Ekrem Kızıltaş
Ekrem Kızıltaş
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Haklı ve barışsever mi?.. Haydi canım sen de!..

GİRİŞ 17.06.2013 GÜNCELLEME 17.06.2013 YAZARLAR

Kılıçdaroğlu'nun Gezi'nin boşaltılması üzerine yaptığı açıklamanın sonunda yer alan sözler, bütün bir ülkeyi rahatsız eden gelişmelere benzer zihniyette bulunanların nasıl baktıklarını çok güzel izah ediyor: Bu direnişte en önemli gücünüz, haklılığınız ve barışseverliğinizdir. Haklısınız, güçlüsünüz. Çok iyi bilmelisiniz ki dünyanın ortak insanlık vicdanı sizinle gurur duyuyor.”

 ‘Dünyanın ortak insanlık vicdanı' parlak bir söz... Ancak, Taksim Gezi Parkı bahanesiyle eylem başlatarak ortalığı karıştıranlara, her şey denilebilse de, ‘haklı' ve hele de ‘barışsever' denilemezdi.  

Beklenmedik başka gelişmeler olmazsa, Taksim Gezi Parkı sebebiyle başladığı söylenen gösterilerin nihayet sonuna gelmiş bulunuyoruz.

Şu ana kadar yaşananlar başlı başına büyük bir zarar tablosu ortaya koymuş olsa da; esas mesele, bu işleri kotaranların, nihai olarak neleri amaçlıyor oldukları.

Eğer bu kadarını ya da belki bundan da azını istiyor idiyseler, mesele yok. Ama amaçları bundan daha büyük idiyse, yaşananların bir tür deneme olduğunu ve bu işin arkasındaki mihrakların uygun bir zamanda tekrar benzeri hareketlere kalkışacaklarını varsayabiliriz. 

Eylemciler, “Taksim Gezi Parkı'na yapılacak Topçu Kışlası sebebiyle ağaçların kesilmesine karşı çıktığımız, yani yeşili önemsediğimiz için buradayız…” demişlerdi önceleri. İstanbullular başta olmak üzere ülke genelinde belirli bir sempati de toplamışlardı.

Sonrasında, nasıl gerçekleştiği konusunda muhtelif rivayetler olan bir müdahale olduğu, polisin bu sırada çok sert davranıp, orantısız güç kullandığı yayıldı ortalığa.

Bu meşhur müdahale olayı genel bir kabul görse de; nasıl gerçekleştiği, bir provokasyon amacı taşıyıp taşımadığı, dahası eğer böyle bir amaç varsa, yapanların polisler arasından mı, yoksa göstericiler arasından mı çıkmış olduğu, belirsiz. 

Taksim Gezi Parkı'nda başlayıp bir anda Türkiye'nin birçok iline yayılan eylemlerin, hakikaten Gezi Parkı'ndaki müdahale sebebiyle mi yapıldığı; yoksa Gezi Parkı'nda olup bitenlerin bu eylemlerin yapılabilmesi için mi tezgahlandığı konusu da ciddi bir soru işareti şimdi.

Bütün olup bitenlerden sonra, tadında bırakılması gereken gösterilerin tamamen başka bir mahiyet kazandırılarak sürdürülmeye çalışılması, ‘aslında başlangıçta masum bir eylemdi' kanaatini de tamamen gölgelemiş durumda artık.

Gösteri, masum bir kavram. Olup bitenler çoğu yerde Vandalizm kavramını hak edecek şekilde gerçekleşti. İşyerleri, araçlar, duraklar ve hatta yeşillikler tahrip edildi, yağmalandı. Çeşitli sebeplerle ölümler ve kaçınılmaz olarak yaralanmalar gerçekleşti.

İstanbul Kabataş'ta çocuğu ile birlikte darp edilen genç anne ve değişik yerlerde yaşanan başka bazı olaylar, meselenin ciddiyetini anlayabilmek açısından önemli parametreler oldu.

Ancak, siyaset ve medya sahasında eylemlere taraf olanların 100 milyon lirayı bulduğu söylenen maddi zarar ve finans sektöründe yaşanan on milyarca liralık kayıpları zikretmeye bile gerek duymamaları, dikkat çekiciydi.

Ülkenin değişik yerlerinde insanları ciddi şekilde tedirgin eden gelişmeler yaşanırken; normalde sorumluluk sahibi olması beklenen bazı siyasetçiler, medya mensupları ve sözüm ona sanatçıların, ortalığı yakıp yıkanlara en ufak bir uyarıda bulunma ihtiyacı bile hissetmiyor oluşları, belki de işin en garip yönlerinden birisiydi ve üzerine uzun uzun düşünülmesi gerekiyor.

Harala gürele arasında kaynayıp gider zannedilse de, inanıyoruz ki bütün yaşananlar ve bunlar karşısında birilerinin takındığı tavırlar, gerektiğinde cevabı verilmek üzere, milletimiz tarafından not edilmiştir.

Umulur ki, ortalığı karıştıranlar ve onları yönlendirenler de not edilmiştir ilgilileri tarafından… Ve tabii gerekenler de yapılacaktır herhalde…

Ekrem Kızıltaş - Haber7

ekremkiziltas@gmail.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL