Ekrem Kızıltaş
Ekrem Kızıltaş
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Kurban ve tedavi…

GİRİŞ 16.10.2013 GÜNCELLEME 16.10.2013 YAZARLAR

Bunun sebebi; bu konuda yazıp çizmeyi alışkanlık haline getirmiş kişilerin artık aydınlanmış olmaları mıdır, yoksa söylemeye çalıştıklarının herhangi bir karşılığı olmadığını anlamış olmaları mı, bilinmez.

Tamam, geçtiğimiz Ramazan'da oruç tutmamak için kullanılabilecek bahaneler'  üzerine döktürenler oldu ve Ramazan sonunda kutlanacak bayrama ‘Ramazan Bayramı' yerine ‘şeker bayramı' deme konusundaki ısrarlar da sürdürüldü elbette. Ama eski zamanlara göre, hakikaten azalma vardı.

 Kurban Bayramı havasına girilir girilmez, kurban kesmemeye teşvik' makamında girişimler de yaşandı yine.  Hayvan kesmek yerine, bedelini hayır kuruluşlarına verme tavsiyeleri, meselenin kibar yanıydı. Bu tavsiyelerde bulunanların gösterdikleri adresler de genellikle ÇYD, ADD, Vb. yerlerdi nedense.

Ancak muhtemelen kısa bir süre önce yemiş oldukları kanlı biftekleri hazmetmekle meşgul iken yazdıkları yazılarda, ‘hayvanları kurban olarak kesmenin nasıl bir vahşet olduğu' tezini temel alarak döktürenlerin, kibarlık yaptığını söylemek mümkün değil.

Kurban ve vahşet tabirlerini yan yana kullanmaktan hoşlananlardan olup, Türkçe tabir olarak ‘etyemez' olarak tanımlanabilecek vejetaryenleri istisna tutmak gerek. Onlarla ancak ‘bitkilerin de eninde sonunda birer canlı oldukları' konusunda bir muhabbet açılabilir belki ve zaten onların hayvanlar konusundaki tavırları, sadece Kurban Bayramı dönemlerine de has değil.

Ancak pirzolaların yerden bitmediği ve bifteklerin de ağaçta yetişmediği kesin olduğuna göre; eninde sonunda kesilen hayvanlardan sağlanan etlerle beslenen birilerinin, sadece Kurban Bayramı zamanlarında birden hayvansever kesilmeleri, üzerinde durulmaya muhtaç.

Ana akım medya yöneticisi ve yazar-çizerlerinin çoğunun, dini konularda, özellikle de dinimizle ilgili konulardaki cahiliyeti malum. Ancak Kur'an-ı Kerim'deki hadislerden, Peygamber Efendimiz'in ayetlerinden bahsedebilecek kadar bilgi sahibi(!) olan bu zevatın, Hac'cın hemen her defasında Kurban Bayramı'na denk gelmesi konusundaki şaşkınlığı da sürüyor.

Kurbanlık hayvanların incitilmeden kesilmeleri gerektiği üzerine İslam kaynaklarında yer alan uyarılar, alt alta yazılacak olsa kalınca bir kitap oluşturabilecek olduğu halde, münferit birtakım vakaları genelleyerek, Kurban Bayramı'nı sadece bunlardan ibaretmiş gibi göstermeye çalışmak da bu neviden bir şey aslında.

Bilgi seviyesi bir kademe yüksek olanlar da, gelişmeleri takip etmediklerinden olsa gerek, ‘Hac sırasında Suudi Arabistan'da kesilen binlerce hayvanın etlerinin telef olduğu teranesini tekrarlıyorlar hala. Oysa Hac sırasında kesilen hayvanların etleri, kurulan modern tesisler sayesinde yıllardır ihtiyaç hisseden bölgelere sevk ediliyor.

Yeri gelmişken, Kurban İbadetinin genellikle pek dile getirilmeyen bir tarafını Ali Bulaç'ın vurgusuyla hatırlatmakta fayda var: “Her ne kadar insan hayvanın etinden, derisinden, tüyünden yararlanıyorsa da aslolan et, deri ve tüy değil; kurban kesme niyeti, fiili ve yöneldiği hedefidir. Kurban kesmekle, insan Allah'ın bir emrini yerine getirmiş olur. Belki kendisindeki kan dökücülük (2/Bakara, 30) dürtüsü teskin edilmiş veya başka fıtri tahripkârlık gibi olumsuz hasletler kan akıtmak suretiyle ‘tatmin' edilmiş olur. Bu da psikolojik bir tedavi, rehabilitasyon yöntemi; yani et, deri ve tüy gibi maddi bir ‘yarar' yanında manevi, ruhsal bir ‘hayır'dır. Ama asıl yarar ve hayır, insanın bu fiille Allah'ın kendisine yüklediği bir vecibeyle “yakınlaşma” sağlamasıdır.” (Neden kurban kesmeli?, 14.10.2013, Zaman)

Yerde yetişen pirzola ve ağaçtan topladıkları biftekleri hazmederken, Kurban'ı vahşet olarak göstermeye çalışanlar, konuyu bir de ‘psikolojik tedavi ve rehabilitasyon yöntemi' olarak değerlendirmeyi deneseler keşke…

Ekrem Kızıltaş - Haber7

ekremkiziltas@gmail.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL