Seçimlere daha çok var.

2009’dan 2011’i tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok sanırım.

Siyaset arenasında kazanlar kuruldu.

Hazırlıklar sessiz ve derinden gidiyor gözükse bile kulağımıza çok şeyler geliyor siyasi partilerle ilgili.

Seçime kadarda kulislere o kadar çok şey düşecek ki sormayın.

Türkiye’nin seçimlere hazırlanırken en organize partisi olma özelliğini yine Ak Parti başaracak görünümünde. Teşkilatlar dinamizmini öldürmedi en azından.  

Çok zamana az iş sıkıştıran partilerin ise az zamanda seçim kazanma stratejilerinin ters teptiğine birçok kez tanıklık edenlerdenim.

Ak Parti’nin ‘Ergenekon’ ve ‘Açılım’ baskısıyla gireceği bu seçimde aslında bir anlamda hatlarda iyice keskinleşti.

İktidar ve muhalefet…

İki partili seçime hazırlanır edasını görüyor olsam da CHP’nin 2011’de baraja takılacağını ve Baykal’ı hüzünlü bir şekilde uğurlayacağını söylesem birçok okuyucum duruma ciddi muhalefet edecek.

Meclis, CHP bu tavrına devam ederse O’nu millet vicdanında yargılatıp bir sonraki döneme nadasa bırakabilir.

Aklımdan geçenler ile değil CHP’nin eski tüfekleri ile görüşmelerden çıkardığım sonucu sizlerle paylaşmak istedim.

Mustafa Sarıgül Ocak Ayı itibariyle ‘oy’umu geri isterim diyerek aslan pençesini ilk geçirenlerden olacak CHP’ye.

Dışarıdan gelen bu yırtıcı pençe içeriden zaten ‘onulmaz bir yaraya’ dönüştü bile.

Onur Öymen ‘Dersim’ ile dersini alırken bir anlamda Baykal’ın son alternatifini de bitirdi. CHP içinde geleceğin lideri olarak medya tarafından ismi sık sık dile getirilen Kemal Kılıçdaroğlu bir anlamda ‘siyasi bataklığa’ gönderildi.

Parti içinde muhaliflerin sıcak baktığı Kılıçdaroğlu önce alkışladı Onur Öymen’i, sonra muhalif olup kelle istedi ama kendisi istifa ile karşı karşıya kaldı. Böyle olunca da Baykal’ın en güçlü alternatifi planlı bir şekilde imha edildi.

Kılıçdaroğlu’da bir anlamda oyuna tutarsız hareketleri ile katkı sağladı.

Yoksa CHP’nin Tunceli’nin çokta umurunda olmadığını bir kez daha hatırlatayım.

Bağımsız Kamer Genç ve DTP’ye kaptırdığı iki vekilliği önemsediklerini kim söyleyebilir? Sonuç olarak Kılıçdaroğlu Baykal’ın kurmayları tarafından ‘dersim operasyonu’ ile sınava tabi tutulmuş ve sınıfta çakması sağlanmıştır.

Böylece başta İstanbul olmak üzere Türkiye’de anketlerde artış eğiliminde olan CHP yeniden eski kabuğuna çekilme rotasına çizdi kendine.

MHP demokrasiyi ne kadar özümseyecek?

Yeni kongreden çıkan MHP’de dışarıya pek yansımasa da çok kırgın var.

Kırgınlar da parti içinde Atilla Kaya gibi önemsenen isimler. Birde tabanın sessiz bekleyişi var bu kırgınlıkta.

‘Kol kırılıp yen içinde’ kaldı kalmasına ama kulislerde, MHP’li isimler bir araya geldiğinde konuşuluyor bu kırgınlıklar.

İstanbul kongresinden önce adayları çağırıp çekilin uyarısı yapan Bahçeli’nin Kurultay’da rakiplerinin salon dışında tutulmasına bir sözü olmalıydı diye düşündüm ama…

Olmadı…

Dışarıda kalan rakipleri ise O’nun için farklı bir alternatif oldu.

Hakkı Şafak Ses parti içinde kalıp mücadelesine devam edeceğini söyledi.

Parti içinde kendisine göre ciddi bir destek bulduğunu söylüyor.

Ahmet Reyiz Yılmaz ise yeni bir yol haritası ile ‘yeni oluşum’ içerisine girdi bile.

Bahçeli yok etmeye çalıştığı muhaliflerini bir anlamda ‘oluşturduğu baskı’ sayesinde güçlendirdi.

Şimdi tüm bu olanlardan sonra Milliyetçi oyların arttığının iddia edildiği şu günlerde Ak Parti’nin kan kaybediyor olması doğal gözükebilir.

Fakat liderin sürüklediği bu partinin karşısına lidersizlik alternatifini koyacak olursak 2011 seçimlerine ciddi bir kaza ile karşılaşırlar ancak.

Memleket meselelerinde bile ‘tek söylem’ oluşturamayan Baykal’ın CHP’si ile mi?

Yoksa parti içinden kopanların alternatif bir oluşum hazırlığının başladığı ve kırgınların çoğunlukta olduğu Bahçeli’nin MHP’si mi Ak Parti’ye kan kaybettirir.

Gerçekçi olmak gerekirse siyasi konjektür hala Ak Parti için bir avantaj.

Teşkilatlanmadan sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’na Ekrem Erdem’in getirilmesi ise partinin örgütlerinde motivasyon olarak yorumlanıyor. Birçok partide menfaatleri bitince kaybolan çıkarcılara inat Adıyaman’dan Milletvekili adayı gösterilmeyen Mahmut Göksu gibi eski milletvekillerinin de parti için önemli görevlerde gönüllü çabalarının ise partiye nasıl güç katacağını herkes biliyor.

Açılımın sıkıntılarla yürümesi bile Ak Parti’ye uzun vadede fazla kan kaybettirmeyecek gözüküyor.

Milliyetçi oyların Ak Parti’den kaçışının yoğun olarak konuşulduğu bu günlerde seçim öncesi paketlenip Türkiye’ye getirilecek Murat Karayılan’ın ne kadar oy getireceğini de hesaplamak lazım değil mi?

Önemli bir not: ‘Her ne kadar seçimlerin tarihinde bir değişiklik olmayacak denilse de 2011’de seçimin tarihinde birkaç aylık bir öne alma söz konusu.’

Seçim tarihi ile ilgili önemli sürpriz Mayıs Ayı içerisinde yapılacak olması.

Tüm bunların yanı sıra hala Ak Parti’nin başında Recep Tayyip Erdoğan gibi liderlik karizması tartışılmayan bir ismin olmasının da seçimlere ne kadar etkili olacağını belirtmekte fayda olduğunu düşünüyorum.

Ayhan KIskaç
ayhan.kiskac@hotmail.com