Bildiğimiz kadarıyla bu türden toplantılar İstanbul'un ve ülkenin çeşitli yerlerinde de yapılıyor… Yani Saraçhane'ye uzaksanız, buralara da gidebilirsiniz.

Saraçhane Meydanı Rabiatü'l  Adeviyye Meydanı ile ‘kardeş meydan' ilan edileli beridir orada olanlar ve sıklıkla uğramayı itiyat haline getirenler ‘nöbet' diyorlar Saraçhane Meydanı'nda bulunmaya…

Akşam namazı saatlerinden itibaren başlayan programları ile Saraçhane Meydanı, Mısır'da yaşananlar karşısında yapabilecek çok şeyi olmayanların, yapabilecekleri şeyleri olsun yapabilmek için buluştukları bir mekan: Başta Mısır olmak üzere Suriye, Filistin, Myanmar, Doğu Türkistan, Irak, Afganistan, Çeçenistan, yani bütün İslam aleminde yaşananlar üzerine konuşmalar ve yorumlar yapılıyor, son gelişmeler aktarılıyor…

İlahiler okunuyor Saraçhane'de beraberce, sloganlar tekrarlanıyor… Buradaki programlar başta Ülke TV, TV Net ve uluslararası olarak da El Cezire tarafından olmak üzere, çeşitli televizyonlar tarafından da canlı olarak yayınlanıyor zaman zaman.

Saraçhane Meydanı'nda topluca vakit namazları eda ediliyor ve dualar ediliyor. Bu dualar, ‘duanız olmasaydı ne ifade ederdiniz' uyarısının ne manaya geldiğini iliklerine kadar hisseden, çaresizliklerinin farkında insanlar tarafından yapılan ve çoğu zaman gözyaşlarının eşlik ettiği dualar…

Saraçhane'nin bir başka özelliği de, Vitir namazlarının da cemaatle kılınması ve Kunut Duası… Vitir Namazı'nın sonunda okuduğumuz Kunut'tan biraz farklı bir şekilde; son rükudan kalkıp secdeye gitmeden önce İmam tarafından yüksek sesle ve cemaatin de aminleriyle eşlik etmesiyle yapılan bir dua bu.

Peygamber Efendimiz'in, bir musibet yaşandığında ya da düşmanlar tarafından mü'minlere zulüm yapıldığında, bütün namazların son rekatlarında secde öncesi mü'minlere dua ve kafirlere beddua etmesi örneğinden hareketle yapılıyor Kunut Duası…

Özellikle Mısır'da yaşananlar sonrası İstanbul başta olmak üzere ülkemizin değişik yerlerinde gerçekleştirilen Kunut'larla, mü'minlerin felahları ve zaferleri için dua; kafirler ve zalimlerin kahrolmaları için de beddualar ediliyor, tabii olarak…

Ne mutlu kunutlarda kendilerine dua edilenlere… Ve veyl kunutlarda kendilerine beddua edilenlere!..

İsrailli yetkililer, Myanmar'daki zalim kafirler yani değişik coğrafyalarda Müslümanlara zulmeden gayrimüslimler Kunut'u bilmiyor, ne manaya geldiğini anlamıyor olabilir… Ama başta eşinin peçeli olduğu rivayet edilen Sisi olmak üzere, Mısır'daki gasıp darbeciler ve İslam aleminin çeşitli bölgelerinde bu kişilere destek oldukları için binlerce insan tarafından yapılan beddualara muhatap olan ve Müslüman olduklarını söyleyen zalimler, Kunut'un ne olduğunu bilmiyor olabilirler mi?..

Mısır meydanlarını dolduran ve zerre kadar şiddete tevessül etmeyen insanları çoluk çocuk demeden katledenler ve onlara bu emri veren zalimler; yine Suriye'de katliamlarını sürdüren Esad ve beraberindekiler, İslam Alemi'nin çeşitli bölgelerinde Kunut Duaları yapılıp, kendilerine beddualar edildiğinin farkında değiller midir acaba?..

Bu duaların yapıldığı yerlerden birileri bildirmiyorsa bile, televizyonlar canlı yayınladığına göre, haberdar oluyorlardır elbette!..

Öyleyse?!..

Sözün bitmesi, böyle bir şey işte…

Ekrem Kızıltaş - Haber7

ekremkiziltas@gmail.com