Genelkurmay’ın içinde yıllardır varlığı bilinen ama dokunulmayan bir çete vardı. Bu çete yargısız infazlar yaptı. Tehdit olarak algılanan herkesi bir şekilde infaz etti. İnfaz edemediğini sindirdi, kendi yanına çekti.

Bu çetenin uzantıları da vardı.  Üniversiteler, yargı, iş dünyası ve tabii ki medya. AK Parti bu çeteyi ve uzantılarını tarumar etti. Demokratikleşme adımları atıldıkça Ergenekon çetesine ciddi darbeler indirildi. 2002’den beri fail-i meçhul olmaması bunun işareti. Üniversitelerin ve yargı eskisine oranla saçma sapan kararlar almıyor. Tabii YSK’nın kararlarını ve milletvekili seçilen sanıkların salınmaması hariç.

İş dünyası ve medya konusu çok ayrı. Bunu ayrı bir yazı konusu yapmak lazım. Yukarıda saydığım bu yapının siyasetteki ayağı ise CHP. Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olmasıyla yeni bir havaya büründüğü söylenen parti maalesef tel tel dökülüyor.

Kılıçdaroğlu’nun yalpalaması aslında geçen yıl başladı. Önce, “Arkadaşlarımız başörtüsü konusunda çalışıyorlar. Biz bu sorunu çözeriz” dedi. Arkadaşlarının çalışması hiç bitmedi. İşi yokuşa sürdü.

Sonra gaf üstüne gaf yaptı. Siyasi federasyondan bahsetti, çark etti. Ben öyle demedim dedi. Ergenekon sanıklarını aday yapmayacağız dedi. En bariz isimleri aday yaptı. İlhan Cihaner adayımız değil dedi, kalktı Denizli’den aday gösterdi.

CHP’yi adeta Demirel’in çiftliği haline getirdi. Ergenekon’a mesafeliyiz dedi, ama o mesafeyi hiç göremedik. Olan bitene şaşırdık mı? Elbette, şaşırmadık. CHP bu.

Derken yemin törenine katıldılar ama yemin etmediler. Plaja gideriz, ama denize girmeyiz dediler. Niçin yemin etmediklerini zaten hiç anlayamadık. Peşinden bu sorunu çözmesi için Başbakan’a çağrı yaptılar. Siyaset bilmedikleri burada ortaya çıktı. Başbakan CHP’yi niçin kurtarsın ki, diye hiç düşünmediler. Kılıçdaroğlu hiç anlamadığımız bir şekilde Başbakan HSYK’yı harekete geçirsin dedi.  Yani demek istediği şuydu: Başbakan Adalet Bakanı’na talimat versin. Adalet Bakanı HSYK’yı uyarıp Balbay, Haberal ve Alan’a ret kararı veren hakimi görevden alsın, onları tahliye edecek bir hakim atasın.

İşte CHP’nin önerisi bu. Kargalar bile güler. CHP eski alışkanlıklarını yeni Türkiye’de sürdürmek istiyor.  Ancak Başbakan’ın dünkü konuşmasında dediği gibi herkes yoluna gidecek. Bir de Kılıçdaroğlu CHP olmadan Meclis çalışmaz diyor. Bal gibi çalışacağını bu işi bilen herkes söylüyor. Peki ne olacak?

Göreceksiniz, CHP gidip tıpış tıpış Meclis’te yemin edecektir.  Çünkü başka çaresi yok. Milli iradeyi yok sayıp bu tavrını uzun süre sürdüremez. Sürdürürse bu işin kaybedeni kendi olacaktır. Bu duruma en çok Başbakan sevinir. 

Bugün için yönetilemeyen bir CHP var. Kimin ne dediği belli değil. İsa Gök AKP’ye diz çöktüreceğiz diyor, sonra kendisini düzeltiyor. Önce meydan okuyor, sonra karşısındakinin kuvvetini görünce geri çekiliyor.

CHP ve Kılıçdaroğlu’nun böyle davranmasını yeni anayasa yaptırmamaya bağlayanlar var, ama bu iddia ne kadar doğru? CHP kafası sürekli sorunlara çalışan bir parti, çözümlere değil. Bu kadar çetrefilli meseleler için vizyonu yok. Ama arkada onları yöneten ya da yönlendiren biri ya da birileri olabilir. Türkiye tekrar kaosa sürüklensin, Kürt meselesi çözülmesin isteyenlerin planı bu olabilir.

İşte böyle bir partiyi kurtarmak için Başbakan kılını kıpırdatmaz. Siyaseti ve hamle yapmayı bilmeyen CHP gene köşeye sıkıştı.  Bu işi de ellerine, yüzlerine bulaştırdılar. Muhtemelen  kendileri de ne yaptıklarını bilmiyordur.

CHP böyle gelmiş böyle gider.

Cem Küçük - Haber 7
Facebook.com/cemkucuk1
Twitter.com/cemkucuk55