Ekrem Kızıltaş
Ekrem Kızıltaş
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Aç tavuk ve darı ambarı...

GİRİŞ 03.02.2014 GÜNCELLEME 03.02.2014 YAZARLAR

Çok partili demokratik hayat başladığından beridir, herhangi bir sebeple siyasete merak salan ve başlangıçta büyük hayallerle bu alana atılıp, sonrasında büyük hayal kırıklıkları yaşayanların haddi hesabı yoktur.

Kendi küçük dünyalarında, meselelere buldukları çözüm yollarının kurtuluş olduğu rüyaları görenlerden, sahip olduklarını popülaritenin oya tahvili durumunda, kesin olarak tek başına iktidar olabilecek kadar teveccüh sağlayabileceklerini zannedenlere kadar çok yolcusu oldu bu yolun.

En açık yenilgileri yaşayanlar ise, gerek tanınmış olmaları ve gerekse çevrelerinin kendilerini pohpohlamaları yanında, medya desteğini de aldıklarında her türlü meselenin hallolduğu ve oyların çantada keklik sayıldığını düşünenler oldu.

Ülkemizin tuzu kuru kesimlerinden olup siyasete soyunan ve iktidar hesapları yaparlarken muhteşem yenilgiler yaşayan birçok kişinin girişimi, siyaset tarihimizin eğlenceli sahifeleri olarak tarihe intikal etmiş durumda.

Bunlardan başarıya doğru yaklaşabilen tek olayın sonunun, işbirliği yapılan bir reklamcı ile yolları ayrıldığında yapılan "(...) Parti (.....) ile yollarını ayırmış olup, partimiz bundan sonraki bütün politikalarını kendisi belirleyecektir" şeklindeki bir açıklama ile gelmiş olması, herhalde komediden öteye bir haldi.

Başarısız olanlar, başarısızlıklarına bahane olarak, halkın gereği kadar aydınlanmamış olması ya da başka sebepler bulmaya çalışsalar da, esas meselenin halkla aralarındaki kan uyumsuzluğu olduğunu ise hiç ama hiç fark edemediler. Takip edilen metodun demokrasi olduğunu unutup, profesörle çobanın oylarının eşit olmasının yanlışlığına(!) sığınmaları zaten anlamsızdı. Siyaset meydanının hikayesi, birbirlerinden farkı olmayan birçok aktörün birbirini takip eden başarısızlıklarının hikayesi olarak da değerlendirilebilir.

Siyaseti kesinlikle uzak durulması gereken bir disiplin olarak değerlendiren ve bu yola girenleri biraz da istihza ile seyrederken; siyasetin önem kazandığını gördükten sonra en azından başarılı olanlara eklemlenmeyi tercih eden birtakım yapılar ise, işin doğasına yabancı oldukları için, aslında eklemlendikleri yapıyı kontrol ettikleri zehabına kapılmaktan kendilerini hiç kurtaramadılar.

Özellikle de 27 Mayıs sonrası yaşananlara bakıldığında, makul miktarda oy kapasitesine sahip olan hemen bütün yapıların siyasetin ana aktörü olmaya soyundukları ve ama sadece payanda olarak kullanıldıkları açıktır.

Eklemlenilen siyasi hareketin lideri ya da önemli isimleri tarafından hoş tutulan ve talep ettikleri bazı şeyler yerine getirilenler, idealleri ile olan fiili mesafeyi de genellikle 'bu zamanda ancak bu kadarı olabilir' ya da benzeri teviller yoluyla hoş görmeyi ve göstermeyi tercih ettiler.

Köprülerin altından çok sular aktıktan sonra geldiğimiz aşamada, aslında değişen çok fazla bir şey yok. Çeşitli şekillerde, biraz da haddinden fazla bir itibara mazhar olup, varlıklarının bu ülke ve hatta dünya için bir şans olduğu, aslında devlet idaresi de dahil olmak üzere bütün her şeyin kendi uhdelerinde toplanmasının çok daha iyi olacağı kanaatine saplanan birileri, harekete geçtiklerinde, işlerin zannettikleri kadar kolay ve ülkenin ihata edebilecekleri kadar küçük olmadığının farkına vardılar. 

Arkadaşını, komşusunu, hatta bir tuzluğu bile (neden odun denmediği bir muamma) aday gösterip seçtirme imkana kavuşacaklarını günün hayaliyle yaşadıkları anlaşılanlar, şimdi evde kalıp kalmadığı tartışmalı bulgurun telaşına düşmüş durumdalar...

Ekrem Kızıltaş - Haber7

ekremkiziltas@gmail.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL