Topçu Kışlası konusu, henüz proje aşamasında olup, konu mahkemelik ve ilgili mahkeme de yürütmenin durdurulması kararı vermiş durumda. Eğer yapılacak olursa, Topçu Kışlası'nın AVM olarak kullanılması da, söz konusu değil…

İyi de bütün bunlar neden yaşandı peki?.. Olup bitenler, söylendiği gibi emniyet kuvvetlerinin davranışları sebebiyle mi yaşandı?..

Bu sorunun ve tabii başka birçok sorunun cevabı aşağıda:

“Sadece ve sadece demokratik eylem hakkımızı kullanarak tepki göstermek istedik. Geldiler ve bizim eylemimizi provoke ederek ülkeyi kaosa sürüklediler. Her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti hiçbir şekilde bu tavrı ve yıkımı hak etmemektedir…

Bizler bir ağaca bile zarar gelmemesi için orada nöbetteyken, fesat duygularla tahrik eden, kandıran, aldatan, yakan, yıkan, karşısındakileri ölümle tehdit eden, darbe şakşakçılığı yapan, demokratik mücadelemize ve Türkiye Cumhuriyeti'ne darbe vurmak isteyen, kamu malına zarar veren, bu ülkenin vatandaşlarının ödemiş olduğu vergiler ile alınan kamu araçlarını yakan, esnafın dükkanlarını yağmalayan, hakkı olmayana el uzatıp, binlerce insanı da zan altında bırakan faşist zihniyetlerden davacıyız.”

Bu sözler, Gezi Parkı eylemlerini başlatan çevreci ekip tarafından kurulduğu belirtilen ‘davaciyiz.biz' internet sitesinde yer alıyor.

‘Bir ağaca bile zarar gelmemesi için başlattıklarını” rivayet ettikleri eylemin başka yönlere kanalize edilmesine sebep olduğunu düşündükleri mesajlardan örnekler ve olaylar sebebiyle ortaya çıkan yıkımların bir kısmının görüntüleri de var sitede. Yıkımların hepsi yok tabii. Daha fazlasını paylaşmaktan utanmışlar çünkü…

İşlerin bu hale gelmesine sebep olanlardan davacı olduklarını söylüyor çevreciler. İnternet sitesini de açacakları davalara destek sağlayabilmek için kurmuşlar.

Taksim Gezi olaylarını başlatanlar hakikaten onlar mıydı ve hakikaten bu kadar saf niyetlerle mi başlatmışlardı, bilinmez.

Yazılanların, yaşananların hakitaten doğru bir şekilde aktarılması. olduğunu söyleyebiliriz. Olayların genişlemesi ile ilgili olarak, aşırı derecede sert davrandıkları ve orantısız güç kullandıkları rivayet edilen emniyet kuvvetlerini suçlama merakı ağırlıkta olsa da; olup bitenlerin ‘gelip, eylemleri provoke edenlerin' marifeti olduğu, açık.

Provoke edenlerin kimler olduğunu ve bütün bu yıkımı nasıl oluşturabildiklerini bulmak ve hesaba çekmek, emniyet güçlerinin görevi.

Ortalıkta dolaşıp duran ‘mesaj' meselesi, ayrı bir konu. Mesaj, saf ve temiz bir mesaj ise mesele yok… Ancak bizim bilemeyeceğimiz derin anlamlarla dolu bir mesaj varsa, buna gerektiği şekilde cevap vermek de devletin işi…

Ancak kendilerine ‘çevreci' sıfatını yakıştıran ve bütün memlekete sıkıntı dolu günler yaşatan olayların ilk adımlarını attıklarını söyleyenlerin, sahiden bu kadar saf olup olamayacakları, üzerinde düşünülmesi gereken bir husus.

Kibritle oyun oynayıp, devasa bir ormanın yanmasına sebep olduktan sonra, boyunlarını büküp, ‘biz masumuz, bütün kabahat kibritin ve kolaylıkla yanan ormanın' diyen çocukları hatırlatıyor bu tavır.
Yine de çevrecilerin, “Geldiler ve bizim eylemimizi provoke ederek ülkeyi kaosa sürüklediler” diyerek, buna sebep olduklarını düşündükleri kişi ve grupları şikayet etmek için harekete geçmiş olmaları, güzel bir davranış.

Henüz tam manasıyla tespit edilememiş olsa da, yüz milyonlarca liralık hasar söz konusu... Olaylar sebebiyle mali piyasalarda meydana gelen on milyarlarca liralık kayıplar, başka bir mesele.
Günlerdir ortalığı karıştıran kişi ve grupları savunma derdinde olup; karşı karşıya kalınan yıkımları görmezden gelen, hatta failleri hararetle tebrik edenler, şimdi ne yaparlar dersiniz?..

Ekrem Kızıltaş - Haber7
ekremkiziltas@gmail.com