EKRAN TİMİ
EKRAN TİMİ
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

İlahi Yaşar Hoca sen bizi güldürdün!

GİRİŞ 13.10.2009 GÜNCELLEME 13.10.2009 YAZARLAR

Zorla programa çıkartılan İLAHİyatçı (Feride nasıl olmuş?) ve yine zorla program yaptırılan sunucu. Telefonla bağlanan da Hülya Avşar olunca Ekran Timi görev başına.
Bir zorlama da Okan’la Beyaz’dan… Zorla mı çıkarttılar sizi oraya ‘Yani’…
Yılmaz Erdoğan Ekran Timi’ni okumuş… Bizi izlemeye devam edin.
Acun’u bir eleştirip bir övüyoruz. Bu sefer Ekran Timi’nden övgüyü aldı. Ekran Timi futbol tutkunlarına ‘Devler Ligi’ni tavsiye ediyor.
Timuçin Esen, Levent Kırca, Uğur Yücel geçen hafta magazin terörüne uğrayanlardandı. South Park da bu konuya açıklık getirdi; ‘Tanrılar kurban istiyor’!
Show Haber’e, ‘eski Dışişleri Bakanı Ali Karacan değil’ bilesiniz…
Ekran Timi sıkı Ezel’ci çıktı. İzleyeni çok olunca eleştireni de çok oluyor. Dua etmek için camiye kadar gidip, duvar dibinde dua eden Eyşan’ın duası nasıl jet hızıyla kabul oldu. Makyaj ekibine bir de tavsiyemiz var.
Magazin programının seviyelisi HT Kulüp’e ilişkin bir değerlendirme.
İşte Ekran Timi’nin bu hafta yakaladıkları:
 Her açıdan yalan dolan!
Ruhat Mengi’nin Star’da yayınlanan programını açıkçası seyretmeye tahammül edemiyorum. Ekran Timi’ne yazmak için malzeme gerekiyor. Kanalları gezerken rastladım. Ülkemizin İlahiyatçısı(!) Yaşar Nuri Öztürk ekranda, Hülya Avşar da telefondaydı. Hülya Avşar kızgın, “benim hakkımda ileri geri konuşamazsınız” diyordu. Yaşar Nuri Öztürk “benim öyle programlarla işim olmaz, bu kadının programına aynı kuruluşta çalışıyoruz diye çıktım, pişmanım” dedi. Sayın ilahiyatçı unutmuş galiba. Hakkında karısının iddialarına cevap vermek için Esra Ceyhan’ın programına telefonla bağlanıp, saatlerce kendini savunduğunu. Üstelik stüdyoda da iddiaların diğer muhatabı sekreteri varken! Programın sunucusu Ruhat Mengi ise “biz onları sizin için söylemedik Hülya Hanım, manken sunucular için söyledik” dedi. Ve tartışma sürdü gitti.
Anladığım kadarıyla, Ülkemizin İlahiyatçısı(!) Hülya Avşar’ın sorularından hoşlanmamış, hakaretler yağdırmış. Onun yanında mankenlikten, şarkıcılıktan gelme sunucuları da eleştirmişler. “Kitap okumadan, bilgi sahibi olmadan her konuyu sormaya kalkıyorlar” diye. Haklı tarafları var tabi ama Ruhat Mengi’nin son cümlesi bitirdi beni. “Ben gazeteciyim her şeyi konuşabilirim ama öyle her önüne gelen özellikle din gibi konularda bilmeden konuşamaz!”
Sormazlar mı Sayın Ruhat Mengi; Siz hangi İlahiyat Fakültesinden mezunsunuz?
 Yani Okan!
Beyaz Star TV’deki yarışma tutmayınca, Kanal D’deki şovuna geri döndü. İlk programına meslektaşı Okan Bayülgen’i çağırmış. Okan Bayülgen son dönemlerde yaptığı işlerden çok eşi ve bebeği ile gündemde. Böyle bir adam nasıl baba olur çok merak ediyor insanlar!
Açtığımda çocuk sahibi olmanın nasıl bir şey olduğunu anlatıyordu Okan Bayülgen. O gizem verilmiş, şiirsel ses tonuyla ve o en bilmiş cümleleriyle… Ancak bir sorun vardı. Yıllardır sunuculuk yapan, seslendirmeler yapan, hemen hemen her konuda bir fikri olan bu adamın iki kelimesinden biri “yani”ydi. Evet çoğumuz fazlaca kullanıyoruz bu kelimeyi. Bunun en büyük etkeni de televizyonlar. Ama ben Okan Bayülgen kadar sık kullanan birine rastlamadım daha önce.
NOT: Beyaz da iki ya da üç kelimede bir kullanıyor “yani”yi…
Çok Güzel Olmadı!
Yılmaz Erdoğan Ekran Timi’ni okumuş sanırım. Hani biz demiştik ya, programın müstehcenliğini kapatmak için çocukları kullanıyor diye. Bu haftaki programda da skeçten çok çocuklarla sohbetlerini izledik. Hem eleştirileri örtbas etmek için hem de izlenecek skeçler yapamadıkları için böyle bir yola başvurdular sanırım.
Hemen hatırlatalım biz iyiyi de alkışlamasını biliyoruz.
Ezel’de jet hızıyla kabul olan dua
Show TV’nin yeni dönem iddialı yapımlarından Ezel güçlü oyuncu kadrosu, sağlam kurgusuyla, ilgi çeken, ümit vaat eden dizilerden birisi. Son yayınlanan bölümde, müebbet hapis cezası alan Ömer’in cezaevinde çıkan yangın ve karmaşada ölmesine! ve dışarıda Ezel olarak doğmasına şahit olduk. Cezaevinde kendine el veren Ramiz’in neden yaptığını henüz bilemediğimiz iyiliğiyle estetik ameliyat geçiren Ömer, Ezel olarak yepyeni bir hayata başlar. Gerçi ameliyat sonrası bandajların açıldığı sahne epey bir amatör geldi bana. Makyaj pek gerçekçi durmuyordu. Dizi makyaj ekibinin Nip-Tuck’tan öğreneceği çok şey var besbelli. 
Dizide dikkatimi çeken başka bir nokta ise sinema ve dizi dünyasının Yeşilçam’dan beri epey uzak, mesafeli durdukları dini alan yani dinle olan ilişkisiydi.
Dizi sektörü yerli dizilerin boy gösterdiği erken dönemden beri dini alana oldukça mesafeli gözlemlediğim kadarıyla. Köşklerde, yalılarda geçen son derece sosyetik ve aynı zamanda seküler bir yaşamın yanında, çoğunlukla ona eklemlenmiş fakir, ezik insanların yaşadığı dram ekseninde şekillenen dizilerde iyiler hep mağdur ve kötülerde hep kazanan olurken, ne kötülerin yapıp ettiklerinden dolayı bir vicdan muhasebesini ya da pişmanlığını görüyoruz sahnelerde, ne de iyilerin yaşadıkları dram karşısında sığındıkları bir sığınak ya da liman olarak dine ya da herhangi bir inanca rastlayabiliyoruz.
Camide el açıp dua ederken resmedilen pişman bir kalbin ya da mağdur bir insanın yansıması ise çoktan Yeşilçam filmlerinin arasında kalan tozlanmış bir tablo sadece.
Buna karşılık Ezel dizisi akşam çok değişik bir şey yaptı. Yani tabir caizse suya sabuna ucundan da olsa dokundu. Dizideki Eyşan karakteri kız kardeşinin yurtdışında gerçekleşen ameliyatı sırasında dua etmek için Sülaymaniye camisini seçti. Yalnız eski Yeşilçam filmlerindeki sahnelerdekinden bir farkla, bu kez kardeşinin iyileşmesi için Allah’a yalvaran kişi eski Yeşilçam filmlerindeki gibi camiinin içine girip diz çöküp, el açıp dua etmedi. Bu zaten çok klişe de olurdu. Peki ne yaptı, tam da günümüz seküler insanı gibi ya da dizilerde yansıtılan insan tipinden beklendiği gibi caminin dış avlusunda, kendinden gayet emin ve gururlu bir eda ile dua etti.
Hem de nerede mi, eğer yanılmıyorsam Kanuni Sultan Süleyman’ın türbesinin önünde. Yani kardeşi için camiye Allah’a yalvarmaya giden Eyşan, Kanuni Sultan Süleyman’ın makamına yönelerek kardeşi için dua etti. Tabi camiye kadar gidip türbe önünde dua etmek sadece Eyşan karakterine mahsus orijinal bir fikir de değil. Özellikle Ramazan ayındaki türbe manzaralarından çok tanıdık bir görüntü.

Fakat asıl garip olan sadece bu da değildi. Asıl garip olan, duanın ışık hızıyla kabul olmasıydı. Eyşan karakterinin duasını bitirir bitirmez doktordan gelen telefon ilahi bir mesaj gibi ulaşmıştı adeta. Eyşan’ın kardeşi iyileşmiş, türbe önünde yapılan dua da kabul olmuştu.
Ezel’deki bu sahnenin dizide ya da başka dizilerde başka başka yansımaları da olur mu bilemem ama eğer diziler biraz daha hayatın içinden konulardan seçilip, gerçek hayata yaklaşırsa olmaz da değil. Böylece belki saf inanç ve hurafe tartışmasına da geçiş yapılabilir diziler üzerinden ve Yeşilçam’dan bu yana devam eden dine karşı mesafeli ve önyargılı bakışta da aşama kaydedilebilir. Hem de artık birbirinin kopyası haline gelen dizi senaryolarına yeni bir açılım kazandırılabilir. Hem açılım kavramının son derece popüler olduğu bu dönemde olursa fena mı olur?
Devler Ligi’ne varız Acun…

Hakan Tecimer, Can Bartu, kaleci Nurettin’leri hiç izleyemeyen birisi için (ben) Acun Ilıcalı’nın “Devler Ligi” projesi takdir etmekten başka bir şey düşmez…

Yakın geçmişte Türk futboluna damga vurmuş, Sergen Yalçın, Pascal Nouma, Tanju Çolak, Pierre Van Hooijdonk, Elvir Boliç ve Hakan Ünsal'ın kaptanlıklarını yaptığı takımlar 13 hafta boyunca 1 milyon TL için halı sahada top depecek…

Alacakları para, kazanmaları, elenmeleri umurumda bile değil… Topu ayağına her aldığında “seni ne yapmalı dedirten?” Sergen’in o enfes çalımlarını, Ergün Penbe’nin “bir yıl önce bıraktığım futbola geri dönsem milli formayı bile giyerim” diyen performansı, Van Hooijdonk’un halen daha müthiş bir şekilde kullandığı ayak içi, doksandan örümcek ağı alan sert şutları…

Elvir Boliç’in ince golcülüğü, şimdinin 20’li yaşlarındaki gençlerini bile mest edecek kadar golcü kalan Kral Tanju’yu, Beşiktaş taraftarının başkan adayı olsa gözü kapalı seçeceği Pascal Nouma’yı ve bana göre Türkiye’nin yakın geçmişteki en kaliteli sol kanat oyuncusu olan Hakan Ünsal’ı bir araya getirip onlara bir de yıldızlar karması gibi takım yaptıran Acun’a teşekkür etmemek elde değil…

İlk haftası Pazar günü oynanan maçları kaçıran futbol izleyicisi okura tavsiyem, yukarıda saydığım takım kaptanlarının dışında; Gökhan Keskin, Recep Çetin, Kaan Dobra, Mustafa Doğan, Hayrettin Demirbaş (Kova Hayrettin), Ergün Penbe, Mert Korkmaz, Hamza Hamzaoğlu, Bekir Gür, Ümit Davala, Vedat İnceefe, Ahmet Yıldırım, Uğur Tütüneker, Saffet Akyüz, Mehmet Gönülaçar, Nurettin Yıldız, Semih Yuvakuran, Hakan Tecimer, İlker Yağcıoğlu, Elvir Baliç, Şenol Ustaömer, Yaşar Duran, Saffet Akbaş, Cem Pamiroğlu, Saffet Sancaklı, Atilla Güneş, Kemalettin Şentürk, Zafer Tüzün ve Tarık Daşgün gibi, jubilesini çoktan yapmış, ununu elemiş, kimi yazar, kimi teknik adam kimi de başka meşgaleler içinde olan futbolumuzun bu güzide insanlarını yeniden izleme fırsatı doğmuştur ve bence sakın kaçırmayın…

Ha bir de Erman Toroğlu var ki onu es geçmek olmaz… Hani Maraton’da her hafta hakemleri çatır çatır eleştirip yerin dibine sokan Erman Toroğlu’dur bu maçları yönetecek şahıs… 

Cinlik iyi de mesaj kötü

Kış geliyor… Gözler, soğuk günlerde, içimizi dışımıza ısıtacak soba ve ısıtıcılar çevrildi. Açıkçası doğalgazdan sonra benim aklıma gelen aletin adı; UFO… Bizim evde de var… Onunla soğuğu   kırıyoruz. Ama UFO’nun yeni kış sezonu için yaptığı reklam garibime gitti. Artık açık hava alanlarını da ısıtacağını duyuran UFO reklamı, dumansız hava sahasına karşı mağdur olan cafe, kahvehanelere, soğuk kış günlerinde sigara içen müşterileriniz için dışarıyı da ısıtırız mesajı veriyor… 


Magazinciler kurban istedi!
Magazincileri eleştiren South Park’ta ‘İlkel dönemlerde genç kızlar süslenir, kraliçe gibi hissettirilir ve tanrılara kurban verilirdi. Modern çağda ise intihar ettiriliyor’ denilerek özel hayata yönelik tacizler işlenmişti. Geçen hafta üç sanatçının özel hayatına tecavüz edilince ‘Kim kurban istedi?’ diye merak ettik.
Geçen hafta mutlaka ekranlarda gözünüze sokulmuştur sanatçılarla magazinciler arasında yaşanan olayları. Televizyonda görmediyseniz mutlaka ilişmiştir internette ya da gazetelerde. Bu konuya çok fazla girmek istemiyordum ama üç olayın üstüne bir de Pazar akşamı South Park’ın aynı konuyu işlediğini görünce yazmaya karar verdim.
Önce Levent Kırca gazetecilere saldırdı! Ardından Timuçin Esen’le gazeteciler arasında yaşanan gerginlik, oyuncunun gözaltına alınması ile sona erdi. Ve yine Uğur Yücel yemek çıkışı uğradığı taciz sonucu yere düşerek magazin programlarına malzeme edildi.
Kimin haklı, kimin haksız olduğuna hiç girmeyelim. Hangi durum özel yaşamdır, hangi durumda sanatçı örnek olmalıdır sayfalarca makale yazılabilecek konular bunlar. Bugüne kadar çokça tartışıldı bundan sonra da tartışılmaya devam edecek.
Türkiye’de bu olaylar yaşanırken, ekranların aykırı çizgi filmi South Park, ‘Britney Spears’e uygulanan terörü konu edinmişti. Film, bu terörün altında ise ilkel duyguların yattığı mesajıyla ekrana geldi.
Ekranların en absürt çizgi filmlerinden biri South Park… Çizgi film dediğime bakmayın, gece 23.00’te yayınlanıyor ve büyükler için. Ele aldıkları konuları absürt bir biçimde ve en akla gelmeyecek şekilde işliyorlar. Tabuları yok.
Bu haftaki bölümde konu ‘Britney Spears’ti. Sürekli ABD basınına malzeme olan, eleştirilen, her hareketi takip edilen ve özel hayatı kalmayan Spears, kahramanlarımızın kasabası South Park’a geliyor. Televizyonda Spears’in özel fotoğraflarının 100 bin dolara satıldığını gören kahramanlarımız özel fotoğraflarını çekmek için otel odasına sızıyorlar.
Britney Spears yaşadığı baskı sonucu tüfekle kafasını uçurduktan sonra ölmüyor ve yarım kafalı bir şekilde yaşamaya çalışıyor. Ama bu hali bile insanları tatmin etmiyor. Yine eleştiriliyor, yine fotoğrafları çekiliyor, özel hayatı didik didik ediliyor.
İlginç detaylarla devam eden hikayede kahramanlarımız insanların neden sürekli bu konuyu gündemde tuttuklarını sorgulamaya başladığında aldıkları cevap oldukça ilginç.
Geçmişte kurban seçilen genç kızlar süslenir, kraliçe gibi hissettirilir ve tanrılara kurban verilirdi. Şimdi ise intihar ettirerek onları kurban veriliyor. Bu ilk çağlardan beri süregelen bir gelenek ve modern çağda bu şekilde uygulanıyor’
Sonda Britney Spear intihar ediyor ve herkes rahatlıyor. Yeni kurban TV’de görünmesiyle film sona eriyor.
Bir hafta içinde üç vaka olunca insan soramadan edemiyor ‘Bizde kim kurban istedi acaba?
 
Eski Dışişleri Bakanı Ali Karacan
Pazar günü haber bültenlerinde Türkiye-Ermenistan arasında imzalanan protokole geniş yer ayrılmıştı. Tüm kanallarda aşağı yukarı aynı bilgiler verilirken Show TV’nin öğle haberlerinde ilginç bir bilgi yer aldı.
Konuyla ilgili gelişmeler aktarıldıktan sonra Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na sürece katkısından dolayı teşekkür edildiği bilgisinin hemen ardından ‘Eski Dışişleri Bakanı Ali Karacan’a da teşekkür edildi’ denildi. Bunu canlı yayında spiker deseydi dil sürçmesi der geçerdik. Ancak vtr’de bu şekilde söylenince bu hataya anlam vermek mümkün değil.
Dil sürçmesi olsa ikinci kez okunur ve düzeltilir. Muhtemelen haber metninde de aynı ifade yazıyordu. Pazar günü stajyer muhabirlere mi hazırlatıldı haber diye düşünmedik değil… Eski Dışişleri Bakanı Ali Karacan değil, Ali Babacan bilginize…
 
Bu ‘Cemiyet’ bildiğiniz cemiyetlerden değil!
Habertürk TV’de diğer tv kanallarındaki magazin programlarından çok farklı bir magazin programı var; HT Kulüp… Öyle hiç magazin izlemem, hep belgesel bakarım diyenlerden değilim. Kırk yılda bir de olsa açar bakar izler ve merak ederim ama öyle uzun süreli sabredebileceğim bir şeyde değil. Zaten birisini izlemişseniz eğer programın diğerleri aynı malzemeyi bir ay boyunca evirip çevirip kullanır çoğunlukla... 
Fakat Habertürk TV’deki (programda üzeri basıla basıla kullanılan deyimle) cemiyet hayatına göz gezdiren HT Kulüp diğer magazin programlarının tam aksi. Diğerlerinde insanlar kameraya çekilmek konusunda ne kadar isteksiz, arzusuz ve hatta kaçak güreşiyorsa burada bir o kadar görüntü vermekten dolayı inanılmaz mutlu ve keyifli.

Zaten isminden de anlaşılabileceği gibi cemiyet hayatı. Yani gayet ortada yaşanan, gayet açık, meşru, kendilerinden beklenen, kurallı, nizamlı bir hayat ve onun birebir yansıması. Haliyle diğer magazin programlarındaki heyecanı gerilimi görmüyorsunuz izlerken. Ya Bebek parkında köpeklerini ya da bebeklerini gezdirirken maaile, ya da dost ahbap toplaşmışlar yemek yiyorlar, brunch yapıyorlar ya da beş çayı toplantısında sohbet ediyorlar.
Gayet danışıklı dövüş şeklinde cereyan eden çekimlerde kameramanlara teşekkür edenleri bile var aralarında, ya da kibar bir selamla selamlayan… Her şeyin bir alıcısı var ki yapılıyor.
Geri planında ise “Şekerim gördün mü bu hafta bizde çıktık HT Kulüp’e ya da bizim Canan da her hafta her hafta var ayol Kulüp’te…  Sıkılmıyor mu? Ya da Bebek parkı da pek kalabalıklaştı yeni bir park mı icat etsek" gibilerinden diyalogların çok dillendirildiğini düşündüğüm program, heyecana yüreği elvermeyen magazin tutkunlarına tavsiye edilir.
Yalnız sıkılmaca yok. Çünkü bu cemiyet bildiğiniz cemiyetlerden değil. Zira görüp görebileceğiniz tek şey bebek parkında çocuğunu salıncakta sallayanlar, eşiyle yan yana durup poz verenler, ya da kalabalık gruplar halinde habire bir öğünü icra edenlerden ibaret. Yani benim anladığım bu cemiyet insanları ya Bebek’te köpeğini ya da bebeğini gezdirir ya da durmadan habire yer de yer. O kadar yemeden içmeden sonra nasıl böyle zarif kalabiliyorlar tabi oda ayrı bir merak konusu. Acaba kameralara takılmayan bir formülü olabilir mi?

EKRAN TİMİ - Haber 7
ekrantimi@haber7.com

YORUMLAR 17 TÜMÜ
  • ANTİLAİKÇİ VELİ 16 yıl önce Şikayet Et
    ŞAHANE ALDATMAK. Hülya aldatmak konusunda nal topladı, gördük ve dahi güldük! Yaşar hoca(!); Hülyanın bu konuda kendisine rakip olmasından mı korktu nedir:)
    Cevapla
  • Yusra 16 yıl önce Şikayet Et
    ... ben iyisimi bişey yazmayım,susayım,iyisimi hiçbişey düşünmeden uyuyayım :-) sabah olmaz yoksa bana...slm ve dua ile
    Cevapla
  • mardini 16 yıl önce Şikayet Et
    dua\\\\\\\\\\\\\\\'nın standartı. eyşanın duasının eleştirilme mantığını anlamadım.türbeye dönmüş olabilir ama Allah\\\\\\\\\\\\\\\'ım....diye dua etmişti.ışık hızıyla kabul oldu diyorsunuz.ne olmasını bekliyordunuz \\\\\\\\\\\\\\\" dua talebiniz alınmıştır \\\\\\\\\\\\\\\'please wait\\\\\\\\\\\\\\\' \\\\\\\\\\\\\\\"mi denseydi.saçma bir eleştiri.
    Cevapla
  • Ali Erdogan 16 yıl önce Şikayet Et
    Bakıyorum yine Yaşar Hocaya çamur atılmış.. Oooooo.
    Cevapla
  • polat demir 16 yıl önce Şikayet Et
    dindar kanallar. yahu birde dindar olduğu söylenen kanallardaki reklamları eleştirsenize. diğer kanallarda çıkan banka-faiz reklamı, kadın bezi reklamı ve şampuan reklamlarındaki yarı çıplak kadınlar, özellikle deki dini filmlerdeki başları açık kadınların yaptığı dini konuşmalar (ha dinden bahsedebilirler de, benim korkum, millete başörtüsünün dinde olmadığını yutturacaklar bu filmlerle, yani başını da açsan olur mantığı) Ekran Timi, bi de bu konuları ele alsana.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle