Her zaman olduğu gibi kanunun yeni denilebilecek neler getirdiğinden çok, bu kanunun hangi niyete binaen çıkarıldığı, laikliği ne kadar zedeleyeceği, ne kadar turist kaybına sebep olabileceği, Türkiye'nin modern dünyadaki itibarın ne kadar darbe vuracağı kabilinden yorumlar kaplayıverdi ortalığı.

Hatta, alkolle ilgili yeni düzenlemelerin Türkiye'de Şeriat ilan edilmesine yönelik ilk adımlardan birisi olduğuna dair yorumlar bile yapılabildi bu arada.

Alkollü içkileri hayat tarzları için olmazsa olmaz kabul edenler, kanunun yeni kısıtlamalar getirdiği ve bunun da kendi hayat tarzlarına müdahale olduğu kanaatinde oldukları için; düzenleme ile ilgili olarak gerçekle bağdaşsın ya da bağdaşmasın, bulabildikleri bütün eleştirileri ard arda sıralamaya başladılar yine.

Aslında başka gayretlerle yapılıyor olsa da, alkolle ilgili düzenlemelere karşı çıkmak sadedinde yapılan yorumların, bu işlerin başka ülkelerde nasıl yürüdüğü konusunda bilgilenmemize sebep olma gibisinden bir faydası da var.

Alkollü içkilerin alabildiğine serbest ve canlarının istediği her yerde bulabilecekleri şekilde satılması gerektiği temelinden hareket edenlerin genel olarak batıcı takıldıkları malum olduğu için; konu ile ilgili düzenlemeleri -yetersiz de olsa- makul bulanlar, gelişmiş batı ülkelerinden çeşitli örnekler veriyorlar.

Alkol konusunda batılı ülkelerde ne gibi tedbirlerin uygulandığı ile ilgili örnekler ve meselenin gerek sağlık ve gerekse asayiş tarafları ile ilgili rakam ve oranlar, batılıların da alkol konusunda epey kafa yorduklarını ve netice olarak ‘orası batı değil mi kardeşim, her şey serbest' şeklinde bir düşünceye yer olmadığını anlıyorsunuz.

21 yaş altındakilere alkol satışının genel olarak yasak olduğu ABD'de, otuz altı eyalette pazar günleri alkol satışı yasakmış mesela. Alkollü araç kullanana doksan gün hapis cezası var. Alkollü içecek satın alacak kişilerin fotoğraflı bir kimlik göstermesini de zorunlu hale getirmiş ABD'liler. Uymayanlarla ilgili müeyyideler ise ciddi şekilde ürkütücü: 21 yaşın altında birisine içki satan; bu kişinin mesela kaza yaparak ölüme sebebiyet vermesi durumunda, adam öldürme suçuyla yargılanıyor.

Mesela Fransa'da gece içki tüketiminin yasak olduğunu, Rusya'da kamuya ait alanlarda içki yasağı bulunduğunu, sokakta içki içmenin yasak olduğu Estonya'da içki satışının sadece saat 10.00-22.00 arası serbest olduğunu öğreniyorsunuz böylelikle. O kadar da değil tabii. İspanya, İrlanda, Letonya ve Norveç'te de, bir-iki saat farkı ile, benzer düzenlemeler bulunduğunu öğreniyor ve şaşırıyorsunuz.

İşin sağlık yönüyle alakalı rakamlar da düşündürücü: Avrupa'da yılda 195 bin kişi alkol temelli hastalıklar sebebiyle ölüyormuş mesela. İşin asayişle ilgili tarafı da ilgi çekici: Avrupa genelinde 2011 yılında 7 milyon kişi alkollüyken kavgaya karışırken,  sebebi alkol olan trafik kazalarında da 17 bin kişi hayatını kaybetmiş. Yine Avrupa'da işlenen cinayetlerin yüzde 40'ı alkolle bağlantılı iken, intihar eden her altı kişiden birisi de, bu işi alkollü iken gerçekleştiriyormuş…

Verilen örneklere bakınca anlıyorsunuz ki; alkollü içkilerle alakalı yeni düzenlemelere itiraz edenlerin esas derdi, batılı ülkeler dahil olmak üzere, dünyanın hiçbir yerinde benzeri olmayan bir serbestliğe kavuşmaktan ibaret. Hayal dünyasında yaşamak istiyorlar yani…

Ekrem Kızıltaş - Haber7

ekremkiziltas@gmail.com