19-20 Kasım tarihlerinde Lizbon’da yapılan NATO toplantısı nihayet sonuçlandı. Ortaya çıkan tablo şu ki, Türkiye istediğini aldı. Uluslararası medyada da Türkiye’nin füzelerde hedef ülke İran’ın belirtilmemesi ısrarının kabul gördüğü yazıldı, çizildi.

Tabii bizim medyada ABD’nin Türkiye’nin İran ısrarını anlayamadığı ve ABD yönetiminde Türkiye’ye karşı olumsuz görüşler oluşmaya başladığı şeklinde gerçekle bağdaşmayan haberler ortalığa saçıldı. Elbette ABD içinde bizdeki Ergenekon kafasıyla aynı şeyi düşünen, darbe ihtimali yüzde 50’dir diyenlerle işbirliği yapanlar var. Neo-con cunta zaten savaştan başka bir şey düşünmediği için bu tür haberlerin çıkması normal.

Burada ABD için önemli olan NATO’nun yeni stratejik konseptinin kabul edilmesiydi. Edildi de. Fransa dışında hiçbir ülke, hedef ülke belirtilmemesi konusunda uzlaşmaya vardı. ABD ile İngiltere safını belli edince Türkiye’nin de işi kolaylaştı. Sarkozy, “Biz kediye kedi deriz” diyerek hedefin İran olduğunu ısrarla vurguladı. Ama yalnız kaldı.

Sarkozy’nin haklı olduğu bir nokta var. Her ne kadar füzelerin kime karşı konuşlandırılacağı belirtilmese de Batı’nın nihai hedefi İran’dır. ABD ve İngiltere daha zeki ve vizyon sahibi oldukları için işleri sakin ve zamana yayarak götürüyorlar. Fransa 18. yüzyıldan beri aklını değil duygularını ön planda tuttuğu için bir arpa boyu yol alamamaktadır. Öyle olsa kendi ülkesindeki göçmenlerin sorununu çözer, her sene Fransa’nın varoşlarını yerle bir edenlerin önüne geçerdi.

ABD İran meselesinde öyle kolay kolay geri adım atmayacaktır. Bu konuyu sürekli gündemde tutacaktır. Dış politikaya kafa yoranlar ve ABD yönetiminin tarihine bakanlar bunun böyle olduğunu rahatlıkla görecektir.

Ayrıca ABD’nin kafasında askeri operasyon hep vardır. Çünkü Irak’la beraber İran ve çevresini istediği gibi şekillendirmek istiyor. Böylece hem kolayca mal satacak hem de petrol ve doğalgaz kaynaklarını kontrol edecektir. İsrail’in tam güvenli olması biraz da buna bağlıdır.

İran’ın her zaman dostu olan Rusya ve Çin’i de unutun. Çin’in paralarının önemli bir kısmı ABD fonlarında ve bu iki ülkenin arası gayet iyi. Batı ile Rusya’nın arası ise tarihte olmadığı kadar pozitif. Gürcistan meselesinde ilişkiler bozuldu gibi olsa da Rusya ABD’yle arasını iyi tutması gerektiğinin farkında. Yoksa ne zaman İran meselesi açılsa ABD’nin dediğini yapıyor.

Bize gelince… Türkiye yapması gerekeni yaptı. Türkiye’nin yeri Batı bloğudur. Komşularıyla da, İslam ülkeleriyle de, dünyadaki diğer devletlerle de her türlü işbirliğini yapabilir. Bu son toplantı Türkiye’nin NATO için ne kadar önemli bir ülke olduğunu ispat etmiştir.

Ancak ve ancak ABD çok çabuk fikir değiştirebilir, ellerindeki kartları tekrar karabilir. İran’ı vurma seçeneğini hemen masaya koyabilir. Bizimle olan ilişkilerinde de 360 derece dönüş yapabilir. Nereden mi çıkarıyorum bunları? Çünkü emperyalizmin mantığı böyle işler.

Cem Küçük - Haber 7
cemkucuk@gmail.com