Komplo teorileri etrafından kurguların yoğun yaşandığı bir ülkede olduğumuzu unutmadan Garipoğlu gündemine teslim olan önemli bir olayın ayrıntılarını gireceğim.

Cem Garipoğlu denilen zanlının teslim olduğu akşam herkes emniyet birimlerimizin çok önemli bir olayı başardığını düşünerek hareket etmiş oysaki olayın bir teslim olmadan ibaret olduğunu 200 gün sonra hatırlayamamıştık.

Tesadüflerin yoğun olduğu geceye dair birkaç notu size aktarmak lüzumunu ise okuyucularımdan gelen yoğun mail talepleri doğrultusunda bir gereklilik olarak gördüm.

Öncelikle altını çizerek söyleyeceğim önemli bir detay şu Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kaan Köksal'ın Garipoğlu’nun teslim olduğu akşamki basın toplantısına katılımını görünce derinine araştırma yaptım.

Bu satırları okuyan herkesin aklından geçen önemli detayın şu olduğunu söylemekte yarar var.

Emniyetin en tepesindeki adam elbette bu olaydan haberdar olacak ve meselenin bir şekilde açıklamasında bulunacaktı.

Hele hele ülkenin gündemini bu kadar meşgul eden bir konuda habersizmiş pozisyonunda olması düşünülemezdi.

Bunda bir sakınca olduğunu düşünmüyorum tabi makamın Ankara’da açıklamanın ise İstanbul'da olduğunu da tekrardan hatırlatayım.

Öte yandan Sayın Genel Müdürün kamuoyunun aklında soru işareti olarak kalan bazı konulara açıklık getirmesinde fayda olduğunu düşünüyorum.

O soruları sormadan önce Garipoğlu’nun teslim olduğu geceye dönelim ve neler yaşandığını ve kimlerin nerelerde teyakkuzda bekletildiğini birkaç kısa not olarak aktarayım size.

Emniyet muhabirleri arasında istihbarat bilgisine hızlı ulaşan bazı muhabirler o gece teyakkuz halinde beklemiş ve çok önemli bir olayın gerçekleşeceğini sezinleyerek(!) ayakta kalmışlardı. Her ne hikmetse gecenin ilerleyen saatine kadar çalışma azimleri onları dimdik tutmuştu.

Show Tv’nin hızlı polis muhabiri Rıdvan Bıyık ve Atv’nin İstihbarat Müdürü Hakan Gültekin o geceyi hareketli geçiren iki önemli istihbaratçıydı.

Öte yandan Sabah Gazetesi ve Habertürk’ün gece muhabirlerininde emniyet çevresinde dolaşıyor olması da ayrı bir önem arzediyordu.

Bundan daha doğal ne olabilir diyebilirsiniz ama Beşiktaş’da Ağır Ceza’da ‘Uyuşturucu Baronu Davası’ devam ederken bazı medya kuruluşları emniyete gündüz ekiplerinden takviye birilerini yerleştirerek günün en önemli davasından ilgisini çektiğini gösteriyordu.

Tüm bunlardan sonra akıllarda kalan önemli sorular umarım Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kaan Köksal tarafından dikkate alınır ve kamuoyuna bilgilendirme yapılır.

İşte o sorular:

Cem Garipoğlu’nun teslim olacağı ne kadar önceden biliniyordu? Teslim olmasının ardından neden apar topar basın açıklaması yapıldı ve bu açıklama özellikle 'Uyuşturucu baronu' ile emniyetin üst düzey müdürlerinin davası ile aynı güne mi getirildi?

Oysaki Emniyet Müdürlüklerinde yakından tanık olduğumuz önemli hadiselerde basına mesafeli duruluyor olmasına rağmen o gece tüm medya kuruluşları apar topar telefonla aranıp neden toplantıya çağrıldı?

Zanlının teslim olmasının ardından çağrılan medya kuruluşlarının birçoğu gelmeden hızlı neden basın toplantısına başlandı?

En önemlisi de Cem Garipoğlu emniyetten apar topar medyanın gözü önünde şov  yapılarak hastaneye kontrole götürüldü. Bu şova neden ihtiyaç duyuldu?

Tüm bu uygulamalar yapılırken aynı saatte Beşiktaş’ta adliyede ise Emniyet Genel Müdür Yardımcısı  Emin Aslan ve iki müdür yargılanıyordu. Medyanın tüm dikkati buraya çevrilmişken hızlı bir şekilde Garipoğlu’nun yakalandığı kamuoyu ile paylaşılırken gündem değiştirilmesi mi hedeflendi?

Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından okulların önünde uyuşturucuya karşı yoğun önlemlerin alındığı bu günlerde  asıl gündem ‘Uyuşturcu baronu’  ve ona yardım ettikleri iddia edilen müdürler ile ilgili herşey örtbas mı ediliyor düşüncesinde olanların hızlı bir şekilde bilgilendirilme hakkı olduğunu düşünüyorum.

Oysaki Garipoğlu’nun teslimi önceden bilinen bu davanın olduğu güne denk getirilerek gündemdeki önemli bir olay unutturulmak mı isteniyor?

Hasan Kemal’i sanırım bu sorularla tatmin olur?

Cafesiyaset.com yazarlarından Hasan Kemal benim komploculuğum ve bomba haberlerim noktasına değinmiş. Polemiğe girmeyeceğim ama Garipoğlu ile ‘gündem saptırma’ iddiamın temellerini yukarıdaki sorular oluşturuyor acaba Hasan Kemal buna ne der?

Ayhan Kıskaç
ayhan.kiskac@hotmail.com