Ekrem Kızıltaş
Ekrem Kızıltaş
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Çizmeyi aşmak ya da aşmamak: İşte bütün mesele…

GİRİŞ 22.01.2014 GÜNCELLEME 22.01.2014 YAZARLAR

Çok değil, kısa bir süre öncesine kadar ‘irtica, mürteci' gibi başka bazı kavramlarla sıklıkla bir arada kullanıldığını bildiğimiz ‘Siyasal İslam' ve ‘İslamcı' sözcükleri, 17 Aralık Operasyonları sonrasında yaşanmaya başlanan süreçte de, sık sık gündeme getirilir oldu. Hem de kafa karıştırıcı bir şekilde…

17 Aralık malum, bazı savcılar ve onlarla beraber hareket ettikleri anlaşılan polislerin, soruşturmaları UYAP ve POL-NET'e girmeyip herkesten gizleyerek, yani mevzuat ve teamüllerin gereklerini bir kenara koyarak, rüşvet ve yolsuzluk iddiaları ile başlattıkları bir operasyondu.

Birbiriyle alakalı olmayan konuların, aynı günde ve oldukça gürültülü bir şekilde gerçekleştirilen göz altılarla adliyeye intikali, sadece şaşkınlığa sebep olmakla kalmadı. Seçilen kişi ve konular sebebiyle, ülke ekonomisi de, iddia edilen rüşvet ve yolsuzluk rakamlarının nerdeyse yüzlerce katı bir zararla karşı karşıya kaldı.

Birileri, olup bitenleri ‘yan hasar' olarak değerlendirmeye çalışsalar da, ‘meselenin sadece rüşvet ve yolsuzluktan ibaret olmadığını' değerlendiren Yürütme, yetkilerini kullanarak daha da öteye taşınacağı anlaşılan girişimin önünü kesecek tedbirler almaya başladı.

İşte tam da bu sırada, mevcut mevzuat çerçevesinde alınan tedbirlere canı sıkılanlarca, ‘eski 163. Madde'nin hortlatılmaya çalışıldığı' şeklinde iddialar dolaşıma sokuldu.

Dindar' oldukları, dolayısıyla ‘İslamcı' olmaları gerektiği düşünülen bir kesimden yükselen bu ses, başlangıçta birçok kişinin zihninde ‘acaba' ile başlayan birtakım sorularının dolaşmasına sebep oldu. Neyse ki, Yargı ve Emniyet'te odaklandığı söylenenleri engelleme bahanesiyle, eski 163. Madde'nin hortlatılmaya çalışıldığı iddialarının anlamsız olduğu, kısa sürede ortaya çıktı.

Çeşitli sebeplerle ‘Siyasal İslam' yanlılarının ya da İslamcıların kendilerine teveccüh etmeleri ihtimalinin kesinlikle söz konusu olmadığını bilenler, artık daha seküler takılıyorlar.

Bir kesimin medya organlarında yazan ya da konuşanlar, ‘Siyasal İslam'ı ve ‘öldüğünü ya da bittiğini'(!) çoktan ilan ettikleri İslamcılık'ı hedef alıyorlar şimdi.

Şu sözlere bakın: “Siyasal İslam tepeden inmecidir. Devlet, Müslümanlar'ın elinde olursa reaya da felâh bulacak, kurtuluşa erecektir. Humeyni'yle, Hamas'la, İhvan'la yakın akrabadır.

Siyasal İslam yola çıkarken payanda yaptığı dini hareketleri bir süre sonra gayrimeşru sayar. "Batı uşağı" der, "Amerikan ajanı" yapar, "Siyonist" kalıba sokar.

Siyasal İslam olgunlaştıktan sonra tüm unsurların kendine biat etmesini bekler. Etmeyen dışlanır.
Siyasal İslam demokrasi yoluyla ülke yönetmeye talip olur. Sandıktan sonra demokrasi, liderin iki dudağının arasındadır. Muhalif fikirler ihanet kabul edilir.” (Tarık Toros, 20 Ocak 2014, Bugün)

Dışarıyı bilmem. Ama, içeride hitap ettikleri kitleler nezdinde, -belirli ölçüde de olsa- kendileri de aslında suçlamaya çalıştıkları insanlar gibi zannediliyorlar oysa.

Bu arkadaşlar, tutarlı olmadığını kendileri de iyi bildikleri saçma-sapan iddialarla uğraşmak yerine, bütün meselenin ‘çizmeyi aşmak ya da aşmamak olduğunu' ne zaman düşünmeye başlayacaklar dersiniz?..

Ekrem Kızıltaş - Haber7

ekremkiziltas@gmail.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL