Anka Kuşu'nun kanadında 33 hayat
5 Ağustos 2010 günü saat öğle 14:00 sıralarında Atacama Çölünün ortasında bulunan San Jose bakır madeninde çalışan işçiler şiddetli bir depremi andıran bir sarsıntı ve gürültünün ortasında kaldılar. 700 bin ton kaya yığını madenin ana yolunu tamamen çökertmişti. Madende o sırada iki grup işçi çalışıyordu. Birinci gruptakiler madenin çıkışına yakındılar. Ve çıkışa ulaşmayı başardılar. 33 maden işçisi ise, çıkış kapısına yaklaşık 3-4 kilometre uzakta ve yerin yüzlerce metre altındaydılar. Aşağıya doğru virajlı şekilde kıvrıla kıvrıla inen ana yolun sonlarına yakın bir bölgedeydiler. Bu kilometrelerce uzunluktaki yolun ortasındaki devasa çöküntünün altında kalmışlardı.
Atacama Çölünde 884 maden ocağı var. Şili’yi bütün 20’nci yüzyıl boyunca dünyanın en büyük bakır üreticisi yapan bölge burası. 2000 yılından beri her yıl ortalama 34 madenci hayatını kaybediyor. İlk anlarında ‘maalesef’ sıradan bir maden göçüğü hiakyesiydi bu… Dehşeti ocaktaki madenci ile onu evde bekleyenden başkasının pek hissetmediği istatiski bir kaza…
HİÇBİRİ NE OLDUĞUNU BİLMİYORDU
İlk 3-4 saati kesif bir toz bulutunun içinde geçirdiler. Hiçbiri ne olduğunu bilmiyordu. Gözleri yanıyordu ve nefes almakta güçlük çekiyorlardı. En büyük dehşeti yaşadıkları bu 3-4 saatten sonra toz bulutu biraz dağılır gibi olunca birbirlerini görmeye ve bir araya gelmeye başladılar. İşçi grubunun şu anda bir yandan bu mektubu yazarken bir yandan da yeryüzüne çıkışını seyrettiğim vardiya şefi Luis Alberto Urzua hemen sayım yaptığında 29 kişi çıktılar. 4 kişi kayıptı. Çok geçmeden diğer 4 madencinin de sağ olduğu ortaya çıktı. Çıkış kapısına 5 kilometre uzaklıkta ve 700 metre derinlikte bulunan sığınağa yüzlerce metre uzaklıktaydılar. İşçiler henüz çok farkında değildiler ancak Urzua, ana yolu kapatan devasa kaya kütlesini görür görmez artık ordan çıkamayacaklarını anladı.
İlk akıllarına gelen havalandırma kuyusundan çıkmak oldu. Ancak, yönetmeliklere göre bu kuyuda olması gereken merdivenler yoktu. Zaten, daha sonra devam eden artçı jeolojik hareketlerle bu kuyu da tamamen geçilemez hale geldi.
SIĞINAĞA GİTMEYE KARAR VERDİLER
Ve grubun lideri vardiya şefi Urzua, o anda hayatlarını kurtaran kararı verdi. Kurtulmak için gereksiz enerji harcamayacaklardı, sığınağa gideceklerdi. Enerji ve dirençlerine uzun sürecek bir mücadelede ihtiyaçları olacağını bilen Urzua, 32 adamıyla sığınağa giderek hemen, uzun süreli yaşam planı yapmaya başladı.
Urzua, yaşadıkları ortaya çıktığından beri aşağıdan gelen kamera görüntülerinde pek gözükmedi ancak bu 32 madencinin en kilit üyesi. Liderliğiyle onların hayatta kalmasına vesile olan gizli bir kahraman. Madene girdikleri yoldan bir daha çıkamayacaklarını anladığı anda bile asla çıkamayacaklarını düşünmedi. ‘Hiçbir şeyin imkansız olmadığın inanıyordu’ ve sadece hayatta kalabildikleri kadar uzun kalmanın yolunu bulmaya çalışmaları gerektiğine inanıyordu.
Bir yandan tecrübeli madencileri, çevreyi incelemeleri için gönderirken, bir yandan da hemen her madenciye yeteneğine göre işbölümü yaparak görevler verdi. Grubun dua ve ibadetlerini yönetecek kişiden, günlüğe kayıt tutacak kişiye kadar bile herşey belirlendi. Sığınakta önceden depolanmış yiyecek ve sunun nasıl ne miktarda tüketileceği en detaylı şekilde planlandı.
İLK YAPILAN ULAŞMA ÇABALARI SONUÇSUZ KALDI
Kurtarma görevlilerinin, 33 madenciye madenin ana yolundan ve havalandırma kuyusundan tüm ulaşma çabaları, her defasında yeni çökmelere yol açabileceği olasılığı belirdiği için devam edemedi.
Günler geçtikçe, bütün Şili, madenciler ve aileleri için acı gerçeği düşünmeye başladı. Bu sırada Şili kamuoyunda hükümetin deprem felaketinden sonra maden göçüğü felekatinde de yetersiz olduğu eleştirileri yükselmeye başlamıştı. Kolombiya gezisinden dönen Şili devlet başkanı Sebastian Pinera, bizzat madenin olduğu yere giderek arama kurtarma çabaları için yeniden ağırlığını koydu. Ve madenin değişik bölgelerine 15 santimetre genişliğinde delikler açarak ilerleyen darbeli matkaplarla arama çalışmaları yapılmaya başlandı. Ancak sık sık dev kaya kütlelerine rast gelinmesi nedeniyle bu çalışma günlerce sonuç vermedi. Ailelerin de Şili’nin de artık madencilerin hayatı konusunda umutları azalmıştı.
33'ÜMÜZ DE İYİYİZ MESAJI
19 Ağustos günü bu sondajlardan biri madencilerin yaşadığı bölgeye ulaştı. Ancak hiçbir yaşam belirtisi bulamadan geri çekildi. 22 Ağustos günü sabah 07:15’te sondaj matkaplarından biri 688 metre derinlikteki bu alana yeniden ulaştı. Matkabın ucu madencilerin 17 gündür yaşadığı sığınaktan sadece 20 metre uzaklığa çıkmıştı. Günlerdir etrafta matkap gürültülerini dinleyen madenciler artık tarihi bir değere ulaşan "Estamos bien en el refugio los 33 (Hepimiz 33’ümüz de iyiyiz ve sığınaktayız)" yazılı tarihi notu ve onu yapıştırmak için yapıştırıcıyı her an hazır tutuyorlardı. Matkabın ucunu yakınlarında görür görmez koşarak notu matkabın ucuna yapıştırdılar.
Ardından dualarıyla sessiz ama umutlu bir bekleyişe başladılar. Matkabı yukarı çektikten kısa bir süre sonra ucuna yapıştırılmış mektubu farkeden kurtarma görevlileri sevinçle karışık bir şaşkınlık yaşadı. Aslında söylemeseler de hiçbiri madencilerin bu kadar uzun süre yaşamış olabileceğine inanmıyordu. Ve 700 metre derine hemen bir kamera sarkıttılar. 22 Ağustos günü öğle saatlerinde madencilerin görüntüsü ilk defa alındı. Şili Devlet Başkanı Pinera, elinde madencilerin notuyla kameraların karşısına çıkarak bütün dünyada heyecan dalgasına neden olan haberi verdi: ‘’33 madenci de sağ ve 700 metre derinde kurtarılmayı bekliyor.’’
O andan itibaren 32’si Şilili biri Bolivyalı 33 madencinin hikayesi bütün dünyayı derinden sarmaya başladı.
Madencilerin sığınağı, içinde iki tane uzun tahta bankın olduğu 50 metrekare büyüklüğünde bir yer. Ancak 33 madenci havalandırma sorunu nedeniyle burada uzun süre yaşayamadı. Tünele çıkmak zorunda kaldılar. Madenciler bu sığınak dışında geldikleri ana yolun 2 kilometrelik mesafesindeki tünelinde dolaşabiliyordu. Kazmalarla etrafı kazarak, yerin altında su aradılar. Madenin içindeki kamyonların ve diğer araçların radyatörlerindeki suyu da çıkardılar. Gıdaları sınırlıydı. Her madenci ilk 17 günde ortalama 8-9 kilo kaybı yaşadı. Acil yardım erzağı 2-3 gün yetecek miktarda depolanmıştı. Ancak madenciler planlı kullanmayla bu erzakla tam 17 gün yaşadılar. Her 48 saatte bir yedikleri öğünü bir şükre vesile olması için kaydetmeden geçemiyeceğim: 2 çay kaşığı ton balığı, bir yudum süt, bir dilim şeftali. Kasklarındaki tepe lambalarını kullanmak için gerekli enerjiyi kamyon ve iş makinelerinin aküsünden sağladılar.
3 KİLİT İSİM
33 madenci içinde 3 kilit isim vardı. 54 yaşındaki Luis Urzua liderliğiyle bütün bu hikayeye damga vurdu. Sağ oldukları ortaya çıktıktan sonra bütün kurtarma operasyonu yukarıdaki mühendislerle beraber planladı. 3 adamıyla etrafta dolaşarak, kaldıkları bölgenin detaylı bir haritasını çıkardı. En son o çıktı. Şili Maden Bakanı, minnettarlıkla kendisini kucaklerken, ‘’Sen olmasaydın bunu başaramazdık’’ dedi.
İkinci kilit isim ise 50 yaşındaki Yonni Barrios oldu. Mahsur madencilerin doktoru oldu. İlk günlerde gerekli sağlık müdahalelerini o yaptı. Sağ oldukları anlaşıldıktan sonra da sağlık ekiplerinin aşağıdaki eli ayağı oldu. Herkesin gün gün sağlık raporunu tuttu, bütün aşıları ve iğneleri o yaptı. Ancak, yukarıda kendisini beklemeye 2 ayrı kadının geldiği ortaya çıkınca bu dramatik olayın en magazinel boyutu oldu. ‘’Barrios’un yukarı çıkmak istemeyebileceği’’ esprisi, son haftalarda dünyada en fazla yapılan şaka oldu.
Üçüncü isim aynı zamanda grubun en yaşlısı 63 yaşındaki Mario Gomez’di. Hemen bir mabet kurdu. Günlük dua ve ibadetlerle madencilerin moralini yüksek tuttu. Sağ oldukları anlaşıldıktan sonra yukarıdaki psikiyatrist ve psikologların aşağıdaki gözü ve dili oldu. Mücadelenin bütün manevi ve pskilojik boyutuna damga vurdu.
MADENCİLERE JİM CARREY FİMLERİ GÖNDERİLDİ
23 Ağustos günü kendileriyle ilk kez konuşulduğunda bazı sağlık problemleri yaşadıklarını belirttiler. Bulundukları yerde sıcaklık sürekli 30 – 35 derece arasındaydı ve ortam çok nemliydi.
Kendilerine yardım malzemeleri ve gıdalar, 15 santimetre genişliğindeki kuyudan her biri 1,5 metre uzunluğundaki kapsüllerle gönderilmeye başlandı. Bu kapsüllere ‘palomas (güvercin)’ dendi. Güvercin kanadında umut ve derman yollandı önce… Hava sorunu olduğu raporu üzerine oksijen, yüksek enerji veren glükoz jeli, rehidrasyon tabletleri ve ilaçlar gönderildi. Birkaç gün sonra ise mide sağlıklarından emin olununca düzenli olarak kuru gıda gönderilmeye başlandı. İki ayrı kuyu daha açıldı. Biri oksijen için diğeri ise video bağlantısı için.
22 Ağustos gününden itibaren adeta hayata yeniden dönen madencilere 25 Ağustos günü onları yeniden psikolojik olarak yaralayabileceğinden korkulan haber verildi: Çıkarılmaları Aralık ayının ortasını bulabilirdi. Ancak korkulan olmadı. Madenciler bu habere çok üzülmedi. Kendilerini eğlendirmesi için aşağıya Jim Carrey filmleri gönderildi.
İŞÇİLERE ULAŞMAK İÇİN 3 AYRI TÜNEL KAZILDI
İşçilere ulaşmak için 3 ayrı tünel kazılıyordu. 9 Ekim sabah saat 08:05’te bunlardan ‘B Planı’ denileni, işçilerin bulunduğu yere ulaşınca, büyük sevince neden oldu. Bu tünelden inerek işçilerin çıkarılacağı kapsüle ise ‘Anka Kuşu’ adı verildi. Kafdağı'nın küllerinden dirilen efsane kuşu… Şilili yetkililer, adeta yeniden doğmuş gibi olacak madencileri yeni bir hayata taşıyacağı için bu ismi verdiklerini söylediler.
Ve 12 Ekim gecesi saat 23:19’da kurtarma görevlisi Manuel González Pavez, Anka Kuşu’na binerek aşağı indi. 23:36’da Gonzalez madencilerin yanına vardığında kendisine sarılan madnecilerin görüntüleri yüz milyonlarca insanı gözyaşına boğdu... 35 dakika sonra Florencio Ávalos 13 Ekim sabah 00:11’de 69 günlük mahsur hayattan yeryüzüne çıkarılan ilk madenci oldu.
Hikayenin geri kalanı yeryüzünün dört bir köşesindeki milyarlarca insan gibi 24 saattir yutkuna yutkuna dolu gözlerle, sevinçle, heyecanla seyrettik. Madencilerin 69 gün geçirdiği sığınağa inen ilk kurtarma görevlisi, deniz muharebe hekimi Manuel González Pavez, Anka Kuşu ile en son çıkan insan olarak ülkesi ve tüm insanlık için bir kahramanlık örneği sergiledi. Çıkışta, kendisini bekleyen devlet başkanına, ‘’mission cumplida (görev tamamlanmıştır başkanım)’’ tekmili vermesi etkileyiciydi.
MADENCİLİK TARİHİNDE İLK
İnsan soyu Şili’de daha önce hiç tanık olmadığı bir olaya tanıklık etti. İran’da da, Rusya’da da, Çin’de de, Kenya’da da, İsrail’de de, Suudi Arabistan’da da, ABD’de de, Avrupa’da da yerkürenin her köşseinde de televizyonlar canlı yayınladı. Yeryüzünde bütün insanları bu derece birleştiren, aynı duada aynı dilekte böylesine birleştiren bir olay var mı tarihte bilmiyorum…
Bizim için hikaye bitiyor burda. Muhtemelen hayatlarımıza geri döneceğiz ve birkaç gün içinde Şilili madenciler diye birilerini hatırlamayacağız bile…
Ancak 33 madenci için aslında renkli olsa da kolay olmayacak bir hayat başlıyor. Aylarca sağlık kontrolünde tutulacaklar. Önce göçük, ardında, yaşadıklarının bazı detaylarını konuşmama yemini ettikleri ilk 17 gün ve riskli kurtarma operasyonu… Bu 3 süreç bundan sonraki hayatları boyunca onları takip etmeye devam edecek muhtemelen…
MADEN ŞİRKETİ İFLASINI AÇIKLADI
Çalıştıkları maden şirketi onlar göçük altındayken iflasını açıkladı. Şili hükümeti işçilere yeni iş ararken şu ana kadar 2000’e yakın iş teklifi aldılar. Bunların hiçbirinde yer altına inmeleri gerekmiyor.
Madencilerden Ariel Ticona’nın eşi 14 Eylül günü ilk kızlarını dünyaya getirdi. Doğum anı videoya kaydedilerek kaset aşağıdaki Ticona’ya gönderildi. Ticona kasedi, kurtulduktan sonra izleyecekti. Ancak doğumdan hemen sonra yardım görevlilerinden eşine ulaşarak kızlarının ismini daha önceden planladıkları gibi Carolina değil, ‘’Esperenza’’ koymasını istedi. ‘’Esperanza’’ İspanyolca ‘’umut’’ demek ama sağ oldukları anlaşıldıktan sonra madenci yakınlarının kurtarma noktası yakınında kurdukları ve içinde 33 gün geçirdikleri barınağın adıydı aynı zamanda… Karısı Elizabeth Segovia gözyaşları içinde bu isteği kabul etti ve kızını Esperanza diye çağırdı.
33 madenci dünyaya umudun, azmin, dayanışmanın bütün güzel meyvelerini etkileyici şekilde gösterdiler. 6,5 milyar nüfusumuzla şu ihtiyar kürede bir büyük aile olduğumuzu hatırlattılar. Allah, yaşadıkları çileye karşı kendilerine hayırlı uzun ömürler versin.
Cemal Demir - Haber 7
cemaldemir111@gmail.com
-
güven kurtul 15 yıl önce Şikayet EtYeni köşeniz yakışmış.... Üstat uzuuun bir aradan sonra yeniden yazınızı haber7de görmek çok güzel. O müthiş keyifli yazılarınızı yeni köşenizde okumak hoş olacak. Diyebilirim ki madencilerin kurtuluşlarını dolu dolu gözlerle izledikten sonra sizin de yeniden yazmaya başladığınızı görmek tatlı üstü kaymak kıvamında oldu. Dağarcığımızın ipini çözdük, sizden gelecek yeni bilgileri bekliyoruz :)Beğen
-
Hasan Seyre 15 yıl önce Şikayet EtYeni bir hamle lazım..?. Dünya madenciliği, en eski milletlerden beri yapılmakta ve belkide bilinen mesleklerin ilkine girmeye adaydır. Ancak yeryüzünün son madenleri kazılırken, hala bir ilki başaramadık. şu yüzyılda, kuru maden gemileri fezanın değişik noktalarından dünyaya rotasını çizmiş halde işlemiş olması gerekliydi. Ve biz şilili madenciler gibi onlarında ya bir yol arkadaşı olarak, yada madende geçirdikleri heyecanlı hikayelerini dinlemek isterdik.Demir bittiğinde, eğer alternatifleri sağlayamazsak bizde biterizBeğen
-
basak 15 yıl önce Şikayet Ettebrikler... uzaklardan mektuplar dan farklı bir bir bölüme transfer olmuşsunuz..arayı uzakmadan ,yine seri ve kaliteli yazılarınızı bekliyoruz..başarı dileklerim bizden size.Beğen
-
Haldun Demircialioğlu 15 yıl önce Şikayet EtTeşekkürler Cemal Bey. Yani aylardır televizyonlarda haber olarak izlediğimiz olağan bir olayı böyle mucizevi şekilde anlatıldığına ilk defa şahit oldu. Cemal bey sayesinde olaylara daha doğru vakıf oluyoruz. Teşekkürler Cemal Bey.Beğen
-
ercan şen 15 yıl önce Şikayet EtTeşekkürler. Cemal beyin diğer her zamanki yazıları gibi bilgilendirici ve akıcı bir uslupla yazılmış.Teşekkür ediyorum. Bazı kalemi yeni eline aldığı belli olan ay ben ne oldum da neler yazıyormuşum şımarıklarına ders olur inşallah.Beğen