Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Siirt gezisinde biraraya getirdi birçoğunu ve uzun uzun görüştü onlarla.

Güneydoğu'daki kanaat önderlerinin son gelişmelerle ilgili açıklamaları, özlenen baharın gerçekten gelmekte olduğuna en açık delil!..

Haber7'de altı çizilerek yer alan açıklamalardan bazılarını aktaralım:

Nakşibendi ileri gelenlerinden Şanlıurfalı Hafız Kasım Sezer: "Asıl kriter İslam kardeşliğidir."

Nakşi Şeyhi Siirt'li Muiniddin Aydın: "En büyük güç o kardeşlik. O kardeşlik, Allah rızası için tesis edilse hepimiz huzurlu oluruz."

Batmanlı önderlerden Abdullah Aydın: "Bu millet uyanmıştır. Bu mesele neticelenecektir."

Said-i Nursi'nin talebesi Abdulkadir Badıllı: "Gerçek manada İslama hizmet eden herkes 30 yıldır bu işin çözümü için dua ediyor. 30 yıllık dualar var. Fiili dua, kavli dua... "

Ve daha başkaları…

Kim ne derse desin, İslam bu topraklarda yaşayanları birleştiren çimento mesabesindedir ve asırlarca süren beraberliğin sürebilmesini sağlayabilecek İslam Kardeşliği'nden başka bir malzeme de yoktur. Din kardeşliği yerine ikame edilmeye çalışılan her şey, insanları kandırmak için kullanılan bahanelerden başka bir şey değildir.

Bunun en temel gerekçelerden birisi şu: Kendisini ve dünya görüşünü dünyanın merkezi zannedenler, öteki olarak kabul ettikleri insanlar söz konusu olduğunda adaletsizlik yapmakta bir beis görmezlerken, İslam'ın en önemli emirlerinden birisi şöyledir: “Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sürüklemesin; adil olun; bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır.” (Maide, 8)

İnsanları ‘öteki' kabul ettiklerine yönelik yanlış davranışlardan caydırmayı amaçlayan hangi kural, yukardaki ayetin yerine geçebilir?.. Hangi müeyyideyle?

Ötekileştirilenler meselesi, aktüel problemin uç noktası. Karşı karşıya olduğumuz sıkıntılar esasında kardeşler arasında.

O zaman sormak gerek: Hangi beşeri sistem ya da ideoloji, Buhârî ve Müslim'de bulunan: “Hiçbiriniz kendi nefsi için istediğini  kardeşi için de istemedikçe tam mü'min olamaz” şeklindeki emri Nebevi'nin verebileceği duyguyu insanlara sağlayabilir?

Demokrasi, insan hakları, eşitlik ve benzeri bir sürü kavrama sığınıp; karanlıkta kaybedileni güya aydınlıkta arayanlar var muhakkak. Ancak onlar öncelikle bazı soruları  cevaplamak zorunda: Sık tekrarladığınız kavramlar şimdiye kadar yok muydu ki, bu işler başımıza geldi?.. Şimdiye kadar yoktu diyorsanız, neden? Ve bundan sonra olabileceğinin garantisi ne?..

En mühimi de galiba şu: İnsanların kendileri için istediklerini başkaları için de istemeleri ve tabii kendileri için istemediklerini başkaları için de istememeleri esasını, hangi kural ve müeyyidelere göre bina edeceksiniz? Herkesin başına ve dahası kalbine birer polis yerleştirerek mi?

‘Bize has laiklik' sloganı ile yıllardan beridir ensemizde boza pişirenler, herhangi bir problem çıkmaması için temel şart olan İslam kardeşliğini rafa kaldırmak için yapmadıklarını bırakmadılar yıllarca.

İşlerine geldiği zaman, özellikle Doğu ve Güneydoğudaki insanımıza İslam Kardeşliğini hatırlatan birtakım telkinlerde bulundular bulunmasına… Ancak, samimiyetsiz olduklarını memleket genelinde yaptıkları uygulamalarla ortaya koydukları için, bu çabalar fayda vermedi tabii olarak.

Değişik çözüm arayışları neticesinde bir arpa boyu bile yol alınamadığı ortada.  Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu birçok problemin olduğu gibi, Güneydoğu, Terör ya da Kürt meselesinin çözümü için de İslam Kardeşliği dışında bir yol olmadığı, açık bir gerçek.

Dün öyleydi, bugün de öyle… Ve kim ne yaparsa yapsın, Kıyamete kadar da böyle olmaya devam edecek…