Ama bu fıkra, 17 Aralık operasyonuyla başlayan sürece bazılarının naif bakışlarını da en iyi şekilde açıklayan bir özelliğe sahip.

Faizdeki artış, döviz kurlarındaki yükseliş ve ekonominin sağlıklı gidişatını olumsuz etkileyen başka birtakım gelişmeler, belli oranda dışımızdaki bazı durumlarla bağlantılı olsa da, yaşanan birçok olumsuzluk  ve Merkez Bankası'nın aldığı son faiz kararları, 17 Aralık sürecinden pek bağımsız değil.

Dolayısıyla, bütün olup bitenlerin daha sakin şekilde takip edilmesi ve sonuçlandırılması yerine, başka bazı mülahazaları da işe karıştırarak, ortalığı mümkün olduğu kadar çok karıştıracak şekilde gerçekleştirilmesini sağlayanların da, bu gelişmelerden etkilenecekleri açık.

Hatırlatmakta fayda var: Gelişmelerde belki doğrudan payları olmasa da, sürecin başlangıcından beri canhıraş bir şekilde takip edilen metodu destekleyen ve bu arada ekonomide ve başka sahalarda neler olup bittiğine bir göz atma ihtiyacı hissetmeyenler de etkileniyorlar ve etkilenecekler.

İşin belki de en vahim tarafı ise, maksatlı bir şekilde uzun zamandır bekletilen ve aynı torbaya konularak patlatılan iddia bombardımanının  oluşturduğu toz-duman sebebiyle yaşananların, milyonlarca insanın refah düzeyini etkilemiş olması.

Yani, hiç kimsenin, ‘memleket ekonomisinde ne gibi olumsuz gelişmeler yaşanırsa yaşansın, bana/bize bir şey olmaz' diyebilme lüksü yok. İstesek de istemesek de aynı gemideyiz ve Bileşik Kaplar Kanunu hepimizi fena halde ilgilendiriyor.

‘Giden memleketin parası, bana bir şey olmuyor nasıl olsa' şeklinde izah edilebilecek rahatlığın kandırıcı olduğunu, hem de oldukça büyük bedeller ödeyerek öğreneli, epey bir zaman oldu çünkü.

Görünüşte ideolojik sebeplerle yapıldığı zannedilen 28 Şubat Postmodern Darbesi'nin ülkemizi, dolayısıyla insanımızı karşı karşıya bıraktığı ekonomik faturanın bedelini halen ödemekte olduğumuzu hatırlatmak belki işe yarayabilir.

Umulur ki, mangalda kül bırakmamacasına esip savuranlar; meselenin ilk günlerde söylendiği gibi dershaneler ya da yolsuzluk ve rüşvet iddiaları sebebiyle oluşan hassasiyetle izah edilemeyecek kadar karmaşık olduğunun artık herkes tarafından anlaşıldığının farkındadırlar.

Çünkü gün gelecek ve bugün yaşananlar, daha geniş bir çerçeveden bakılarak ve sakin bir kafayla değerlendirildiği zaman; an itibariyle, kendilerinden son derece emin bir şekilde, meselenin sadece zikredilen bazı hususlar olduğunu ısrarla savunanlar bile, ‘vay be, biz ne yapmışız böyle!' deme ihtiyacını hissedeceklerdir.

Bugün hiç dikkatlerini çekmiyor gibi gözükse de; birbiri ile hiç alakası olmayan konuların aynı pakette ve ansızın servis edilmesi, adli sisteme ya da polis sistemine kayıt edilmeden sürdürülen ve çoğu uzun süre bekletilen takibatlar, bir kamu bankasının ‘kaza' süsü verilerek hedefe konulması, vb. hususların aslında ne kadar sakil durduğunu fark ettiklerinde, ‘vay be, biz ne yapmışız böyle!' demekten başka yapabilecek bir şey bulamayacaklardır çünkü.

Her şeye rağmen, Türkiye'nin ileriye doğru yürüyüşünün bir şekilde mutlaka devam edeceğine ve tökezlemesini isteyen içerdeki ve dışardakilerin de hayal kırıklığına uğrayacaklarına inanıyorum… Bu da benim naifliğim…

Çünkü: "Onlar hileye başvurdular, Allah da onların tuzağını boşa çıkardı. Allah hileleri boşa çıkaranların en hayırlısıdır." (Ali İmran, 54)

Ekrem Kızıltaş - Haber7

ekremkiziltas@gmail.com