Hayatta en antipatik insanlar her olayı kendisine bağlayan ve bundan paye çıkaranlardır.  "En dürüst benim. En namuslu benim. Benim dışımda herkes sahtekârdır" diye tavır takınanlar benim için hep korkutucu olmuştur.

Çünkü böyle düşünen insanlar sanki ellerinde mezura varmış da, her şeyi ölçmüş biçmiş gibi konuşurlar. Herhangi bir konuda fikri olmadıkları için devletin resmi söylemine takılıp atıp tutarlar. Belli bir entelektüel donanım olmayınca da er ya da geç batağa saplanıp saçmalamak onlar için kaçınılmaz olur.

Türk medyası böyle çok adam görmüştür. Mesela Emin Çölaşan, mesela Yılmaz Özdil, mesela Bekir Coşkun gibi. Bunlar çok dürüst, namuslu, ilerici - burası önemli - Atatürkçü takılırlar. Kendileri gibi düşünmeyen herkes ya haindir ya işbirlikçidir ya satılmıştır ya da liboştur.

Yukarıdaki isimleri bir kenara bırakırsak kendisini dünyanın en namuslu ve haysiyetli gazetecisi göstermek konusunda sınır tanımayan isim Uğur Dündar'dır.  Dündar'ı ne zaman bir televizyon programında görsem hep aynı cümleleri geveleyip duruyor: "Ben devletin sert baskısına karşı 1980'lerde, 1990'larda, 2000'lerde mücadele ettim. İktidarlar beni hiç sevmedi. Hep dürüst, onurlu davrandım. Alnım ak, geçmişim temiz vb."

Tabii geçmişi bilmeyen arkadaşlar Uğur Dündar'ın böyle biri olduğunu zannedebilirler, ama değil. Dündar asla dürüst biri olmadı. İktidarlarla ters düşmek gibi dert edinmedi kendine. Hele hele ülkedeki hukuksuzlukları eleştirmek aklının ucuna bile gelmedi.

Peki kim bu Uğur Dündar? Nasıl biri? Hemen anlatalım. Tek kanallı dönem eşeği ekrana sürseniz onun bile ünlü olduğu bir zaman kesitiydi. Dündar da tek kanallı dönemde TRT'te ünlü oldu, tanındı. Şu ünlü Soğukoluk olayını hatırlarsınız. Gerçi Soğukoluk olayıyla ilgili PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan, Cem Ersever'e dayanarak başka şeyler söylüyor ama konumuz bu olmadığı için çok üzerinde durmuyorum.

Arena, ondan önce Hodri Meydan programıyla hijyenik olmayan ortamlara baskın düzenleyen, rüşvetin belgelerini bulan, karanlık bürokratları ortaya çıkaran halk kahramanıydı Uğur Dündar (!) Öyle miydi? Valla öyle görünüyordu. Ancak insanlara şantaj yapıp para istediği de çok söylendi. Hatta zamanında Halil Bezmen'in üstüne bile istediği parayı vermediği için gittiği çok konuşuldu.

1994 yılında (1993 de olabilir) ben Zonguldak'ta lise öğrencisiyken kaçak bir doğumevinde dört ya da beş hamile kadın ölmüştü. Yakınlarını kaybeden insanlar bu durumu belki haber yapar diye Uğur Dündar'a haber vermişlerdi. Dündar'ın Zonguldak'a gelip mağdur insanlardan para istediği ve hatta kaçak doğumevi sahiplerinden hatırı sayılır para aldığı çok konuşulmuştu. Kahvelerde, işyerlerinde insanlar günlerce Uğur Dündar'ı konuşmuştu. Bugün Zonguldak'ta yaşı 30'un üzerindeki insanlara sorun, size bununla ilgili çok şey anlatacaklardır. Belki bu haber yalan da olabilir, ama bir dönem çok dillendirilmişti.

İşin bu kısmından daha önemlisi Uğur Dündar'ın kendisini rejimin bekçisi olarak görenlere karşı takındığı tavırdı. Mesela Dündar fail-i meçhullerin sıradan hadise haline geldiği, devletin büyük işadamları tarafından soyulduğu 1990'larda ne yaptı? Mesela Süleyman Demirel'e kafa mı tuttu? Ömer Lütfi Topal cinayetini mi sorguladı? Gazi Mahallesi olaylarının perde arkasını mı kurcaladı?

Ya da 1980 öncesi Maraş olaylarını inceledi mi? 1980 darbesine itiraz etti mi? Elbette hayır. Uğur Dündar hep devletin gazetecisi oldu. Bundan da gurur duydu. Kritik hiçbir meselenin üzerine gitmedi. Sadece göz boyama yapıp basit işlerle uğraştı. Askerlerin duruşu neyse ona yakın oldu.

28 Şubat sürecinde bankaların içi boşaltılıp 55 milyar dolar iç edilirken nerdeydi Uğur Dündar? Çalıştığı kanalın en üst katında patronu devlete olan vergi borcunu ödemek için devletin bankalarından ucuz kredi alma peşindeydi. Devlet bankaları sürekli görev zararı yazarken bunların üstüne gitmek hiç aklına gelmedi Dündar'ın. Çünkü patronları da devleti soyuyordu.

Peki hukuksuzluklar? 28 Şubat sürecinde Müslüman avına çıktı. Namaz kılan, oruç tutan herkes irticacı oldu. Arena programını askerin duruşuna göre belirledi. Zaten dindarlardan hiç hazzetmediği için onları hedef tahtasına oturttu. Refah-Yol iktidarını devirmek için askerlerle elele, kolkola çalıştı. Hukuksuzlukla mücadele ettiğini söyleyen Dündar nedense seçilmişlere karşı atanmış askerlerin darbe yapması gibi bir hukuksuzluğu sorgulayamadı. Gücü gariban halka yetiyordu da, askere yetmiyordu. Çevik Bir'e selam duruyordu. Dönemin polis teşkilatı önünde saygıyla eğiliyordu. Çünkü kendisine her türlü bilgi ve belgeyi dönemin asker ve polisleri veriyordu.

Gel zaman git zaman devir değişti. Bir zamanlar hayatını karartmaya çalıştığı insanlar iktidara gelince bu kez Ergenekonculardan, Balyozculardan medet umdu. Kesin darbe olur diye düşündü. Ama eski Türkiye'nin bittiğini, şartların değiştiğini anlamadı. Aslında yavaş yavaş kendi sonu geliyordu. Son bir hamle Çetin Doğan gibi bir cuntacıyı ekranlara çıkartıp aklamaya çalıştı. Ergenekoncu dostlarını kurtarmayı denedi. Her seçimde açık açık CHP'yi savundu. Sonra da utanmadan çıkıp tarafsız olduğu yalanını attı, ama kimseyi inandıramadı.

Çanlar artık kendisi için çaldı ve çalıştığı kurum başka bir holdinge satılınca kapının önüne konuldu. Sonunun böyle olacağını anlamalıydı. Nihat Genç, Haluk Şahin, Bekir Coşkun, Emin Çölaşan, Nuray Mert ve birçok devlet gazetecisi gibi tarihin basın çöplüğündeki yerini aldı. Şimdi bazı ekranlara çıkıp muhalif olduğu için işine son verildiği masallarını anlatıyor. Yapma Uğur Dündar. Bankası hesabında milyon Doları olan bir gazeteci muhalif değildir. Olsa olsa devlet gazetecisidir. Devletin sahibi el değiştirdiği için açığa alındın, hepsi bu.

Kötü gazeteciydin, güçlülerin yanındaydın, askerleri ürkütmedin, iktidarlara sert dalamadın. Gariban pastaneciyle uğraştın. Kıytırık lümpenlerin üstüne çöktün. Darbecilerle dost oldun. Cuntacıları aklamaya çalıştın.

Ne faili meçhulleri sorguladın, ne de hukuksuzlukları. O yüzden kaybettin. İşin bitti. Şimdi masal anlatmayı bırak da geçmişine bakıp, "Acaba ben nerede hata yaptım?" diye sor. Böylesi senin için daha iyi olur. Ha bu arada kankan Yılmaz Özdil'e söyle, bir zamanlar Sabah grubundayken ağır küfürler ettiği Aydın Doğan kendisini gözden çıkarmış. Ne güzel işte, beraber balığa çıkar, eksi günleri yadedersiniz.

Cem Küçük - Haber 7
twitter.com/cemkucuk55
facebook.com/cemkucuk1