İyi ki anlayamıyorlar…

Bırakın insanı, taştan bir heykel bile, bu kadar olup bitenden sonra bile; yani çekilen çile, yaşanan mağduriyetler ve karşılaşılan bütün sıkıntılara rağmen, inançları gereği taşıdıkları örtülerini açmamakta ısrar eden hanımların durumunu anlayabilirdi… Ama birileri anlamadı, anlayamadı, anlamak da istemedi…

Erkek egemen kültür dediler, baskı dediler, kendi arzuları hilafına başlarını kapatıyorlar dediler, başlarını örtenlere para dağıtılıyor dediler… Demedikleri herhangi bir şey kalmadı nerdeyse. Söyledikleri şeylerin tek birisinin bile doğru olmadığını bildikleri halde, mütemadiyen söylediler; ama anlamaya yanaşmadılar hiç.

İşin en ilgi çekici tarafı, hala da anlayamıyorlar, bunu yapamadıkları gibi, anlayabilme konusunda kendilerini en ufak bir şekilde bile zorlamıyorlar.

‘Benim anneannem, benim annem, benim kız kardeşim de başı örtülü…' şeklinde başlayan nutuklar atmaya çok meraklılar. Ama anneanneleri, anneleri ya da kız kardeşleri gibi olanlardan niçin rahatsız olduklarını açıklayamıyorlar bir türlü. Çünkü anlayamıyorlar…

Birileri meydana salmış onları sanki; bu memleketin inançlı insanlarını rahatsız edebilecek her ne varsa, bunları mutlaka yapmalısınız diye…

Başörtülü milletvekillerinin TBMM'ye girişleri problemsiz bir şekilde gerçekleşti, şükür. Mensuplarının belirli bir kesiminin bu duruma ciddi şekilde bozuldukları açıkça belli olan CHPliler, yapabilecekleri herhangi bir şey olmadığı için olsa gerek, duruma rıza göstermiş gözüktüler. Bu arada ellerinden geldiği kadar Ak Parti'ye yönelik ‘muhalefetlerini' yapmayı da ihmal etmediler, beklendiği gibi.

Ancak duruma rıza gösterirlerken de, güya muhalefet yapmaya çalışırlarken de, o kadar acemilerdi ki…

Türkiye'de yani halkının yüzde doksan dokuzu Müslüman, kadınlarının yüzde 70'e yakınının başörtülü olduğu bir memlekette siyaset yapan bir partinin, başörtüsü yasağı peşinde koşmasının garipliği üzerine çok sözler edildi.

Bu sözler, bu ülkede siyasetin objektif şartlar altında yapıldığı varsayımına dayanan yorumlardan ibaretti. Öyle ya, kendilerinden oy istemek için huzurlarına çıkacağı kitlenin kahir ekseriyeti başörtüsü kullanıyorsa, başörtüsüne taraftar olmasa bile, en azından karşı çıkmama basiretini göstermesi beklenir bir siyasi partiden.

Başörtüsü karşıtı cephenin yıllardan beridir ağızlarına sakız yaptıkları kamusal alan teorisinin en azından bundan böyle işe yaramayacağı da netleştiğine göre, ana muhalefet partisinin

Ak Partili 4 hanım milletvekili TBMM'ye başörtüleriyle girdiklerinde CHP milletvekilleri tarafından yapılan konuşmalar, neler olup bittiğini hala gereği gibi anlayamadıklarını ortaya koyuyordu. Hoş, neler olup bittiğini gerçekten anlayabilecek olsalardı, mani olamayacaklarını bildikleri bir gelişmeye karşı çıkmak yerine, en azından taraftar görünmenin formüllerini ararlardı.

Gözüken durum böyle olduğuna göre, konunun izahını yapmak gerek. Şöyle insanını kafasını rahatlatacak türden bir izah.

Bu da galiba, işin hikmet yönüyle alakalı. CHP içerisinde olup, yaşananların saçmalığının farkında olan bir kesim var, bilindiği kadarıyla. Geçmişte girişilen ‘çarşaf açılımı' ve benzeri atraksiyonları düzenleyen ve bu partinin geniş halk kitleleri ile buluşmasını temin etmeye çalışan birileri bunlar. Ancak bu kişiler her ne yaparlarsa yapsınlar, partinin kemikleşmiş yapısını temsil edenlerin her defasında işleri berbat etmelerinin önüne geçemiyorlar bir türlü…

O zaman mesele galiba şöyle bir şey: CHPliler anlamıyor değiller. Ya da anlamak için gayret ediyor da anlayamıyor değiller… Anlamalarına müsaade edilmiyor onların, bu sebeple anlamıyor, anlayamıyorlar bir türlü…

Hatırlayın: Hz. Ali (kv), kendisine: “Ben namaz kılmıyorum” diyen muhatabına: “Yanlış, sen kılmıyor değilsin; sana kıldırılmıyor!” demişti…

Bizi düşen de galiba  şöyle demek: İyi ki anlayamıyorlar!..

Ekrem Kızıltaş - Haber7

ekremkiziltas@gmail.com