Ekrem Kızıltaş
Ekrem Kızıltaş
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Çağrılan Fatih; çağıran Kadı Hızır Bey değildi

GİRİŞ 25.12.2013 GÜNCELLEME 25.12.2013 YAZARLAR

Dönemin o dönem olmadığı ve çağrılanın Fatih Sultan Mehmed olmadığı bir yana, çağıran savcının da Kadı Hızır Bey olmadığı, kimsenin umurunda değil gibiydi.

Böyle bir durumda, çağrılanların mutlaka gitmeleri gerektiğini savunanlar, çağıranı tanıyor olmalıydılar ki, Başbakan'ın ve hükümetin gösterdiği şiddetli tepki karşısında şaşırmışlardı. Anlaşılan sahip oldukları konumların devletin iç ve dış bütün politikalarını tayin etme konusunda kendilerine sonsuz imkanlar tanıdığını düşünüyorlardı.

MİT yetkililerinin ifadeye çağrılmasının arkasında, bazı çevrelerin Barış Süreci'ni başlatacak adımlara mani olma gayreti olduğu, konu üzerinde düşünenlerin ortak kanaati. Hükümetin akan kanı durdurmak ve bölgeyi istikrara kavuşturma niyeti, sağlayabileceği bazı gelişmeler sebebiyle birilerini tedirgin ediyordu anlaşılan.

Konu aslında çok detaylı olsa da, şu kadarını söylemek gerek. Terörün hakim olduğu Güneydoğu'nun istikrara kavuşturulması, Türkiye'nin enerji meselesinde ve cari açığının azaltılmasında büyük önemi olacağı söylenen Kuzey Irak petrollerinin olmazsa olmazlarındandı.

Kuzey Irak petrolleri konusunda Türkiye gibi düşünmeyen uluslar arası lobilerin, kanın durması ve istikrarın sağlanmasını hedefleyen adımları engellemek istemelerinde bir beis yok tabii. Ancak niyetlerinin ne olduğunu hala anlamadığımız birilerinin bu işe alet olmaları ve uzunca bir süre yapılanın doğru olduğunu ısrarla savunmalarını nasıl izah etmek gerek?..

Geri dönüp, 28 Şubat sürecinde yaşananları hatırlatmak ve sahip olduklarını kaybetme korkusuyla; olup bitenleri kah görmezden gelen, kah tasvip eder tavırlar takınan ve sonra oklar kendilerine dönünce de ne yapacaklarını şaşıranların hallerini anlatmaya gerek yok. Gerek yok, çünkü o zamanlarda yaşananlar, yazılanlar ve söylenilenler setredilmesi gerekenler cümlesindendir.

Dershaneler meselesi ile başlayıp 17 Aralık operasyonu ile devam eden yeni süreç de, daha önce yaşanan başka bazı olaylarda olduğu gibi, normal mantıkla izah edilmesi güç özellikler taşır mahiyette.

‘Benzeri görülmedik rüşvet ve yolsuzluklar' yaklaşımının son derece mübalağalı olmasının yanında, söz konusu operasyonun yapılış şekli ve bu şekilde yapılmış olmasının arka planındaki hedeflerle ile ilgili sorular, henüz cevapsız.

Akl-ı selim, iddia edilenlerin doğru olması durumunda, takip edilebilecek onlarca değişik usul olduğunu söylüyor. Kim olursa olsun; hakikaten rüşvet, yolsuzluk gibi suçlar işlenmişse, bunlar tabii ki cezalarını çekmelidir.

Ancak, ‘paralel yapılanma' suçlamalarını haklı çıkarır bir şekilde; gerek emniyette gerekse yargıda, mevzuat ve teamülleri alabildiğine zorlayarak yapılmaya çalışılan şeyleri savunmak ve üzerine gidilenlerin karşı tedbirlerine ateş püskürmek, esas meselenin mücerret yolsuzluk ve rüşvet karşıtlığı olmayıp, bambaşka şeyler olduğunu düşündürüyor.

Yerel seçimler öncesinde ve ülke için çok önemli olduğu bilinen bazı adımların atıldığı/atılacağı günlerde ülkeye yaşatılan ve yaşatılmaya çalışılanlar, bilinen ve hissedilen ancak henüz açıktan konuşulmayan bazı hususlarla bir araya getirildiğinde; dünyayı kendileri ve kendileri ile ilgili şeylerden ibaret görenlerin, yanlış yapmaya ne kadar mütemayil olduklarını gösteriyor…

Ekrem Kızıltaş - Haber7

ekremkiziltas@gmail.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL