Ekrem Kızıltaş
Ekrem Kızıltaş
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Bu denklemi anlamak çok zor

GİRİŞ 18.09.2013 GÜNCELLEME 18.09.2013 YAZARLAR

Kendilerini Esed rejiminin avukatı kabul eden ve her nedense bu durumdan memnun olanların yeni güfteleri şöyle: “Suriye'de kimyasal silah kullanılmış olabilir. Ama ne malum rejim güçleri tarafından kullanıldığı?.. Bakın BM Heyeti bile silahı kimin kullandığını belirleyemedi…”

Suriye'de kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığını tespit etmekle görevli olan BM Heyeti'nin, kimin tarafından kullanıldığı konusuyla ilgilenmediğini bilmiyor olamazlar. Dahası, Sarin Gazı'nın ancak oldukça karmaşık sistemlere sahip, devlet destekli büyük laboratuarlarda üretilebileceği ve kullanımı için de mutlaka roket teknolojisine sahip olmak gerektiğini artık çocuklar bile öğrenmiş durumda.

İçerdeki Esed yanlıları ‘at gözlüğü' kullandıkları için söyledikleri çok şaşırtıcı değil... Başta ABD olmak üzere batılı ülkelerin takip ettikleri politikalar da, her zaman olduğu gibi yine beklendiği gibi oldu.

Belki bu defa olsun doğru bir şey yapıp, Suriye'deki çatışmaları durdurabilecek yönde bir şeyler yapabilecekleri ve böylelikle bizleri şaşırtabilecekleri şeklindeki beklentiler boşa çıktı.

Yaşanan iç savaş dolayısıyla yüz binden fazla insanın hayatını kaybettiği, milyonlarcasının muhacir konumuna geldiği ve görünürde barış ümidi olmayan bir ülke Suriye.

Bu durumda BM ya da GK kanalıyla herhangi bir müdahalenin düşünülmediği, ancak biyolojik ya da kimyasal silah kullanılırsa harekete geçileceği açıklaması, aslında işin vahim taraflarından birisi idi.

Konvansiyonel silahlarla on binlerin ölümüne seyirci kalınırken, kimyasal silahlarla az sayıda ölüm olması durumunu kırmızı çizgi kabul etmek, insan aklının zor kavrayabileceği bir denklem çünkü.

Yüz binin üzerinde insan hayatını kaybederken, sakince izleyenlerin; kimyasal silah kullanılınca efelenmeleri, bu silahların teslim edileceği açıklaması yapılınca da sakinleşivermeleri, meselenin bir başka vahim boyutu.

Dünya barışına hizmet etmek için kurulduğu ve buna hizmet etmek için çalıştığı söylense de, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olan 5 ülkenin kuyruğuna takılmış Birleşmiş Milletler, Suriye'deki çatışmalar kendisini ilgilendirmiyormuş gibi davranıyor. İslam ülkelerinin kendi aralarında oluşturdukları kuruluşlar da, çaresiz ve maalesef fonksiyonsuz.

Suriye'de kimyasal silah kullanıldığı ortaya çıktığında, bunu ‘kırmızı çizgi' olarak kabul ettiğini açıklamış olan ABD'nin Suriye'ye bir operasyon yapacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Ancak kimyasal silahların teslimi konusundaki görüşmelerle bu ihtimal ortadan kalkmış durumda.

Bunun sevindirici yanı, ne tür neticeler getireceği belli olmayan bir ABD saldırısının, masum Suriyelilere verebileceği muhtemel zararların önlenmiş olması…

Ama karşımızda duran kaskatı bir başka gerçek var: Suriye'de hemen her gün kan akmaya devam ediyor. Tarafgirliklerimiz bir tarafa, mutlaka bir şekilde durdurulması gereken bu işin nasıl durdurulabileceği konusunda da, kahreden bir çaresizlikle karşı karşıyayız.

‘Keşke',  özellikle de olup bitmiş işler için kullanılması pek hoş olmayan bir kelimedir. Dolayısıyla, keşke Suriye'de bütün bu çatışmalar yaşanmasaydı demenin anlamı yok. Ama keşke taraflar olup bitenleri sakin bir kafayla değerlendirme imkanı bulabilseler ve bundan sonrası için ders alabilseler diyebiliriz.

Çünkü her durumda kaybeden biz oluyoruz…

Yaşananlara bakıldığında, kimsenin olup bitenleri Suriye ve Suriyeliler açısından değerlendirmediği; aslında ilgili her aktörün kendi çıkarlarının peşinde koştuğu, açık ve net olarak anlaşılıyor.

Bu çıkarlar bazen stratejik hesaplarla, bazen enerji ile ilgili olabildiği gibi; bazen de, mesela kimyasal silah meselesinin hallinde olduğu gibi İsrail'in korkuları ile ilgili olabiliyor…

Yaşananlar; Türkiye'nin esas olarak Suriye'nin mümkün olduğu kadar problemsiz bir değişim yaşaması için çalıştığını ve bunun için elinden gelen her türlü gayreti samimiyetle gösterdiğini de ortaya koyuyor, anlayabilene…

Ekrem Kızıltaş - Haber7

ekremkiziltas@gmail.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL