Neden ‘Görev mahallinde baş daima açık' olsun ki?
Memur-Sen'in başlattığı ‘Kamuda Kılık-Kıyafet Özgürlüğü' konulu imza kampanyasında toplanan 12 milyon 300 bin imzanın ardından, bugün itibariyle sendika üyesi memurlar işlerine serbest kıyafetle gidecekler.
Serbest kıyafet denince akla başka şeyler gelse de, aslında olacak olan şu: Şimdiye kadar başörtüsü kullanamadığı için başındaki örtünün üzerine peruk takarak idare edenler, peruk kullanmadan, doğrudan başörtüleriyle işlerine gidecekler.
Tabii bu arada, başörtüsü takmak istedikleri halde, işlerini kaybetmemek için, bağırlarına taş basarak çalışmalarını sürdüren ve peruk takmayı da içlerine sindiremeyen hanımlar da aynı şeyi yaparak, çalıştıkları dairelere tercih ettikleri kıyafette gidecekler.
Yakın geçmişte yaşanan üniversitelerdeki başörtüsü yasağı meselesinde olduğu gibi, memurlarla ilgili başörtüsü yasağı da temel olarak bir yönetmeliğe dayanıyor.
12 Eylül'den sonra hazırlanan ve 1982'den itibaren yürürlüğe giren ‘Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik', YÖK tarafından hazırlanan ve başörtüsünü yasaklamanın sebebi olarak gösterilen yönetmeliğin de kaynağı.
Yönetmelikle bir yasağı uygulamak ve sürdürmek, normal şartlar altında olmaması gereken bir şey. Çünkü Anayasa'nın 2. Maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir ‘Hukuk Devleti' olduğunu vurgularken; 13. Madde'de ise şöyle deniliyor: “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir.”
Bu maddeler, temel haklardan olan kılık kıyafetle alakalı olarak, kanun yoluyla bile yasak getirilemeyeceğini anlatıyor. Ancak, kanunla bile konulamayacak bir yasak, yıllarca yönetmelik bahanesiyle uygulandı. Uygulayıcılar o kadar pervasızdılar ki, yüksek öğretim kurumlarında kılık kıyafetin serbest olduğuna dair kanun bile onları durdurmaya yetmemişti.
Üniversitelerin hemen tamamında kalkmış olan yasak, memurlar cephesinde ise istisnalar dışında sürüyor.
Hükümetin değiştirmek için çalışmalar yaptığı bilinen yönetmelik, memur ve memurelerin giyecekleri kılık ve kıyafetlerle ilgili gülünç denilebilecek müdahaleler içeriyor. Ayakkabı modelinden bıyık ve favori şekline, gömlek yakasından, kısa kollu kıyafete kadar her şey yönetmeliğin kapsama alanına giriyor. Mesela, bir erkek memurun saçının arkadan gömleğinin yakasına değiyor olması, ceza gerektiriyor. Dahası saçların nasıl taranacağı bile bazı esaslara bağlanmış.
Yönetmeliğin can alıcı ve işgüzar yöneticilerin uygulama açısından en çok dikkatlerini çeken bölümü ise şu şekilde: “Görev mahallinde baş daima açık olur.”
Söz konusu yönetmelikte kadın memurlarla ilgili şu yasaklamalar da var: “Tırnaklar normal kesilmiş olur… Kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise ile strech, kot ve benzeri pantolonlar giyilmez. Etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olamaz. Terlik tipi (sandalet) ayakkabı giyilmez.”
Tahmin edilebileceği gibi bu yasaklamalar, -tıpkı ilk ve orta öğretimde olduğu gibi- yönetmelikte olsa da dikkate alınmayan yasaklar cümlesinden. Çünkü dikkatler esas hedefe, yani başörtüsüne yönelmiş durumda.
Memur-Sen üyesi hanım memurların bugün atacakları adım, yıllardan beri maruz kalınan sıkıntıların tamamen sona ermesine vesile olur inşallah…
Ekrem Kızıltaş - Haber7
ekremkiziltas@gmail.com
-
abidin yıldız 12 yıl önce Şikayet EtEvet hocam nedeen??. MEMURSEN imizin öncülüğünde bu gün derslere erkekler kravatsız, bayanlar “Görev mahallinde baş daima açık olur.” ilkesine uymadan yani başörtülü gidildi, ne öğretmenliğimizden ve nede insanlığımızdan hiç bir şey eksilmedi. Tam aksine kendi tercihlerini yaşayan insanlar olarak daha huzurlu ve daha bir özgüvenle yaptık yapacaklarımızı.. ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ HAYIRLI OLSUN.....Beğen Toplam 5 beğeni