Ekrem Kızıltaş
Ekrem Kızıltaş
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Güneş bir gün doğacak, doğmasına da…

GİRİŞ 30.09.2013 GÜNCELLEME 30.09.2013 YAZARLAR

Osmanlı İmparatorluğu'nun çözülmesinden sonra, vaktiyle beraber yaşayanların oluşturduğu coğrafya birlik ihtiyacı çekiyor ve Türkiye bunu sağlama konusunda gecikmiş durumda.”

Yukardaki sözler, sosyal bilimler alanında dünya çapında bir isim olan Ali Mazrui'ye ait. Afrika'da İslam kültürü ve demokrasi çalışmaları alanında akla gelen ilk isimlerden birisi olan Ali Mazrui, aynı zamanda batılı çevreler tarafından dünyanın yaşayan en başarılı 100 halk entelektüeli arasında sayılıyor. Kenya asıllı olup ABD'de hayatını sürdüren Mazrui, Afrika politikaları, etnik kimlik, ötekileştirme, uluslararası politik kültür, politik İslam, diaspora gibi konularda referansına başvurulan en önemli akademisyenlerden biri.

Ali Mazrui'nin, Bağcılar Belediyesi ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi tarafından ortaklaşa düzenlenen 3. Uluslar arası İbn Haldun Sempozyumu'nun açılış konuşmasını yaparken söyledikleri, sadece bunlardan ibaret değil tabii.

Sosyolojik konularda dünya çapında referans alınan başlıca isimlerden olan Mazrui, Türkiye'nin günümüzde Afrika üzerinde hala devam eden etkisine de işaret ederek, bu etkinin Osmanlı Devletinin vaktiyle adalete dayalı olarak kurmuş olduğu iktisadi, siyasi ve hukuki sistemden kaynaklandığını belirtiyor. Diğer bazı ülkelerle birlikte Türkiye'nin üzerine çok vazifeler düştüğünü söyleyen Mazrui'nin, İslam dünyasını büyük ve ümit verici gelişmelerin beklediği tespitinde bulunduğunu da ilave edelim.

Ali Mazrui'nin söylediklerinin önemini artıran bir husus da, sempozyumun açılışında bulunan bir diğer isim olan Prof. Dr. Şerif Mardin'in söyledikleri. Mardin, Ali Mazrui'yi takdim ederken yaptığı konuşma sırasında “Batı'da başarı güç ve zenginlik ile ölçülürken, İslam dünyasında ise bunların ötesinde sonsuz bir hayat tahayyülü olduğu” tespitini paylaştı izleyicilerle ve İbn Haldun'un nerdeyse 6 asır sonra bile gündemde kalabilmesini, “teorilerini bu sonsuz hayata gönderme yaparak inşa etmesi” ile yorumladı.

Sempozyumda İbn Haldun'un Tarih, iktisat, sosyoloji, siyaset gibi birçok sosyal bilim için temel teşkil eden görüşlerini ihtiva eden Mukaddime isimli eseri temel alınarak sunulan tebliğler, 1375 yılında kaleme alındığı bilinen bu eserin, günümüzde olup biten birçok siyasi, ekonomik ve toplumsal olayın değerlendirilmesi ve karşılaşılan problemlerin çözümü açısından oldukça önemli veriler içerdiğini ortaya koyar mahiyetteydi.

Bu durum, Türkiye'de ve diğer İslam ülkelerinde yeni yeni anlaşılmaya başlanan İbn Haldun'a ve Mukaddime'ye Batı'nın gösterdiği  ilginin sebebini de anlaşılabilir hale getiriyor.

İki gün süren sempozyuma katılan, dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen 40 civarındaki tebliğcinin ortak mesajı da, dünyanın yeni bir yöne doğru gitmekte olduğu ve bu gidişatı anlama ve yorumlamada, çalışmalarının tamamını İslami anlayışa göre yapmış olan İbn Haldun'un görüş ve düşüncelerinin oldukça önemli olduğu şeklindeydi.

Evet, dünyamız büyük değişikliklere gebe ve anlaşılan bu değişikliklerde İslam'ın, Müslümanların ve tabii ki Türkiye'nin büyük roller oynaması kaçınılmaz.

Batı'nın yeni sanılan teorileri bir bir çöp sepetine atılır ve ayakta kalabilenlerinin çoğunun da İbn Haldun gibi İslam alimlerinden aşırıldığı ortaya çıkarken; farklılıkları bir arada barış içerisinde yaşatabilen bir medeniyet anlayışının üzerindeki küller de yavaş yavaş kalkıyor…

Ekrem Kızıltaş - Haber7
ekremkiziltas@gmail.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL