2007 yılında cumhurbaşkanlığı seçimlerine giderken 367 garabeti ortaya çıktığında herkes bu fikri bir fantezi olarak görüyordu.  Elbette çok planlı bir hareket olan 367 garabeti perde arkasında iyi planlanmıştı.

Dönemin YÖK Başkanı Erdoğan Teziç cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 367 şartını hiddetle savunuyor, Sabih Kanadoğlu projeyi şekillendiriyor, arka planda Ergenekoncular kötü emelleri için plan üstüne planlar yapıyorlardı.

Tipik bir Kemalist olan ve Süleyman Demirel’in sahaya sürdüğü Süheyl Batum ise kendisinin bile inanmadığı yöntemlerle 367’i savunuyordu. Konuşuyor, konuşuyor ama hiçbir şey söylemiyordu. Ne de olsa Demirel’in öğrencisiydi. Tüm Türkiye şoktaydı. Böyle bir şeyin asla olmayacağı söyleniyordu.

Sıradan bir politikacıdan başka hiçbir şey olmayan ve AK Parti’den nefret ettiği için cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Meclise girmeyen Erkan Mumcu da oyunun bir parçası olmuştu. Aslında 367 şartı olmasa içeri girecek olan Mumcu, Tayyip Erdoğan’dan öfkesini en iyi böyle alacağını düşünmüştü herhalde. Gücünü halktan değil devletten alan Mehmet Ağar’ı ciddiye bile almaya gerek yok. Siyasette ne Mumcu ne de Ağar var artık. İkisi de yalan oldular. Çünkü halkın değil darbecilerin yanında oldular.

Neyse lafı uzattık, gene Süheyl Batum’a getirelim. Batum Zonguldak’ta mealen şöyle demiş: “Biz orduyu bir şey zannederdik. Meğer kağıttan kaplanlarmış. Amerika içini oymuş…” Sonra Genelkurmay bir açıklama yapınca, hemen Hilmi Özkök ve Yaşar Büyükanıt’ı suçladı. Tipik bir Batum hareketiyle topu çevirdi. Ben öyle demek istemedim dedi.

Lamı cimi yok. Süheyl Batum CHP zihniyetinin dışavurumlarından biridir. İçindekini söylemiştir. Samimidir. CHP’nin genetik yapısı gereği darbeseverdir. Orduya olan siteminin altında darbe yapmaması yatmaktadır. Ordu darbe yapsaydı, harika bir kıvraklıkla buna hukuksal bir kılıf bulacağından şüpheniz olmasın.

Batum da çok iyi biliyor ki, normal bir seçimi CHP’nin kazanma şansı imkansızdır. Bugünkü şartlarda da yoktur. AK Parti ve Erdoğan’dan kurtulmanın tek yolu darbedir. Ama ne acıdır ki (!) ordu darbe yapmamaktadır.

Her ne kadar hukukçu da olsa, Batum tipik bir Kemalist rejim uzantısı aydını olduğu için gücünü halktan değil, bürokrasiden alır. Halkta hiçbir karşılığı olmadığını bilir. Haziran ayında yapılacak seçimi de gene AK Parti’nin kazanacağını bildiği için içi içini yemektedir.

Halk da Tayyip Erdoğan’a destek verdiği için sokaklar da kendisi ve CHP’nin istediği gibi hareket etmemektedir.

Muharrem İnce, Süheyl Batum ve bu kafadaki CHP’liler demokrasiye zerre inanmazlar. İnanmadıklarını 27 Nisan’da, 367’te, 28 Şubatta hep gördük. İşlerine gelen darbeye bayıla bayıla katılırlar. Ama üzülmesinler, zaten iktidara gelemeyecekler.

CHP yönetimi gerçekten demokrasiye inanıyorsa, Batum ve İnce gibilerle hemen yollarını ayırır. Çamura yatmaz. Ama adım gibi eminim ki, Kılıçdaroğlu bu isimlerle yollarını ayırmaz. Çünkü kendisi de tepeden indirilmiş bir bürokrattır. Yahya Tezel’in dediği gibi gücünü başarılarından değil, Kemalist bürokrasinin Masonvari siteminden almıştır.

Çetin Altan’ın dediği gibi enseyi karartmayın. CHP bildiğiniz gibi… Batı cephesinde yeni bir şey yok. Kendi çaplarında eğleniyorlar.

Cem Küçük - Haber 7
cemkucuk@gmail.com