D. Ali Taşçı
D. Ali Taşçı
HABER7 YAZARI

“Sâde Bir Hâdise Var Ortada: Vahşetler Denk!”

GİRİŞ 19.10.2023 GÜNCELLEME 21.10.2023 YAZARLAR

                                        “Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ,

                                        Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!” (M. Akif Ersoy)

            Bunca yıldır yazı yazıyorum, kalemin / tuşun bu kadar ağır yürüdüğüne hiç şahit olmamıştım. Baka baka çocuklar, hastalar, kadınlar öldürülüyor; hastane bombalanarak 500 insan katlediliyor, İsrail canavarı kan kusuyor!.. İslam âlemi ise uykusuna devam ediyor!

            Zihnim allak bullak! Tarih canlanıyor gözümde, özellikle yirminci asrın başı. İkinci Abdülhamid’i tahtından indirmek için sarayın içine giren Haim Nahum ve Emanuel Karasso. (Mahremiyetimiz orda zedelenmiş.) Koca Osmanlı Padişah’ını tahtından indiren iki kefere. Bünye zayıflamayı kabul etmiyor, zayıflarsan küçük bir mikrop bile seni yataklara düşürebilir. Öyle de oldu.

            “Haim Nahum doktrini” diye bir oluşumdan söz edilir. Rahmetli Erbakan Hoca çok söz ederdi bundan; ne kadar da haklıydı, ne kadar öngörülüydü.

            “Haim Nahum Doktrini” şöyle:

  1. Aç bırakacaksın.
  2. İşsiz bırakacaksın.
  3. Borca esir edeceksin.
  4. Dinden uzaklaştıracaksın.
  5. Böleceksin.
  6. Böldüklerini çarpıştıracaksın.
  7. Yumuşak lokma haline getirip yutacaksın.

Şu yedi maddenin hepsini bu millet son yüzyılda yaşamadı mı? Başsız kalan İslâm âlemi nerdeyse her gün kan ağlamıyor mu? Adları kendilerine benzeyen, fakat ruhen, zihnen kefereden daha şedit yöneticiler vasıtasıyla sömürülmedi mi?

İçimize acı tohumlar ekildi; kimi “din” kisvesine bürünüp dinimizi yozlaştırdı, kimi kahraman ilan edilerek adeta ona tapıldı, kimi “bilim adamı” kisvesiyle el üstünde tutuldu. Olan, cahil bırakılan halkımıza oldu; iyi niyetine kurban edilerek cellâdına âşık hale getirildi.

İslâm âleminde birçok “terör örgütü” ortaya çıktı. Zayıf bünyenin mikroplarıydı bunlar.  “Direniş ve kurtuluş hareketleri” bunlarla eş anlamlı tutuldu. Kefereler bunların varlığıyla bir taşla iki kuş vurdu; İslam’ı “terör dini” olarak lanse ettiler, Müslümanlara yaptıkları saldırılara kılıf uydurdular: “Hamas terör örgütüdür, behemehal yok edilmelidir!” dediler ve hastanedeki hastalar, siviller, çocuklar bombalandı, beş yüzün üzerinde insan öldürüldü ve emperyalist güçler bu duruma köklü bir tedbir düşünmediler.

Beni en çok duygulandıran, o resimleri görüp o yazıları okuduktan sonra uyuyamadığım olay şu: Gazze’deki çocuklar, avuçlarına kimliklerini yazmışlar; öldüklerinde yakınları onları tanısınlar diye! Rabbim, sen her şeyi bilensin ve her şeye hâkimsin.

İslâm âleminin sesi çıkmıyor! Nasıl çıksın, baş olmayınca ses nereden çıkacak? Nato var, AB var, Birleşmiş Milletler var, birçok örgüt var da İslam âleminin başı yok! O zaman bu dağınıklığın cezasını kanla, toprak kaybıyla ödersin! Dünya elbette beşten büyüktür. Büyüktür de, bu beşlinin maddi ve siyasi varlığı dünyadan da büyüktür. En az iki yüz yıllık bir hazırlıktan sonra bu duruma geldiler; bizler de iki yüz yıl uyuduk, ama uyanabildik mi, meçhul!

Hz. Peygamber, Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde, Medine’de Yahudiler çoğunluktaydılar. Peygamberimizin (AS) yaptığı ilk işlerden biri, genç Zeyd b. Sabit’in İbranice ve Süryanice öğrenmesini tavsiye etmiştir. Zeyd Şöyle diyor: “Bir seferinde Resulullah bana şöyle buyurdu: “ Ey Zeyd, Yahudilerin yazısını öğren; çünkü vallahi ben, Yahudilerin bana yazdıklarına güvenemiyorum.” (Müsned)

Peygamberimiz (AS)’in ikinci yaptığı şey, içme suyu meselesi oldu. Medine’de Müslümanlar içme suyu sıkıntısı çekmeye başladılar. Şehrin içme suyu kaynaklarının başında gelen Rûme Kuyusu’nun sahibi bir Yahudi idi. Hz. Osman bu kuyuyu satın aldı. (Buharî, Tirmizi). Kavli duanın yanında mutlaka fiili duanın gerekliliği her zaman için geçerli ve lüzumludur.

Demek ki, her şeyi yerinde ve zamanında yapmak, köklü siyasetin de bir gereğidir.

Ama ben asla ümitsiz değilim, İsrail ve hempaları kimliklerini ayan beyan ortaya koydular, başlarını kuma sokmuş Müslümanlar için.  En önemli siyaset, insanları tanımak, niyetlerini anlamak ve ona göre durum belirlemektir. Bir toplumun en büyük dayanağı, yöneticilerine güvenmektir. Bugünlerde ekmekten de sudan da önemlidir güven duygusu. İnanıyorum ki, 21. Asır, İslâm asrı olacaktır!

D. Ali TAŞÇI

(dalitasci@hotmail.com)

Twitter: @DAliTasci
 

YORUMLAR 6 TÜMÜ
  • Yaşasın Filistin 6 ay önce Şikayet Et
    ALLAH CC razı olsun evet çok sancılı bir süreçten geçiyoruz ama inanıyorum ki zafer Müslümanların olacak İNŞALLAH
    Cevapla
  • M.Emin 6 ay önce Şikayet Et
    Elinize sağlık.
    Cevapla
  • Mustafa 6 ay önce Şikayet Et
    Cihad ruhumuzu kaybettik, o olmadan hiç bir şey olmaz hocam.
    Cevapla
  • komodor1453 6 ay önce Şikayet Et
    inşallah hocam
    Cevapla
  • Mustafa 6 ay önce Şikayet Et
    Kalemize sağlık Allah böyle yazanların sayısını artırsın.
    Cevapla