birlikte 2 pilotun yaralandığı kazaya rağmen neden tek pilotla uçuşa izin verdiniz

California’dakiler yaralı kurtuldu peki gönüllerin Reisi’ni geri getirebilecek bir öneriniz  var mı?

İsmail’in boynu bükük bebesine vereceğiniz hangi tazminat ona baba şefkatini sağlayabilir ki...

Vicdanlar olay tüm detayları ile aydınlatılmadığı sürece hep bu soruları sormaya devam edecek...

Ayhan Kıskaç

ayhan.kiskac@hotmail.com

YORUMLAR 19 TÜMÜ
  • burak ozcan 16 yıl önce Şikayet Et
    Düzeltme. Kara Kuvvetleri Komutanlığı, elindeki uçak ve helikopterleri vatandaşlar ile kamu kurumlarına kiralıyor. Bu, 2001 yılından bu yana uygulanan bir hizmet! 2001 yılının Nisan ayı başında KKK, yaptığı bir açıklama ile bu uygulamayı duyurmuştu. Uygulamaya göre, vatandaşlar, askeri araçları sadece ambulans hizmeti için kullanabiliyor. Skorsky askeri helikopteri vatandaşa saati 6 bin 287 dolardan kiralıyor. Bende parasını veren herkes askeri helikopter kiralaya biliyor diyordum yanlış biliyormuşum özür dilerim.
    Cevapla
  • burak ozcan 16 yıl önce Şikayet Et
    faruk delice beye: (bide suçlu çıktık) 1. Helikopter kiralamak suç değil, defalarca garib kazalarda ölüm tehlikesi geçiren birisini helikoptere bindirecekseniz 1000 kere düşünüp öyle hareket etmeniz lazım. Mesela Kara Kuvvetlerindende artık helikopter kiralanabiliyor. Bir Kara Şahin(Black Hawk) kiralana bilirdi diğer helikoptere göre pahalı olurdu ama daha güvenli olurdu.Hem çift motorlu hem çift pilotlu hemde pilotlar uyulması gereken tüm kurallara uyardı
    Cevapla
  • Ahmet Eşref YILMAZ 16 yıl önce Şikayet Et
    BİR KAÇ KÖTÜ İÇİN,KALAN BİR KAÇ İYİ ADAM GİDİYOR!!. Kalemine sağlık.Olayın suikast oluşu;daha kazanın ilk yarım gününde aklı başında olan herkes tarafından düşünüldü.Anlamadığım,kurtarma için seferber olan bu kadar kurum ve insan,nasıl yanıltıldı.Bu işin gerçek yönü 5-10 seneye ancak cıkar ortaya.Bu işi yapanların işine yarayacağı zaman yani!Bakın Kaç sene sonra Eşref paşanın vefatının suikast olabileceği konuşulmaya başlandı.O zamanda vay be diyip gececez.Bu kadar yozlaştık işte.Muhsin beye Allahtan rahmet diliyorum.
    Cevapla
  • beytullah 16 yıl önce Şikayet Et
    kazadır kaza. suç altın kaplanmış kimse almamış.yönetimin tarihinde 5-10 yıl değil tarihin başından beri böyle vah vah lık İSTENMEYEN kazalar hatalar olmuş ve olmakta. muhsin başkanın dediği gibi can bir nefestir,kuf der çıkar,ama nasıl ve niye çıkar?bilin bakalım hadi..Azrailinde boynu kalın atın üstüne atın.Allah acısın masumlara.denenmeyen bir parti ve ADAM kalmıştı ama oda kalmadı,bırakılmadı korkusu oldu bazılarına..anladınız siz onu.
    Cevapla
  • ahmet arık 16 yıl önce Şikayet Et
    bu ıste cok kotu kokular var. sayın ayhan bey yazınız muhtesem ama bu yazınıız gorecek ınsan nerde acaba yetkılıler gornmezden gelır bole haberlerı.ayrıca sayın valı bey rahat rahat uyuyabılıyosan helal olsun sana ıyı yalan solemıısn herkesı kandırdın ama yukardakını kandırabılecekmıısn bakalım.bunun otekı tarafıda var ak mı kara mı orda verılır hesap. sen susarsın ama dılın konuusr o zaman bu kadar mılletın ellerı senın yakanda.bu ıste bırırlerının parmagı deıl bırılerının oyunları var.susurluk olayı gıbı oldu
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle