EKRAN TİMİ
EKRAN TİMİ
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Bi' zahmet TV'yi bırakın 15 dakika okuyun

GİRİŞ 17.09.2009 GÜNCELLEME 17.09.2009 YAZARLAR

Ekran Timi’ni kurduk. Dedik ki, televizyonlardaki tuhaflıkları burada deşifre edelim. Bizim Tim döktürmüş de döktürmüş. Neler yakalamışlar neler! Yazılar kısa olsun, uzun yazı zor okunur dedik, TİM kendini tutamamış Allah ne verdiyse. Kıyamadık kesip biçmeye.

Size zahmet olacak ama televizyona ayırdığınız süreden bir 15 dakika ayırıp şu yazıya bir göz atın.
 
Kandil acemilerinin programı, dizilerdeki ahlaksızlıklar, Var Mısın Yok Musun’un heyecanı düşmeyen tabloları, futbola şifre koyan kanalların tarihi ve şifreli kanal cinliği, canlı yayında açık kalp ameliyatı...
 
İşte Ekran Timi’nin bu hafta yakaladıkları:
 
Acun şanslı adam vesselam…
 
Var Mısın Yok Musun’da bu hafta ilginç tablolar yaşandı. Son ikide mutlaka bir 500 binin kaldığı bölümlerin izlenme oranları da heyecanla orantılı olarak yüksekti. Sizin için cumartesiden salıya Var Mısın Yok Musun’daki tabloları değerlendirdik.
 
Cumartesi günü 500 bin ve 20 bin TL kaldı son ikiye. Teklif 120 bin… Son iki kutudan birinde 500 bin var. Heyecan dorukta. Teklifi kabul edecek mi? Bu
Yetenek(BOŞLUK)sizsiniz Türkiye!

Acun Ilıcalı Türk televizyon tarihinde önemli bir yere sahip. Önce spor programlarına getirdiği farklı tarzla dikkat çekti. Ardından ilginç formatları Türk seyircisine izletmesiyle başarı grafiğini sürekli yükseltti. Son demlerini yaşasa da üç beş kutuyla izleyiciyi ekran başına bağlamak da büyük iş…
 
Acun’u tebrik ediyoruz etmesine de şu yeni programın adı biraz tuhaf geldi bize… Tanıtımları dönüyor, muhtemelen yetenek yarışması. Ama Türk halkına hakaret eder gibi bir adı var ‘Yetenek Sizsiniz Türkiye’. Yazarken tamam da birine söylediğinizde ‘Yeteneksizsiniz Türkiye’ biraz sorun oluyor. Hatta yabancı biri gelip söylese ‘savaş sebebi’ bile olabilir. Arkadaşlara yeni program başlıyor adı ‘Yeneteksizsiniz’ deyince hepsi gözlerini pörtletti.
sefer 500 bin çıkacak mı? Yarışmacı riske girmedi ve teklifi kabul etti. Bu sefer kutuda 500 bin çıkarsa herkes üzülecek. Açılmıyor bir türlü kutu. Reytingler yükseliyor kutular açılmadıkça. Ve nihayet kutu açılıyor 500 bin TL çıkıyor. Herkes üzgün…
 
Pazar akşamının yarışmacısı da son iki kutuya kadar götürüyor yarışmayı. Ne tesadüf ki onun da son kutusundan birinden 500 bin TL var. Bu seferki yarışmacı riski seviyor. Kutulardan birinde 100 TL var diğerinde 500 bin… Teklif geliyor 112 bin. Kaç kişi bu kadar parayı bir arada görmüş. Kabul edecek kesin. O da ne! Yarışmacı teklifi kabul etmiyor! Ekran başındakiler gözleri fal taşı gibi açmış son kutunun açılmasını bekliyor. Geçen her dakika izlenme oranları katlanıyor. Kutu açılıyor ve 100 TL… Yine çıkmıyor 500 bin… Yapımcı göbek atıyor, yarışmacı kahroluyor…
 
Her akşam son kutulardan biri 500 bin. Alıştık bu sefer sonunu açıyoruz yarışmanın. Evet tam da tahmin ettiğimiz gibi. Son iki kutuda 500 bin ve 30 bin var. Teklif geliyor 121 bin TL. Yarışmacı teklifi kabul ediyor. Günlerden Pazartesi. Kutudan 30 bin çıkıyor herkes mutlu.
 
Günlerden Salı… Son üç kutu 500 bin, 200 bin ve 1 TL. Bir tarafta Beşiktaş’ın şampiyonlar ligi maçı var bir tarafta Kadir Gecesi programları. Ama Var Mısın Yok Musun yine iddialı son üç kutuda iki kırmızı. 500 bin açılıyor. Kalan 200 bin ve 1 TL’ye 81 bin TL’lik teklif geliyor. Yarışmacı kabul ediyor. Kutudan 1 TL çıkıyor. Program en çok izlenenlerde üçüncü sırada.
 
Reyting listesine bakıyoruz son ikide 500 bin olan yarışmalar en çok izlenen programlar listesinde ikinci.
 
İlk yüz sıralamasında Var Mısın Yok Musun 9 Eylül’de 14’üncü sırada, 10 Eylül’de 5’inci sırada.
 
Ne tuhaf diyoruz! Cumartesi gününden beri son kutularda mutlaka bir 500 bin olması! Tam da reytinglerin düşmemeye başladığı sırada son kutulardan biri 500 bin… Şu Acun şanslı adam vesselam…
  
 ***
 
Tiyatro gösterisi mi, kandil programı mı?
 
Kadir Gecesi akşamı ekranlara şöyle bir göz attım da, bütün kanallar bu gecenin maneviyatından ziyade reytinginden medet umar hale gelmişti. Eskiden belli muhafazakar kanallar dışında diğer ulusal yayın yapan kanallar dini geceler konusunda pek oralı olmaz, neredeyse görmezden gelirlerdi. Lakin baktılar ki bu kandil programları, dini geceler bayağı bayağı bir reyting alıyor, beğeni topluyor yavaş yavaş duruma angaje olmakta hiç gecikmediler.
 
Önceki akşam da olduğu gibi Atv’sinden Show TV’sine kadar hatta bu konularda en mesafeli yayıncılık anlayışı benimseyen Kanal D bile gecenin bir yarısında da olsa bu duruma ayak uydurmakta gecikmedi ve birer Kadir Gecesi Özel yayını yaptı. Hatırı sayılır bir reyting de yakalamış doğrusu Kanal D’nin programı. Muhafazakar çizgide yayın yapan kanalların bu konudaki başarısı ise zaten ortada. Ne de olsa bu konuda yıllara varan bir tecrübe ve işin ehli isimlerin emeği söz konusu. Ancak bu konuda henüz acemiliklerini üzerlerinden atmayı başaramamış olan diğer TV kanallarında durum biraz daha komedi.
 
Örneğin Atv’nin yayınladığı Kadir Gecesine özel yayında acemilikler, duruma yabancılıklar, tecrübesizlikler en sıradan bir izleyicinin gözünden bile kaçmayacak derecede barizdi. Bir kere programın Kadir Gecesi için mi hazırlandığı yoksa daha önceden herhangi bir amaçla yedeğimizde bulunsun lazım olur mantığıyla hazırlanmış paket bir program mı olduğu oldukça su götürür cinsten. Hatta zannımca büyük olasılıkla da bu niyetle hazırlanmış paket bir program.
 
Sonra dini literatüre hayli uzak, seslendirme yapanların an basitinden bir salavat-ı şerifeyi bile doğru söyleyemiyor olması olayı kaş yaparken göz çıkartan cinsten bir hale getiriyordu. Birde üstüne canlandırma havası verilmiş teatral anlatımlardaki abartı ve gereksiz ışık patlamaları olayı dini bir geceyi anmaktan ziyade fantastik bir tiyatro sahnesinin TV’ye uyarlanması gibi bir havaya sokuyordu. Hayli özensizce hazırlanmış ve samimi bir dilden uzak olan yapım bütün TV kanalları arasında yayınlanan programlar arasında bana göre en cılızı idi.
 
Bütün bunların üzerine ise anlatıcı olarak sahne alan yılların tecrübeli ismi, usta sanatçısı Ahmet Özhan’ın bile sunumu durumu kurtarmaya yetmiyordu maalesef. Atv’nin son dönemdeki kararsız yayın politikası bütünüyle Kadir Gecesine de yansımıştı böylece.
 
İyisi mi Atv ve benzeri yayın yapan kanallar madem bu konularda bir ilke imza attılar kişisel tarihlerinde onlara bir öneri, şayet ilerleyen zamanlarda bu tür yayınlar yapmaya devam edeceklerse ekranlarında, bu konuda muhafazakar yayın yapan kanalların ne yaptıklarını daha iyi anlayıp gözlemlemeli ve işi ehli isimlere teslim etmeli bir an önce. Aksi takdirde ne İsa’ya ne Musa yaranamama durumuna düşmekten kendilerini kurtaramazlar…
 
***
 
Dizi dizi ahlaksızlık!
 
Geçen yazımızın yorumlarında Beyza Nur isimli okuyucumuz “Unutulmaz” dizisinin kötü model olmasından bahsetmiş ve bu konuya da yer vermemizi istemiş. Ben de uzun zamandır dizilerin çoğunu takip ediyorum ve her dizide ve her bölümde ele alınacak yüzlerce konu çıkarıyorum. Dün akşam da Unutulmaz’ın yeni bölümü vardı. Zaten içeriğini ve konusunu az çok bildiğim diziye şöyle bir göz attım. Konusunun facia olması kadar mantığı da oturmamış dizinin. Seyredenler biliyordur; ablasının nişanlısından bebek bekleyen kızın çok sevdiği ablasını üzmemek için aşkını yaşayamamasının dramı anlatılıyor kısaca… Dün akşamki bölümünde de esas oğlanın holdinginin önünde bomba patlıyor. Ortalık ana baba günü. Her tarafta yaralıların imdat çığlıkları… Hal böyleyken birbirlerine bir şey olmasından çok korkan baldız ve enişte sıkı sıkı sarılıp aşklarını bir kez daha itiraf ediyorlar. İşin asıl can alıcı noktası ise kızın “Burada ne oldu?” sorusuna aşık eniştenin verdiği cevap! “umurumda değil, sana bir şey olmadı ya!” Edepsizliği geçtim, insanlık da mı öldü kardeşim!
 
Canlı yayında açık kalp ameliyatı öğrendik
 
Perşembe sabahı Kanal D ekranlarında açık kalp ameliyatını canlı veriyorlardı. Acaba televizyon izleyicisine açık kalp ameliyatının nasıl yapıldığını öğretmeye mi çalışıyorlardı? Sunucusu, spikeri, stüdyo konukları ayılıp bayılarak izledi görüntüleri. Ya ekran başındakiler ne yaptı! Açık kalp ameliyatı yayınlamanın reyting dışında nasıl bir getirisi olduğunu anlamadım. Bari ekranın altına ‘Sakın evde denemeyin’ yazsalardı!
Bu satır aralarında kalan bir örnek sadece. Aslında yerli dizilerde ahlaksızlığın normalleştirilmesi daha öncelere dayanıyor. TRT zamanında özellikle yerli filmlerde ve dizilerde öpüşme sahneleri bile yadırganırken, bu durum özel televizyonların “sansüre hayır” sloganıyla kırılmaya başlandı. Şimdi ise genel izleyici logosu ile en çok seyircinin ekran başında olduğu Prime Time 1 denilen Ana Haber sonrası kuşakta yayınlanan dizi ve filmlerdeki sahneleri akıl almıyor… Reyting uğruna toplum ahlakını ve çocukların gelişimini hiçe sayan TV kanalları ahlaksızlıkta yarışır hale geldiler. Şimdi hangisiydi hatırlamıyorum ama geçtiğimiz sezonlarda yayınlanan dizilerden birinde doğan bebeklerin hepsi gayrimeşruydu. Çocuğunun hayatını kurtarmak için para karşılığı patronuyla birlikte olan anneyi bağrımıza bastık! Amcasının eşiyle yasak aşk yaşayan yakışıklı oğlana genç kızların hepsi aşık! (Tartışmalı sahnesiyle bir yazı geçiren dizi sezona hem de ramazanda yine bu sahneyle başladı.) İki kız kardeşin paylaşamadığı ve sürekli birinin kaçtığı yakışıklı(!) da genç kızların sevgilisi diye lanse ediliyor. Lisede okurken hamile kalan babası Bakan(Daha önce karısını aldatmış) olan kızın çocuğunu doğurmak için ailesine karşı verdiği mücadeleyi örnek aldık! Okuma-yazma bilmeyen, masal kitaplarındaki resimlere bakıp, dağda ot toplayan Esmer’in büyüsüne kapılan ağanın küçük yaştaki kızı nasıl baştan çıkardığını anlatan masalı seyrettik! Kötü babası tarafından sürekli dövülen ve başlık parası karşılığı satılmak istenen güzel kızın bir ağanın metresi olma yolundaki macerasına yine ramazanda reyting rekorları kırdırdık! Uzak akrabalarının yanında besleme olarak büyümüş, müziğine aşık olduğu müzisyene aşık olmuş ve ondan olan gayri meşru çocuğunu gerçek babasından köşe bucak saklayan kızın gururunu kurtarma ve tek başına ayakta kalma mücadelesini alkışladık! 
 
Bunlar sadece birkaç örnek. Daha yeni sezon tam başlamadığı halde şu an 40’a yakın dizi ekranlarda. Yeni sezonla birlikte bu sayı 50’leri aşacak. Bakalım daha nelerle karşılaşacağız?

***

Cine5, Teleon, Digitürk ve D-Smart…


Futbol izleyicimizin evde rahat rahat, bedava maç izlemesine mani olan kanallar listesi…
Ekran Timi olarak bu 4 kanala şöyle bir göz atıp, UEFA Avrupa Ligi maçları yayınında sümen altı edilen bir gerçeğe dikkat çekeceğiz…

İLK GÖZAĞRIMIZ “CİNE5”… Malum şifreli maç günleri 1996-1997 sezonunda Cine5’le başladı. Kimse de ne olduğunu anlayamadı. Maç yayını dışında, televizyon izleyicisi için hiçbir anlam ifade etmeyen Cine5, sonrasında erotik ve vizyon filmleri de sundu. Evinde para verip de maç izlemek istemeyenlerin şifre kırma teknikleri dilden dile, mahalleden mahalleye dolanırken Cine5 bu bela ile bir türlü baş edemedi. Cine5 maç yayın işini, 1999’da ikinci kere düzenlenen ihalede Teleon’a kaptırdı. Şimdilerde şifresiz olarak yayın yapıyor ve uzun zamandır TMSF’nin elindeki kambur olarak duruyor…

FUTBOL İZLEYİCİSİNİN KÂBUSU “TELEON”… Siyasete daldığı gibi medya dünyasına da bodoslama dalan Cem Uzan’ın "futbol izleyicisine" attığı büyük bir kazıktır Teleon. Aslında Türkiye’nin ilk özel kanallarından birisidir. 1990’da kuruldu. Fakat ne yaptığı belli olmadı. Bir ara gece yarılarından sonra erotik filmler yayınladı. Sonra bir baktık onun olması gereken yerde Kral TV var. Yıllar geçti ve 2000’de futbol yayın ihalesine girip Cine5’i alt ederek ortaya çıktı. Cem Uzan maçları "peşin satma" girişimiyle yeni bir uygulama başlatırken, Cine5’den beli bükülen futbol izleyicisi de Teleon için dekoder değiştirdi. Sırf evinde maç izlemek için yeniden paralar ödedi. Aynı şekilde kahvehaneler de “ticari yayın” uğruna bir sürü para harcadı. Sonra ne oldu? Teleon vaat ettiği ödemeleri yapamadı. Başta Fenerbahçe kazan kaldırdı. "Havuzun dışına çıkma" tehdidini savurdu. Sonra federasyon devreye girdi ve yeni bir ihale yaptı. 2000’de ortaya Digitürk çıktı ve maç yayın haklarını 3,5 yıllığına aldı.

Peki ya Teleon’a ne oldu? "Dekoderleri geri almak şartıyla" satan Teleon, sözünde durmayınca aboneleri isyan etti ve dava üstüne dava açıldı. Teleon’dan sonra sahibi Cem Uzan da bitti. Mallarına TMSF el koydu. Bunların içinde hiçbir yayın yapmayan Teleon da vardı. TMSF 2007’de ölü olan kanalı “Türkiye'de 16 yaşından büyük herkes Teleon'u bilir.” sloganı ile diriltmek istedi Buket TV adıyla test yayını başlattı. 90’lı yılların kliplerini yayınlayan Buket TV’nin ciddi bir izleyicisi var ve bu test yayını halan daha sürüyor…

HAVUZU KURTARAN DİGİTÜRK Teleon’un verdiği sözleri tutamaması üzerine Çukurova Grubu’nun dijital platformu olarak alel acele yayın ihalesine havuz sistemini “kurtarıcı” oldu.. Öyle ki maçları verecek kanalı dahi yoktu. İlk maçları “IŞIK TV” üzerinden yayınladı. Yayın işi zamanla düzeldi ve LİG TV ile bu işi profesyonelce yapmaya başladılar. Bir dönem ödeme sıkıntısı çekseler de, Aydın Doğan’ın da girdiği 2004’deki ihaleyi aldılar.  Şimdi 2010’un başında yeni bir ihale yapılacak ve Digitürk’ün karşısında iki güçlü rakip var; D-Smart ile Türk Telekom...

İddialara göre ihaleyi Türk Telekom alırsa maç yayınları şifresiz olarak TRT üzerinden olacak. Bu bir duyum ama varsayımı bile binlerce futbol izleyicisini sevince boğdu. Türk Telekom ve TRT böyle bir projeye imza atarsa evinde maç izlemeye hasret olanlar bayram edecek demektir.

UEFA’DAN DARBE YİYEN D-SMART Doğan Grubu’nun bir türlü tutunamadıkları sektöre ikinci kere girişlerinin adıdır D-Smart… "Futbol kanalı" olarak kuruldu. Digitürk’ün koltuğuna, fahiş rakamlarla göz dikip, aylarca yayın baskısı yaptı. İlk başta kulüplerin sonra federasyonun en son da “tüm maçlar peşin ödeme” ile ekranlarda sloganı ile izleyiciyi etkilemeye çalıştı. Ama yasalar devam eden sözleşmenin iptaline engel oldu.. O da süreçte tıpkı Digitürk gibi dijital platforma döndü. Temsilcilerimizin Avrupa maçları ile hazırlık maçlarının yayın haklarını aldı. Tam teşekkülü halde 4 ay sonraki Süper Lig ihalesine hazırlanıyor.

D-Smart bugünlerde UEFA Avrupa Ligi maçlarının yayını ile gündemde. Geçtiğimiz yıl 4 büyüklerin hazırlık ve UEFA kupası maçlarının yayın hakkını alan D-Smart bu şekilde binlerce abone yaptı. Bu sezon ise UEFA Kupası’nın “UEFA Avrupa Ligi” olarak tescil edilmesiyle, spor paketinin dışında bir kanal daha kurup mevcut aboneden yeni ücret talep edince ortalık karıştı. Birçok abone mahkemeye koşarken, internette kurulan site ve grupların feryadı yükselmeye başlayınca geri adım atıldı. Fakat asıl darbe UEFA’dan geldi. UEFA kurallar gereği aynı ülkenin maçlarından birinin şifresiz yayınlanmasını isteyince D-Smart bunu "sümen altından" uygulamaya geçti. Mesela Panathinaikos-Galatasaray maçı Doğan Grubu’nun karasal yayında olan dizi kanalı TNT’den şifresiz yayınlanacak. Ama D-Smart bunu “D-Smart 21. kanal TNT” diye duyurmayı tercih etti. Neden? Çünkü işlerine gelmiyor. Haklılar da.

Birincisi; mevcut aboneler şifresiz yayınlar karşısında, “Tüm maçlar S-Smart’ta diye satış yaptılar. Yarısını verebilecekler.” deyip burada hukuki olarak, tam bilet alıp yarım biletlik hizmet aldık şikayetiyle dava açabilirler.

İkincisi ise çok basit; D-Smart yeni abone yapmak için şifresiz yayın kuralını dillendirmekten kaçtı. Ama artık son nokta geldi ve Galatasaray maçını TNT ekranında gören izleyicinin bir bölümü "oh be" diyecek bir bölümü de pişman olacak.

Şu konuyu da hatırlatmakta fayda var; İki temsilcimizden birinin maçını şifresiz olarak yayınlayacak olan D-Smart İstanbul’daki maçları vermeyecek. UEFA kuralında var mı bilmem ama -maça gidecek seyircinin önüne kesme düşüncesiyle- İstanbul'daki maçları verirse kulüplerle karşı karşıya gelebilir. Tıpkı Galatasaray’ın Panathinaikos deplasmanını verdiği gibi Fenerbahçe’nin 1 Ekim’deki Sheriff, 22 Ekim’deki S. Bükreş ve 2 Aralık’daki Twente maçları ile Galatasaray’ın 5 Kasım’daki Dinamo Bükreş ile Strum Graz maçları da açık kanaldan yayınlanacak diye tahmin ediyorum.

Sözün özü sevgili okur..
Görüldüğü gibi bu sistem futbol izleyicisi için bir kabus... Her ihalede yeni bir paltform ve yeni decoder... Yani ekstra para. Evinde 4 ayrı decoder olan futbol tutukunlarını gördüm ben.. Ama şunu söylemeden geçmek olmaz. Bizim belimizi büken bu şifreli yayın olayı varya... İşte onun sayesinde yüzlerce Anadolu kulübü ciddi destek görüyor. Transfer paralarından, masraflardan belini doğrultup futbola yatırım yapıyorlar. Hatta geçmişten bugün ligimizde gördüğümüz dünyaca ünlü bir çok yıldız oyuncunun transferinde de parmakları var... İşin bu kısmını da hatırlatıp hakkını vermemiz lazım...

EKRAN TİMİ / Haber 7
ekrantimi@haber7.com
 

YORUMLAR 11 TÜMÜ
  • bahattin çamlı 16 yıl önce Şikayet Et
    neden böyle. ben yarışmaları ve dizileri pek takip etmem ama bu tür diziler tabiki bir amaca himet vermek içindir bakın dizilerde genelde ne anlatılıyor ana temaları ne hanlere ahlaksızlığı sokmak neden türk aile yapısını bozmak türk insanın en büyük gücü aile yapısının sağlam olması eğer bunu ortadan kaldırlarsa bizide bitirmiş olacaklarını çok iyi biliyorlar ... saygılar
    Cevapla
  • ahmet sait kaya 16 yıl önce Şikayet Et
    iyi de. iyi demıssınde senın bu yazdıgının bıze ne faydası var hiç bilmedıgım luzumsuz seylerı ögretttın bana
    Cevapla
  • osman yıldırım 16 yıl önce Şikayet Et
    saçmalık. milleti ekrana kilitlemek için neler yacaklalarını bilmiyorla .. varmısın yokmusun ..hangi ülkenın tuzagı asalım artık yarısmamı yapıyorlar milleti artistmi yapıyorlar belli deyil adam gibi bilgi yarısması olsa bişi demicem ....insanı germekten baska bir b.. yedikleri yok
    Cevapla
  • Ömer Özlü 16 yıl önce Şikayet Et
    Yalancı Aydın Doğan. Tnt yayınları galatasaray maçı esnasında izlenmeyecek hale geldi karasal yayında. Bu mu şifresiz maç izletme. Bunun üstüne gidilmeli
    Cevapla
  • haşoliköyü 16 yıl önce Şikayet Et
    benim anlamadığım. Futbol güzelde bukadar paraya ne gerek var.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle