Uğur Dündar haberciliğine bakış... Okurdan
GİRİŞ 16.10.2009
GÜNCELLEME 16.10.2009
YAZARLAR
Ekran Timi yayına başladığından beri Tim üyeleri görev icabı aşırı dozda aldıkları ‘tek yönlü tv mesajları’ nedeniyle bazen cozutsalar da günü kurtarmayı biliyorlar. Anlayacağınız haftayı zor kurtardık.
Ancak Ekran Timi’nin hakkını teslim etmemiz gerek. Bu dizi ses getirir dedik. Açın 1 Ekim tarihli yazımızı okuyun. Üşenirseniz aşağıya aldık onu okuyun. ‘Ayrılık’ dizisi ses getirir dedik getirdi. Tim üyeleri bu işi biliyor.
Ekran Timi soruyor ‘Güzel Haber’den kastınız ne ola?
Lavabo gibi, tıkanıp tıkanıp açılan dizi sektörü… Son tıkanmaya pompayı Ekran Timi vurdu.
Esra Ceyhan ve TRT yan yana durursa… Ekran Timi sevmedi.
Sunucu Oray Eğin… Konsept: “Konuk kayırma ve torpil yapma gibi jestlerin asla yer almadığı program” İçerik: “Tesettürlü de güzel ve seksi olunabilir mi?” Hepsini birleştirin üzerine bir de tesettürlü konuk olarak ‘Rabia Kazan’ı koyun. Başka da bir şey demeye gerek yok. Ama dedik… Aşaada…
Canlı yayında küfür olayı… Tim’den kaçmaz.
Bir de okurlardan gelen var: Telefon Kulübesi, Uğur Dündar haberciliği ve müzmin muhalif Leman….
İşte Ekran Timi’nin yakaladıkları:
Ekran Timi bu diziye ‘dikkat’ demişti
Ekran Timi TRT’nin ayrılık dizisine dikkat çekmiş ve ses getireceğini söylemişti. Ekran Timi’nin hedefi 12’den vuran tespitini hatırlatmak istedik.
Ekran Timi’nin 1 Ekim Tarihli köşesinde Ayrılık’la ilgili aşağıdaki değerlendirme yer almıştı: “TRT ekranı, sınırları aşan prodüksiyonu Ayrılık’ta bu sezon projektörünü Filistin’e yöneltiyor. Dünyada bir ilke imza atan dizi üç din için kutsal olan Kudüs topraklarında, Mescid-i Aksa’da ve Ağlama Duvarında çekilmiş. Çok çarpıcı bir fragmanla duyurusunu yapan dizide Filistin’de yaşanan dram özellikle anneler ve çocukları üzerinden anlatılıyor. Aşkta ve Savaşta Filistin sloganıyla ve etkileyici fragmanıyla dikkatimi çeken yapımı şiddetle tavsiye ediyorum. Dizinin müzikleri ise artık bu alanda kendisine rakip tanımayan Gökhan Kırdar’a ait. Ayrılık dizisi ilk bölümünden itibaren Ekim ayında TRT 1’de… Meraklısına duyurmak istedim…”
Güzel Haberler’de art niyetli yaklaşımlar!
Müjde Ar’ın haddini fazlasıyla aşan son dönemdeki açıklamaları ne kadar görmek istemesem de medya tarafından gözümün içine sokulup dururken geçen akşam birde programına rastladım NTV’de. Bakımdan geçip, kadınlığını fazlasıyla ortaya döktüğü bu haliyle en azından alıcısı için göze hitap eder hale gelmiş. Ancak Güzel Haberler adı altında ele aldığı her konuda inceden dokundurmaları, her konuda adeta bilmiş bir halde ahkam kesmesi ve sırf muhalefet yapmak adına insafsız çıkışları bende çok itici bir izlenim bıraktı. Aslında bıraksalar da herkes sadece kendi işini yapıverse… Madem oynadığı onlarca filmle harikalar yarattı. Sinemada çığır attı Müjde Ar hanım keşke bıraksalardı da sadece o dahiyane filmlerini yapmakla kalsaydı, bozacaksa da bozmayacaksa da ahlakını sadece onun filmlerini izleyenlerle sınırlı kalsaydı.
Dizi sektörü tıkanmaya doğru mu gidiyor?
Bu soruyu neden sordum. Malum adımız Ekran Timi’ne çıktı çıkalı büyük bir görev bilinciyle habire tim görevimizi icra ediyoruz. Yani her şey görev aşkına diyerek ekranı kumanda ediyor, göz gezdiriyoruz.
Önceki akşamda yine bu bilinçle ATV’nin sonradan sonraya yayına birer birer soktuğu dizilerinden Nefes’e bakayım istedim. Bu arada bu önce diziye ilginç bir isim bulup sonrada o ismi bir karaktere giydirme modası sizinde canınızı sıkmıyor mu artık. Sıla, Asi, Ezel, Nefes… Say say bitmiyor…
Neyse, dizi zaten PT ikinci kuşakta başladı. Benim için en baştan eksi. Çünkü o saate kalan dizi hele birde reklamlarla bölündü mü, benim için şansı az. İsmini dizinin başrol kadın karakterinden alan Nefes dizisi, babasının en yakın arkadaşıyla eşini aldattıktan sonra evi terk eden annenin arkasından yıkılan bir baba ile kızının dramatik öyküsünü anlatıyor. Fakat ilk sahnesinden itibaren izleyiciyi ağlatacağım iddiasındaki dizi bunu gerçekleştirmek için dram dozunu biraz fazla kaçırmışçasına bende rahatsızlık hissi yaratıyor.
En büyük acılar bile zamana teslim olurken babanın 17 yıl sonra bile hala ilk günkü kederle hareket etmesi ve kızın da sanki daha dün annesi evden çıkıp gitmişçesine taze bir kinle oturup kalkması nedense bana çok gerçeklikten uzak geldi. Dizi ilerledikçe anlıyoruz ki senaryo tamamen genç kızın konser gecesi vefat eden babasının ardından intikam kararına kilitlenmiş ve bu duygu üzerinden formüle edilmiş.
Yalnız diziyi izledikçe bu formülün serpiştirildiği her sahne boğucu bir etki yapıyor ve bunalıyorsunuz. Zaten kız karakter dizinin neredeyse üçte ikisinde ağlıyor ya da sinir krizi geçiriyor. Geri kalan kısımda da intikam planları yapıyor. İntikam için de güya annesiyle barışmış görüntüsü altında onun ailesine sızarak annesinin üvey oğullarına göz koyuyor.
Dizinin ilerleyen bölümlerinde benim aklıma iki senaryo geliyor, ilki intikam duygusuyla başlayan büyük bir aşk hikayesi, ikincisi de Nefes’in sırayla üç oğlu da kendine aşık etmesi ve böylece de kendince annesinden intikam almış olmanın verdiği hazzı yaşama isteği. Tabi bir günahtan yola çıkarak intikam almanın yol açtığı yepyeni günahların ahlaki boyutuna girmiyorum bile. Zira son dönemdeki hemen bütün dizilerde maalesef ahlaki olarak son derece sorunlu noktalar var hatta diyebilirim ki hepside sadece salt bu ahlaki çökme üzerine kurulmuş senaryolar. Ne diyeyim izleyecek olanlara kolaylıklar dilerim. Ama bana ilk bölümündeki dram bile fazlasıyla yetti.
Önceki akşamda yine bu bilinçle ATV’nin sonradan sonraya yayına birer birer soktuğu dizilerinden Nefes’e bakayım istedim. Bu arada bu önce diziye ilginç bir isim bulup sonrada o ismi bir karaktere giydirme modası sizinde canınızı sıkmıyor mu artık. Sıla, Asi, Ezel, Nefes… Say say bitmiyor…
Neyse, dizi zaten PT ikinci kuşakta başladı. Benim için en baştan eksi. Çünkü o saate kalan dizi hele birde reklamlarla bölündü mü, benim için şansı az. İsmini dizinin başrol kadın karakterinden alan Nefes dizisi, babasının en yakın arkadaşıyla eşini aldattıktan sonra evi terk eden annenin arkasından yıkılan bir baba ile kızının dramatik öyküsünü anlatıyor. Fakat ilk sahnesinden itibaren izleyiciyi ağlatacağım iddiasındaki dizi bunu gerçekleştirmek için dram dozunu biraz fazla kaçırmışçasına bende rahatsızlık hissi yaratıyor.
En büyük acılar bile zamana teslim olurken babanın 17 yıl sonra bile hala ilk günkü kederle hareket etmesi ve kızın da sanki daha dün annesi evden çıkıp gitmişçesine taze bir kinle oturup kalkması nedense bana çok gerçeklikten uzak geldi. Dizi ilerledikçe anlıyoruz ki senaryo tamamen genç kızın konser gecesi vefat eden babasının ardından intikam kararına kilitlenmiş ve bu duygu üzerinden formüle edilmiş.
Yalnız diziyi izledikçe bu formülün serpiştirildiği her sahne boğucu bir etki yapıyor ve bunalıyorsunuz. Zaten kız karakter dizinin neredeyse üçte ikisinde ağlıyor ya da sinir krizi geçiriyor. Geri kalan kısımda da intikam planları yapıyor. İntikam için de güya annesiyle barışmış görüntüsü altında onun ailesine sızarak annesinin üvey oğullarına göz koyuyor.
Dizinin ilerleyen bölümlerinde benim aklıma iki senaryo geliyor, ilki intikam duygusuyla başlayan büyük bir aşk hikayesi, ikincisi de Nefes’in sırayla üç oğlu da kendine aşık etmesi ve böylece de kendince annesinden intikam almış olmanın verdiği hazzı yaşama isteği. Tabi bir günahtan yola çıkarak intikam almanın yol açtığı yepyeni günahların ahlaki boyutuna girmiyorum bile. Zira son dönemdeki hemen bütün dizilerde maalesef ahlaki olarak son derece sorunlu noktalar var hatta diyebilirim ki hepside sadece salt bu ahlaki çökme üzerine kurulmuş senaryolar. Ne diyeyim izleyecek olanlara kolaylıklar dilerim. Ama bana ilk bölümündeki dram bile fazlasıyla yetti.
TRT’nin tanıtım gecesi ve Esra Ceyhan sürprizi!
TRT’nin tanıtım gecesi dün akşam adeta bir gövde gösterisine dönüştü. İbrahim Şahin’in TRT tarihine dönüp bakınca onlarca yıl yapılamayan işleri son birkaç yıla sığdırdıklarını anlatırkenki oldukça mütevazı ama gururlu tavrı bana çok samimi geldi. TRT Çocuk, TRT Avaz, TRT 6 ve 31 dilde yayın yapan internet haber siteleriyle adeta bana göre son yılların en büyük açılımını TRT yaptı. TRT1’in yenilenen logosu ve ekran dizaynı da bana cıvıl cıvıl bir ekran olmuş gibi geldi. Dizi projeleriyle özel TV’lerle yarışır bir hali var ki hepside güzel ve güçlü projeler. Elbette tam da TRT’ye yakışır şekildeki program çeşitlemesi beklentileri karşılar nitelikte. Buna mukabil özel TV’lerde imza attığı işlerle bende hep alerjik etki bırakan Esra Ceyhan’ı tanıtım filminde görünce ne kadar çok şaşırdığımı ve üzüldüğümü kelimelere sığdıramam. Adeta gözümde birkaç basamak geri gitti TRT. Yılların TRT’sinin bu kadar kaliteli kadrosunun yanında özel TV’lerde yıllanmış, eskimiş üstelikte TRT klasmanına hiç de uymayan Esra Ceyhan’la nasıl bir beklenti içine girdiğini merak ettim doğrusu.
Ya Şimdi Ya Hiç!
Hafta sonunu Ekran Timi için evde TV karşısında geçirdim. Kumanda elimde sürekli kanalları gezdim. Hiç izlemeyeceğim programları eşime işkence etmek pahasına izledim. Bunlardan biri de Cumartesi akşamı Star’da başlayan Oray Eğin’in Talk Show Programı Ya Şimdi Ya Hiç’ti.
Konuk kayırma ve torpil yapma gibi jestlerin asla yer almadığı programmış. Öyle yazıyor Star TV’nin internet sayfasında. Merak bu ya açtım. Serap Ezgü, bir aralar Ağca’nın nişanlısı olarak şöhret bulan, sonra İtalyan bir hukukçu ile evlenen Ortadoğu Gazetesi’nin eski yazarı Rabia Kazan ve Öteki isimli kitabıyla gündem yaratan Ece Vahapoğlu konuklarıydı. Daha sonra aralarına Milliyet Moda Yazarı Melis Alphan ve Ünlü spiker Burcu Esmersoy da katıldı.
Programın izlediğim bölümünden notlar: Zira eşime daha fazla eziyet edemedim.
Melis Alphan ve Burcu Esmersoy’la biraz ayakta sohbet ettikten sonra onları da oturtmak için koltuğa doğru yürüdüler. Koltuk beş kişi için dar gelince, “Rabia sen bi kalk” deyip diğerlerini oturttu. Ayakta kalan Rabia’ya da koltuğun kenarını gösterdi. Şimdi buradaki muamele nasıl değerlendirilmeli? Hani konuk kayırma yoktu. Rabia Kazan başörtülüleri temsil etmiyor elbette. Ama bu benim gözümde. Oray Eğin ise onu oraya sırf bu yüzden davet etmiş.
Oray Eğin Ece Vahapoğlu’na soruyor: Muhafazakar bir medyada çalışıyorsun. Hiç düşündün mü acaba tesettürlü olsam daha iyi yerlere gelir miydim diye?
Ben de Oray Eğin’e soruyorum. Hiç araştırdın mı diğer yayın kuruluşlarında bir tane başörtülü çalıştırılıyor mu diye?
Rabia Kazan’ı çağırmalarının sebebi tesettürlü de güzel ve seksi olunabilir mi? bunu konuşmakmış. Bunun sınırlarını siz çizmişsiniz. Daha neyin peşindesiniz? Size ne tesettürlülerin güzelliğinden?
Canlı yayında kavga çıkarsa
İkbal Gürpınar’ın sunduğu Hayatın İçinden adlı programda canlı yayında kavga çıktı. Yayın kısa süre içinde kesilse de ekrana küfürler ve kavga görüntüleri yansıdı. Canlı yayınlarda yaşanabilecek bu tür kazalar için canlı yayınların 5-10 saniye gibi geciktirilerek verilmesi en iyi çözüm. Ancak bu teknoloji henüz Türkiye’de hiçbir yayın kuruluşunda yok.
Bu konuyla ilgili haberleri ve görüntüleri merak edenler Haber 7’nin sayfalarından takip edebilirler. Ekran Timi olarak ekranda kavga ve küfrü tasvip etmediğimizi belirtmeliyiz.
SİZLERDEN GELENLER:
Okurlarımızdan gelen maillerden bazılarını aşağıya aldık. Buyurun buradan:
Telefon Kulübesi
Okurumuz Devlet G.’nin gözüne Telefon Kulübesi adlı yarışma takılmış. Bize ilettiği mailinde yarışmaya yönelttiği eleştiriler şöyle: “Evet, 11 Ekim 2009, Pazar günü, Kanal D'de ‘Telefon Kulübesi’ isimli yarışma programında, saat 24 olmadan daha gördüğüm iğrenç manzara karşısında çok şaşırdım, sözüm ona, yeni bir yarışma formatı. Çamurun içinde debelenen, güreş yapan mayolu ve kilolu iki orta yaşlı bayan ve etraflarında onlara aç kurt gibi bakan amcalar, abiler, beyler. Öğlen vakti, İstanbul'un orta yerinde açıkta yapılan bir rezalet. Kadınlar çamurla sıvanınca çırılçıplak gibi olmuşlar. Onları seyreden halktan kadın, erkek, çocuk herkes şaşkın.
Bu program bir rezaletti. Bu kadar mı duyarsız, bu kadar mı rezil bir millet olduk, inanamıyorum. Aklı selim bir insan evladı kalmadı mı? Sonuçta kadınlardan birisi güya yendi, telefon kulübesine koştu, çamurda altın para benzeri bişeyler bulmuş, telefon açtığı kişiye üzerindeki yazıları tarif etti. O da "tebrikler, 8 bin TL kazandınız" dedi. Bunun için mi bu kadar alçalmak?”
Uğur Dündar haberciliği
Mehmed Orhan ise Uğur Dündar’ın haber anlayışına yönelik uzun bir mail yazmış. Biz özetini verelim:
Uğur Dündar’ın sunduğun Star Ana Haber’de Azerbaycan’ı proveke etmeye çalıştığını belirten okurumuz, ‘Günlerdir Bursa’yı, Bursa’daki hassas halkımızı maç için galeyana getirmek için uğraşıyordu. Öylesi vahim provokatif yayın yaptı ki bu hassas konuda…”
Okurumuz, maç olaysız sona erince Dündar’ın tavır değiştirdiğini belirterek, “Bursa’ya teşekkür ederiz diye utanmadan değişiveriyor”
Ekran Timi’nin takipçisi Mehmed Orhan, kışkırtıcı ve provokatif yayınların her konuda yapıldığını da aktarıyor.
Müzmin muhalif Leman
Bir de Ekran Timi’nin sıkı takipçisi aynı zamanda müzmin muhalifi ‘Leman’ var. (Aklıma geldi Lemanyak diye bir dergi vardı ne oldu ona?)
Leman bize taleplerini iletirken, emir kipinde kurduğu cümlelerle ve sürekli bir eleştirme gayretiyle mailler gönderiyor. Bazen ne demek istediğini anlamasak da, elimizden geldiğince görüşlerini değerlendirmeye çalışıyoruz.
Leman’ın son maili şöyle:
“ikbal gurpinar olayinida yazin lutfen siz harikasiniz.”
Leman bizimle dalgasını geçiyor, bu konuyu işleyemeyeceğimizi varsayarak. Haber 7’nin sayfalarına bakarak bu konuyla ilgili yayınlanmış haberleri okumasını tavsiye edelim.
EKRAN TİMİ - Haber 7
ekrantimi@haber7.com
EKRAN TİMİ - Haber 7
ekrantimi@haber7.com
YORUMLAR 10
TÜMÜ
-
umit avci 16 yıl önce Şikayet Etmalum medya. sabredin yakında bu medya miadını dolduracakBeğen
-
kerim harman 16 yıl önce Şikayet EtBir hadis söyleyeyim. Vurun mihenge. "Kim bir kötülüğü işitir de yayarsa onu ilk yapmış gibidir." Demek bunca fuhuş ve cinayet haberini yaymak kötülüklerin reklamı ve çoğalmalarına vesile oluyor. Mason kökenli medyamızı takip etmemiz caiz değil.Beğen
-
selim bahadır 16 yıl önce Şikayet EtTARAFSIZ OLALIM EKRAN TİMLERİ. İkbal Gürpınar'ın programındaki kavga bir başka kanalın programında çıksa idi aynı hoşgörü ile eleştiri yapılabilir miydi?_ Sanmıyorum.Beğen
-
hursit dilaver 16 yıl önce Şikayet EtORDU TV miz de var artılk.. star tv nin , ordumuzun olması gereken bir ORDUTV si şekline dönüşmesinde ugur dündarın katkılarına teşekkür ederiz.biz de kendimizi STAR TV de bulduk. sağolasın uğur dündar..ama askeri haber ve militer programların çoğaltılmasını isteriz.Beğen
-
mehmet sağlam 16 yıl önce Şikayet Etbu kadar laf ettiklerine göre. yazıdan anca uğur dündarı çekip çıkaranlar olduğuna göre.yazı taraflı.bide bu kadar bağıran çağıran varsa uğur dündar tarafsız...Beğen
