Hazır oralara kadar gitmişken…
Heyet mensuplarının, ABD'lilerle yapılan görüşmeler sırasında ağırlıklı olarak Gezi Parkı olayları ve İsrail'le münasebetlerin gündeme getirilmiş olduğuna dair açıklamaları, doğrusu ilgi çekici.
Birkaç ağaç bahanesiyle çıkarılan ve kısa sürede birçok şehre yayıldıktan sonra aslında başka niyetlerle tezgahlandığı anlaşılan Gezi Parkı Olayları ile ilgili olarak ‘Amerikalı muhataplarının Türkiye'den gelen hükümet temsilcilerinin anlattıklarına inanmakta güçlük çektiklerine' değindiklerini söyleyen CHP'li Faruk Loğoğlu şöyle devam etmiş: "Çünkü 'Biz Gezi Pakı'na olumlu bakıyoruz, Gezi Parkı'na katılanlara karşı iyi muamele ettik' şeklinde ifadeler kullanıyorlarmış. Biz de 6 kişinin öldüğünü, 12 kişinin gözünü kaybettiğini, 7 bin yaralı olduğunu ve binlerce kişinin halen tutuklu olup mahkemelerde süründüğünü belirtmek durumda kaldık."
Rakamların mübalağalı oluşunu haydi kaale almayalım da, ABD'nin benzeri konulardaki karnesi bilinirken, CHP heyetinin onlara Türkiye'yi şikayet etmesinin anlamsızlığını ne yapacağız?
Tamam, CHP heyetinin ‘aleme verir talkını, kendi yutar salkımı' sözünü de hatırlatarak, kendi evinde çok daha vahşi işlere imza atılan bir ülkenin, Türkiye'de olup bitmiş birtakım olaylarla alakalı olarak böylesi yukarıdan tavırlar takınmasını doğru bulmadıklarını söylemelerini -keşke yapabilselerdi ama-, bekleyemezdik tabii. Ancak yine de hazır oralara kadar gitmiş ve hazır bu konu da açılmışken, en azından Occupy Wall Street eylemlerinde ABD yönetiminin neden aşırı şiddet kullanarak 32 kişinin ölümüne sebebiyet verdiğini olsun sorsalardı keşke…
Bu arada CHP Milletvekili Osman Korutürk de: "Uzaydan otomobillerin plakasını tespit eden adamın Gezi Parkı'nda ne olduğunu başkasından öğrenmesi şart değil" diyerek, Türk Hükümeti'nin Gezi Olayları'nı olduğundan farklı bir şekilde yansıtmayı başaramayacağını” belirtmiş…
Korutürk'ün sözleri ise tam da ‘eyvah‘ dedirten cinsten. Muhatabın karşı koyulmaz ve dahi tartışılmaz bir güce sahip olduğunu zannediyor olması bir yana; ‘uzaydan otomobillerin plakasını tespit eden adam' yakıştırması bir yönüyle doğru bile olsa, bu tespit işinin açık arazi, bulutsuz hava, gün ışığı gibi şartlara bağlı olduğunu ve kapsamlı bir izleme işi için belki on binlerce uydu gerekeceğini de belli ki düşünemiyor.
ABD'li yetkililerinin ‘tatmin edici' olarak niteledikleri Dışişleri ile ilgili görüşmelerde ise ağırlıklı olarak İsrail'le münasebetler gündeme gelmiş. ‘Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynaklarının hem Kıbrıs sorunu hem de Türk-İsrail ilişkileri açısından bir barış boru hattı işlevi görebileceği' şeklinde aktarılan görüşme konusu, CHP'nin artık böyle şeyleri de düşünebildiğini göstermesi açısından ümit verici.
Ancak, Kılıçdaroğlu'nun sarf ettiği söylenen "CHP iktidarda olsaydı Mavi Marmara krizi yaşanmazdı" sözü, CHP heyeti mensuplarının aklında kalan önemli ayrıntılardan. Tabii bu sözün ne manaya geldiği konusunda herhangi bir açıklık yok.
Söylenmek istenen; “Biz iktidarda olsaydık, İsrail Mavi Marmara'ya saldırmaya cesaret edemezdi” şeklinde bir şey olmadığına göre; mesela ‘Mavi Marmara'nın Gazze'ye yardım için yola çıkmasına müsaade etmezdik' mi, yoksa ‘Mavi Marmara'ya saldırı yapılıp insanlarımız öldürülüp, yaralanıp esir alındıkları zaman, biz hükümet olsaydık karışmazdık' mı?.. Hangisi acaba?..
ekremkiziltas@gmail.com
-
Sabit Kal 12 yıl önce Şikayet Etchp, amerikaya giderek . bütün kredisini bitirdi. En azından ciddi solcular nezdinde. Çakma solcuların zaten Amerika yanlısı olduğunu çoktan biliyorduk, kendi samimi solcularıda öğrenmiş oldu. Bu da bu ziyaretin hayırlı bir tarafı. Ama Batı'nında bu kadar açık oynayan bir tarafa taraf olmayacaklarını chp'de öğrenecek, o 1950-70'li yıllarda geçerliydi. Şimdi onlarada çok zeki bir kolaboratör lazımki, chp bunu başabilecek kadar beyin ne gezer.Beğen