Olayları şöyle başa saralım: Bir Çeçen komutan 2008'in Eylül ayında Başakşehir'de öldürüldü.  Peşinden 2008 Aralık’ta Ümraniye’de yine Çeçen bir komutan İslam Canibekov, ailesinin gözleri önünde öldürüldü. 2010 Şubat’ta Zeytinburnu’nda Dokka Umarov’un kuzeni Ali Osaev evinin önünde cinayete kurban gitti.

Tam her şey durulmuş derken, bu sefer Zeytinburnu’nda 16 Eylü 2011l’de Musaev Berkhazh, Rüstem Altemirol ve Zaurbek Amriev adlı 3 Çeçen susturucu silahlarla Zeytinburnu'nda sokak ortasında öldürüldü.

Olaya neresinden bakarsanız bakın profesyonelce cinayetler olduğu ortada. Susturucu silahlar, planlar, maktüllerin nerede yaşadığına dair yapılan analizler her şeyi ortaya koyuyor. Peki bu cinayetleri işleyenler kimler ve amaçları ne?

Herkesin birleştiği iki odak var. Birisi Rus istihbaratı, diğeri Rusya yanlısı Çeçenistan Devlet Başkanı Ramazan Kadirov. Bu iki odağa dönmeden önce Çeçenler kim onları tanıyalım.

Kafkasya Forumu üyesi Abrek Önlü Çeçenlerin ortaya çıkışınuı şöyle anlatıyor: "16. yüzyıldan beri Çeçen bölgesinde Ruslara karşı bir isyan var. Çünkü Ruslar güçlenip yayılmacı bir politka izliyorlar ve önlerine geleni öldürüyorlar. 1800′lü yılların başlarından ortalarına kadar Rusya’ya karşı organize bir mücadele oldu ama bu direniş bir noktada kırıldı. Mücadelenin yerini katliamlar, soykırım ve sürgün aldı. O dönem çok sayıda Kafkasyalı Osmanlı İmparatorluğu'na sığındı."

1918'de Komunizm ilan edilince Rusya Federasyonu ortaya çıktı. Soğuk Savaş'ın son bulduğu 1989 yılından sonra Rusya Federasyonu'na bağlı ülkeler birer birer bağımsızlıklarını ilan etti. 1991'de Çeçenya'da bağımsızlığını ilan etti, ama Rusya tanımadı. 1994'te Çeçen-Rus savaşı başladı ve bugünkü duruma gelindi.

Şu anda resmi olarak tanınan bağımsız bir Çeçen devleti yok. Tamamen Rusya'nın güdümünde özerk bir Çeçen devleti var. Bu devletin başında da adına demir yumruk denen bir diktatör var: Ramazan Kadirov. Aşırı güçlü ve neredeyse tam yetkili. Önüne geleni eziyor ve kimseye acımıyor.

Kafkasya Forumu üyesi Ablek Önlü'nün dediğine göre bugünkü gücüne Çeçenleri öldürerek  ulaştı. Savaş suçları dahil, işkenceyle anılan bir geçmişi, kimsenin denetleyemediği özel hapishaneleri, kimsenin sorgulayamadığı uygulamaları var. Hâlâ çoluk çocuk demeden önüne geleni öldürüyor ve Rusya ondan ne istiyorsa yapıyor. Zaten arkasında Rusya devleti olmasa bugünkü sertliğine ve zalimliğine ulaşamayacağını da herkes biliyor.

Bu vahşet ortamından kaçıp Türkiye'ye yerleşen yaklaşık 2 bin Çeçen var. Bunlar maalesef kötü durumdalar ve nedense devletimiz aramızda din bağı olan Çeçen halkına biraz mesafeli duruyor.

Tekrar cinayetlere dönersek ortada sorulması gereken ciddi sorular. Diyelim ki, Emniyet ve MİT ilk üç cinayetin ardından olayı pek ciddiye almadı. Peki 16 Eylül'deki cinayetlerin ardından olaya nasıl yaklaşıyorlar acaba? Esas cevaplanması gereken soru Soğuk Savaş döneminde bütün istihbarat örgütlerinin cirit attığı Türkiye'de hâlâ bu kadar rahat cinayet işlenmesinin doğal olup olmadığı.

Elbette değil. Bizim devletimiz Çeçenleri pek umursamadığı için mi bu olaya kulaklarını tıkıyor? Eğer böyleyse buna ciddi itirazlarım var. Balkanlardan Ortadoğu'ya, Filistin'den en uzaktaki Müslüman-Türk ülkesini kucaklayacaksın, ama Çeçenleri es geçeceksin. Burada sıkıntılı bir durum var. Belki de devletin düşündüğü başka şeyler vardır, ama güpegündüz insanların İstanbul'un ortayerinde öldürülmesi Emniyeti, MİT'i, hükümeti rahatsız etmeli. Beni bir vatandaş olarak rahatsız ediyor. Neden mi? İzah edeyim.

2010 yılında Avusturya'da bir Çeçen komutan öldürüldü. Avusturya hükümeti bulduğu kanıtlardan yola çıkarak azmettiricinin Ramazan Kadirov olduğuna hükmetti ve Kadirov'un teslim edilmesini istedi. Avusturya'nın yaptığını biz yapamadık. Düşünün, Londra'da, Paris'te, Berlin'de üç kişi susuturucu silahlarla infaz edilse o ülkelerin tepkileri ne olurdu? Normalde yer yerinden oynardı.

Türkiye'de yaşayan Çeçenlerin ve eldeki deliller okları Rus devletinin güdümündeki Ramazan Kadirov'u gösteriyor. Rusya devleti bizimle olan münasebetinden ve yakın ilişkilerinden dolayı bu cinayetlerin doğrudan içinde olmayabilir. Ama Çeçenlerin infazına onay vermiş olabilir. Bu işi de Kadirov'a yıkma ihtimalleri güçlü. Ben tetiği çekenlerin Rus olduğu kanaatinde değilim. Muhtemelen katiller de Çeçen asıllı olabilir.

İşin ilginç taraflarında biri de istim üstünde olan ve ölümle burun buruna olan Çeçenlerin silahsız boş gezmeleri. Madem ölüm tehditleri alıyorsunuz, niçin tedbirsiz geziyorsunuz?

Bu son olaydan sonra MİT ve Emniyet Çeçenlerin sokak ortasında infaz edilmesine artık müsaade etmeyecektir. Etmese iyi olur. Çeçenler bizim din kardeşimiz ve bu insanları korumak boynumuzun borcu.

Hadi Çeçenistan'dakilere bir yararımız olmuyor, bari kendi içimizdeki Çeçen kardeşlerimizi koruyalım.

Cem Küçük - Haber 7
cemkucuk@gmail.com
facebook.com/cemkucuk1
twitter.com/cemkucuk55