Türkiye eskisinden daha güçlü bir ülke. Buna şüphe yok. Ekonomisi daha iyi, sağlık sistemi fena değil. Komşu ülkelerle bayağı mesafe kat edildi. Ama hâlâ bazı şeyler tam yerine oturmadı. Dünkü ve bugünkü gazetelerde Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nin (CERN) Alfa deneyinde modern bilimin en büyük sırlarından biri olan “anti-madde”nin elde edildiği yazıyordu. Haberin devamında şöyle diyordu:

“Bilim adamları, anti-maddeyi saniyenin onda biri süresince hapsederek gözlemlenmeyi başarırken, sonuçların Büyük Patlama’dan sonra anti-maddeye ne olduğunun anlaşılmasına ışık tutacağı bildirildi. Bilim adamları Alfa deneyinde 38 adet anti-hidrojen atomunu vakumlu bir ortamda üretmeyi başardı. Fizikçiler, bu atomları, üzerinde çalışmayı yetecek süre boyunca yalıtılmış ortamda tutmayı başardılar. Jeffrey Hangst, ‘Hiç kimsenin henüz anlayamadığı nedenlerden dolayı doğa, anti-maddeyi dışlamış durumda. Biz bunun nedenini bulacağız’ dedi.”

Bu deneyi yapan bilim adamları İngiltere, İsrail, ABD, Brezilya ve Kanadalılardan oluşuyor. Bu ülkelerin yönetimleri bu tür deneyler ve AR-GE’ler için ciddi bütçeler ayırıyorlar. Biz henüz başkasının bulduğunu ya da keşfettiğini acil ithal etmek ve piyasaya sunmak konusunda iyiyiz.

IPhone’u biz bulmadık, ama herkes kullanıyor. Apple’ın bilgisayarları her yerde elden ele geziyor. Bindiğimiz arabalar ağırlık Alman, İtalyan ya da Fransız. Bazen de Japonya ya da Güney Koreli. Diş macunları, deterjanlar da hep yabancının. Evde kullandığınız elektronik ne varsa onlar da elalemin malı.

Dünya üzerinde markası tescillenmiş marka sayımız acaba kaç? Belki iki ya da üç. En büyük şirketimiz İş Bankası… O da Avrupa’da 200 bilmem kaçıncı sırada.

 Fındık kabuğunu doldurmayacak olaylarla gündem belirliyoruz. Derinlemesine iyi olduğumuz hiçbir alan yok gibi. Ya çok iyi taklit ediyoruz ya da satın alıyoruz. Silahlı Kuvvetlerimizin neredeyse yüzde 90’ı başka ülkelerin silahları ve teçhizatlarıyla donanmış durumda. Hastanelerdeki MR cihazları hep ithal.

Peki üreten ülkeler bunu nasıl başarıyor da, biz başaramıyoruz? Bir kere dört elementi kullanmayı bilmiyoruz. Araştırma-geliştirmeye bütçe ayıran yok. Üniversitelerin tamamı yüksek lise gibi. Sadece belirli holdinglere eleman yetiştiriyor. İyi olanlar da zaten kapağı dışarıya atıyor. Tabii en önemli sebep içimizden gelmiyor. Genlerimize sanki buluş yapmak, insanlığın yararına bir şeyler geliştirmek işlememiş gibi.

2000’li yılların başında yapılan bir araştırmada şöyle bir ibare vardı: “İnsanlığın lehine olan her şeyin (telefondan arabaya, temizlik maddesinden kozmetiğe kadar ya da aklınıza ne gelirse C.K.) önemli bir kısmı İngilizler ve ABD’liler tarafından bulunmuş.” Akşama kadar bu iki ülkeye küfrediyoruz, ama onların icat ettiklerini kullanmaktan da hiç geri kalmıyoruz.

Farklı bir şey söyleyene hiç tahammül edemiyoruz. O yüzden bir arpa boyu yol alamıyoruz.

Yakında uzaya seyahat başlayabilir, insan beynine dair her şey çözülebilir. Acaba biz bu işlerin neresinde oluruz? Bizim de yaptığımız bir şey tüm dünyada kullanılıp insanlara faydası olur mu?

En iyisi mi bu yazıyı boşverin, bayramın son gününün tadını çıkarın. Bize ne gavurun yaptığından, ettiğinden…   

Cem Küçük - Haber 7
cemkucuk@gmail.com