Amerika dışında yaşayanlar da varmış...
Ekran Timi’nin hedefi 12’den vuran tespitleri bu hafta da devam ediyor. Kimsenin görmediği, görse de umursamadığı konuları Ekran Timi kaçırmıyor.
Tim üyeleri bayram demedi, seyran demedi televizyon başına dikilip kapkara ekrana baktı. Ara sıra açtıkları televizyonlarında ise gözlerine takılanları buraya yazdı.
Anlayacağınız bizim Tim bayramda yatmış. Yazıyı zor kurtardık.
Biliyorsunuz yakın tarihin en önemli olaylarından biri 11 Eylül saldırılarıdır. Bu saldırılardan sonra Hıristiyan dünyasının Müslümanlara bakışı değişti. Her Müslüman’ı terörist gibi gösteren paranoyanın ardından küçük de olsa özeleştiriler yapıldı. Medyanın büyük rol oynadığı korku kültürünü yenmek adına küçük bir adım olarak ekrana gelen ‘Aliens in Amerca’ CNBC-e’de gösteriliyor. Aliens in America üzerine bir değerlendirme
Korku kültürü demişken ‘polisin kuralsız davranmaya hakkı vardır’ mesajını veren dizideki sahne bize saçlarından sürüklenerek kaçırılıp tecavüz edilen kadını hatırlattı. ‘Arka sokaklar’da neler oluyor?
Bir garip vaka C.G İşin suyunu çıkarttılar diyoruz. Yenilen sucuk ekmekten, sucuğun yapıldığı danaya kadar haberleştirildi. Tim üyelerimiz merak etmiş ‘Acaba ağzı soğan, sarımsak kokuyor mu?’ diye. Cevval bir muhabir araştırsa da merakımızı köreltsek.
İşte Ekran Timi’nin bu hafta yakaladıkları:
Aliens in America için Teşekkürler
Geçenlerde CNBC-e’de bir dizi dikkatimi çekti. Aliens in America Asosyal oğullarını hayata kazandırmak için öğrenci değişiminden medet uman bir Amerikalı ailenin bu öğrenci değişiminde beklentilerinden çok uzak bir misafirle karşılaşmaları ve ardından beraber yaşarken karşılaştıkları şaşırtıcı ve komik olayların anlatıldığı komedi türünde bir dizi.
Lakin komedi dizisi deyip geçmemek gerek. En sahiyane eleştiriler, en sert dokunuşlar yine mizah adı altında yapılanlardır. Aliens in Amerika’da da aynen öyle. Dizide Amerika dışında hayat olmadığına bilinçaltında peşin peşin inanmış Amerikan ailesinin yanlarına yerleşen Pakistanlı gençle beraber yaşadıkları durumlarla dalga geçiliyor. Pakistanlı Raja’nın hayatlarına girmesiyle 11 Eylül sonrası sendromu yaşayan pek çok Amerikan ailesi gibi dizideki söz konusu ailemizde önce Raja’yı ilk olarak karşılarında gördüklerinde yaşadıkları büyük şokun ardından artçı şoklarla aynı sendromun tezahürlerini sık sık yaşamaya devam ediyorlar.
Toplumsal önyargılar ve iletişim çağındaki iletişim yoksunluğuna ciddi ciddi eğilen dizinin bütün hikaye kurgusu hemen hemen bu tema üzerine. Ancak bu türden bildik filmlerin aksine Aliens in Amerika’da dizinin isminin tam da aksine Müslüman profili oldukça sempatik, zeki, çalışkan, dürüst, saf inanca sahip, özverili ve hümanist bir tip olarak karşımıza çıkıyor. Şablonlarla edilgenleştirilmiş bizler için bu yepyeni anlayışın altında buzağı aramamak elbette hiçten değil. Ama söz konusu dizide bundan eser bulmak da öyle. Çünkü dizide yaşanan her olay sonrasında önyargılar küçük küçük de olsa parçalanıp dökülüyor her seferinde.
Dizideki bütün olaylar neredeyse şaşırtıcı biçimde Amerikan aile yaşamını kutsamak yerine ciddi ciddi eleştiriyor, karşımıza bayağılaşmış, hatta kokuşmuş, ismi dışında bir aileyi asla hatırlatmayan bir yaşam biçimi ortaya koyarken buna karşılık Raja’nın hemen her konuda ortaya koyduğu kişilikli duruş adeta Amerikan yaşamının yüzüne bir tokat gibi iniyor. Hadi tokat demeyelim buna ama basbayağı bir had bildirme.
Ailenin oğlu Justin’in içine kapanık kişiliğinin ardında gizli olan kötücül düşünceleri kendi hayatını tehlikeye atma pahasına üzerine alan Raja’nın tutumu başta ailenin oğlundan itibaren bütün aileyi etkiliyor. Hatta öyle ki bu “öteki” dünyadan gelen kara çocuk onlara sürekli hayata dair dersler veriyor. Ve bunu da sıkmadan, bunaltmadan birebir yaşamın içinden bizzat birlikte yaşadıkları hayatın içinde veriyor.
Sıra dışı bir yapım, sıra dışı bir bakış açısı ve keyifle izlenen bir dizi. CNBC-e’nin yeni yayın döneminde sönük kalan dizilerinin arasında ışıldayan bir küçük yıldız. Belki diğer yayına soktuğu diziler kadar tanıtım yapmıyor ama programına alması ve bu cesareti göstermesi bile takdire şayan. CNBC-e’ye teşekkürler. Çünkü dünyanın sürekli sosyal, ekonomik ve dini nedenlerle kutuplara ayrıldığı günümüzde bizi birbirimize yaklaştıran nedenleri çoğaltmak gerek Bunun için ortaya konan her çaba kutsal
İngilizce biliyorsanız ya da alt yazı okurum diyorsanız Çarşamba akşamları 20.30’da bu diziyi CNBC-e’de izleyebilirsiniz.
C.G’nin ağzı soğan da kokuyor muydu?
Artık midem kaldırmıyor Evet, ortada vahşet, katliam, cinnet, cinayet gibi kelimelerle anılacak dehşete düşüren bir olay var. Bir genç kızı, bir genç erkek, filmlerde görüp de aklımızın almadığı bir şekilde hunharca katletti. Öldürdü. Sonra da kaçtı. Medya da “Allah” dedi ve işe koyuldu. 1, 2, 3, 10, 50, 100, 150, 197 gün derken C.G yakalandı. Film de burada koptu zaten.
Bu zamana kadar güçlü bir ailenin katil zanlısı oğlunun “ne hikmetse” yakalanmamasının üzerine gidip yetkililere başbakanlık düzeyince baskı yaparak sürece olumlu yönde katkı yapan medyamız, C.G polise teslim edilince sapıttı. Yarım yamalak bilgiler ışığında senaryolar yazdı.
Televole kültürünü doğurup kendisiyle birlikte büyüten medyanın son oyunu da C.G’nin yediği sucuk ekmek oldu. Ana, ara, gece, sabah haberi demeden mikrofonu eline alan cevval muhabirler, soluğu Bahçelievler yolunun üzerindeki dürümcünün önünde aldılar... Neden? C.G. teslim olurken avukat amcasından sucuk ekmek istemiş
Karnını doyurmuş ve öyle adalete teslim olmuş.
Meslektaşımızın biri dürümcünün önünde, "elindeki sucuk ekmekle" canlandırma yaparken aklıma, bu adam (muhabir meslektaşım) C.G’nin koluna girip, karakoldan, savcılığa oradan sağlık kontrolüne götüren polis memurlarına, “Efendim C.G’nin Avukatı sucuk ekmek yediğini söylüyor. Zanlının koluna siz girmiştiniz ve çok yakındınız. Ağzı soğan-sarımsak kokuyor muydu?” diye sorar mı diye geldi... Evet, biraz saçma ama. Eğer ki o muhabirler o polislere rastlasaydı emimin sorardı.
Sucuk ekmekle kamera karşısına geçip, basın tarihimize geçen azılı bir katilin midesine giren son lokmanın analizini yapan medya mensupları reyting kaygısıyla bunu yaparken, bu durumu yorumlamak için stüdyoda bulunan uzmanın, C.G’nin sucuk ekmek yeme olayını, “İşlediği cinayet şok etkisi yaratmamış olmalı. Yoksa et ve benzeri şeyler yemek istemezdi” şeklinde durumu özetlemesi ile de şoke oldum.
Oysa daha bir gün önce bu yazıyı tasarlarken C.G’nin yediği sucuğun hangi ineğin etinden olduğunun bulunmasının cinayetin kodlarının çözülmesine yardımcı olabileceğini yazacağımı belirtip, bu acı olay karşısında çevrilen filme ekşi ekşi gülmüştük
Son bir not Yapılan haberler üzerine zorlama iki yorum:
- Ben asla bir genç kızı katledip "gündemin içine eden" azılı bir katilin sucuk ekmek yediği dürümcüden karnımı doyurmam.
- Canlı yayın araçlarının önünde üs kurup “İşte C.G’nin teslim olmadan önce karını doyurduğu yer” diye ana haberlerde afişe ettiği dürümcünün yerinde olsam, marka değerinden tut da müşteri güvenin sarsılması bahanelerine kadar tüm bu kanallara tek tek dava açardım.
Çay tablası tekmeleyen polis
Bayramda çok fazla televizyon izlemeye fırsatım olmadı ama gözüme takılan bir detayı burada anlatmazsam olmaz.
Önce bir olay hatırlatmak istiyorum. Geçen yıl basına dağıtılan bir görüntü vardı. Avcılar’da bir restorantı polis kıyafetleriyle basan zorbalar, orada çalışan bir kadını saçlarından sürükleyerek kaçırıp tecavüz etmişlerdi. Mekanın personeli ve mekandaki herkes polisten böyle bir davranış gelebileceği varsayımıyla seslerini çıkarmamıştı. Kimse onların polis olmadığından dahi şüphelenmemişti, zavallı kadının bağırmalarına rağmen.
Biraz sabır, bağlıyorum olayı Arka Sokaklar adlı polisiye bir dizi var. Gündüz saatlerinde denk geldiğim için muhtemelen tekrar bir bölümdü. Rastladığım bölümde şöyle bir sahne izledim; ‘Sivil ve resmi kıyafetli polis ekipleri bir kahvehaneyi basıyor. Herkes ayağa kalkıyor. Kahveci elinde bir tabla dolusu çayla görünüyor. Polisler kahveciye sorular soruyorlar. Kahveci konuşmak istemiyor. Önce sandalye ve tabureler tekmelenip mekan ufaktan bir dağıtılıyor. Ardından kahvecinin tablasındaki çay bardakları tek tek kırılıyor. Kahveci bakıyor olacak gibi değil, polislerin istediği bilgiyi veriyor. Bu sırada elindeki tablaya bir tekme vuruluyor ve bütün çaylar yerde.”
Televizyonun toplum üzerindeki büyük etkisini de göz önüne alırsak, bu sahnenin izleyicide oluşturduğu izlenimin doğuracağı sonuçlar hiç de hoş olmayacaktır. Polisin göstereceği yasa dışı davranışların ya da polis kıyafeti giyerek mekanları tarumar edip adam kaçıranların bu davranışlarını kabul edilir kılmamak için biraz daha dikkat
‘Santraç turnuvası’
NTV ara haberlerinden birinde Kasparov-Karpov’un yapacağı satranç maçının haberi veriliyor. Spiker kızımız ‘santranç’ diye telaffuz ediyor. Diyorum ki dili sürçmüştür, şimdi düzeltecek. Yok Olmuyor bir türlü. Bütün haber boyunca altta ‘satranç’ yazıyor spiker kızımız ‘santranç’ diye telaffuz ediyor.
Düzeltme, özür ve teşekkür:
Geçen yazımızda Digiturk’un Lig TV’den önce Nur TV’den yayın yaptığını yazmıştık. Okurumuz Mehmet Cogal (Çoğal da olabilir) mail göndererek bizi uyardı; Lig TV’den önce Nur TV değil Işık TV’den yayın yapılıyordu. Yazımızda düzeltmeyi yaptık. Yanlışlık için okurlarımızdan özür dileriz. Mehmet Bey’e de çok teşekkür.
EKRAN TİMİ - Haber 7
ekrantimi@haber7.com
-
selim bahadır 16 yıl önce Şikayet Etdiğer yazılar. Ekran Timi iyi bir köşe oldu ancak; yazılarını hızlı güncellemiyor. TV konusunda farklı bakış açılarına gerçekten ihtiyacımız var. Mesela İbo şov izlememek için 30 altın kural, uğur dündara tahammül etmenin 7 etkili yolu gibi pratik önerilerde verilebilir.Beğen
-
okan öztürk 16 yıl önce Şikayet Ettşk. bu bölümü su an farkettim ve bir solukta 4 yazınızıda okudum. gerçekten müthiş oluyor. işte haber yediden biz böyle şeyler bekliyoruz sırf haber olsun dıye sacma sapan şeyler yayınlanıyor arada ama haber yedinin daha da kaliteli olması için sizin yaptıgınız gibi işler yapmak gerekir diye düşünüyorum. ayrıca yeni tasarım eskiyi aratıyor.selam saygı ve muhabbetlerimi sunarımBeğen
-
selami_32 16 yıl önce Şikayet Etbir diziyle iş bitmez kankiler. Müslümanların imajının düzelmesini istiyorsak asr-ı saadet veya Osmanlı'nın genişleme zamanlarında olduğu gibi dosdoğru olmalıyız ve kendimizi düzeltmeliyiz. yoksa bu tür diziler amerikalıların kendilerini övdükleri dizilere benzemekten öteye gidemez.Beğen
-
elif ...... 16 yıl önce Şikayet EtAcemi Müezzin (TRT-1). Ekran Timi umarım Bayram boyunca yayınlanan Acemi Müezzin'i de gözden kaçırmamıştır. Gerçekten çok güzel bir dizi olmuş. İnşallah devam ettiriler... ( İlk defa bir TV de normal bir imam ve normal bir müezzin karakteri var. ) TRT ye teşekkürler ...Beğen
-
Ibrahim Tümüklü 16 yıl önce Şikayet Etalmanyadada buna benzer bi dizi var. babasi polis ve tamamiyla almanlasmis bi karakter, oglu asosyal ve türklügünden zerre kadar ödün vermemis kaba ve siddet kullanan biri. kizi ise asosyal dindar basörtülü ve türklügünden yine zerre kadar taviz vermemis ve bi okadarda cahil bi karakteri yansitiyor. anliyacaginiz asimile olmayi red edenler hedef gösteriliyor. burda dizinin adini vermiyecem ama devlet televizyonunda yayinlaniyor, almanyadaki gurbetciler bilirBeğen