Operasyonlar, kayıtlar, dublajlar, montajlar ve daha bir süre şeyle iyice 'yalancı çoban' durumuna düşenlerin artık yapabileceği pek bir şey kalmadı.

Ancak 30 Mart seçimleri ilk etap olarak düşünülürse, diğer etaplara yani Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Genel Seçim'e kadar, daha önce benzeri pek yaşanmadık gelişmelerle karşılaşmak da, pek şaşırtıcı olmayacak.

Sonraki etaplarda neler yaşanacağını, ilk etabın yani 30 mart  yerel seçimlerinin neticesi belirleyecek. Kurtulduğumuz birtakım vesayetlerden sonra, Türkiye'yi başka bazı vesayet yollarıyla yönlendirme ümidi taşıdıkları anlaşılan güçler, karşılaşacakları manzaraya göre, yeni formüller aramaktan vazgeçmeyeceklerdir, büyük ihtimalle.

Ülkemiz üzerinde vesayet oluşturma arzusu ile yanıp tutuşanlar, paralel yapı ile 30 Mart'tan sonra da iş tutarlar mı, bilinmez. Dahası paralel yapının 30 mart'tan sonra da, son zamanlarda yaptıklarına benzer bir şeyler yapabilecek gücünün kalıp kalmayacağı, hiç bilinmez.

Çünkü, 30 Mart sonrası, şimdiye kadar yaşanan gayri tabii gelişmelerin bir tür envanterinin çıkarılacağı ve bunların hesabının sorulmaya başlanacağı bir süreç yaşanacağı için, şu ana kadar yaşananların arkasında duranların durumlarının ne olacağı, en önemli konulardan.

Yaşanan gelişmelerin, 'deve mi kuş mu olduğu' konusunda mütereddit paralel yapının mı; yoksa o yapıyı bir tür kamuflaj olarak kullananların mı eseri olduğu, halen biraz karmaşık. Karmaşık oluşu, biraz bu yapıya mensup olanların tutumu, ama ağırlıklı olarak da cüret edilen şeylerin ağırlığı ile alakalı.

Her ne kadar paralel yapı mensupları halen rüşvet ve yolsuzluk şarkıları söylüyor olsa da; yaşanan ekonomik kayıplar, Halk Bankası ekseninde ortaya çıkan hususlar, 17 Aralık'ta operasyona konu edinen dosyaların hazırlanışı sürecindeki usulsüzlükler ve benzeri birçok soruya, verebildikleri tek bir cevap bile yok.

Sebep olunan ekonomik kayıpların içeriden çok dışarı ile bağlantılı, daha açık bir deyişle Türkiye'nin elini zayıflatmaya yönelik olması, bilerek ya da bilmeyerek ülke dışında birtakım güç odakları ile işbirliği yapılmış olduğunun göstergesi. Doğrudan ve dolaylı kayıpların büyüklüğü, bu konuların ciddi bir şekilde soruşturma konusu olacağının göstergesi.

Yine paralel yapının emrinde olup, oradan aldıkları emre göre dinleme ve teknik takip yapan polisler ve benzeri bir yolla gizli dosyalar oluşturup, paralel mahkemelerde gözaltı ve el koyma kararları alan savcılar da, herhalde soruşturma konusu yapılacaktır.

Kendi anlatımları ile, pür iyi niyetle çıktıklarını söyledikleri yolda sebep oldukları maddi-manevi kayıplar bir yana, devletin saygınlığı hususunda atılan bazı adımlar da söz konusu. Bunlar, yani Başbakan ve bakanların dinlenilmesi, ülke çapında akıl durduran bir dinleme ağı oluşturulması ve bu arada belki birçok devlet sırrının başka ellere geçmiş olması, MİT'le bağlantılı gelişmeler ve uluslararası alanda sıkıntı doğurabilecek bazı hareketler, 'ne yapalım, olmuş bir kere' denilerek geçiştirilebilecek şeyler değil.

Kendileri adına olmaktan ziyade, adeta yedeğinde oldukları bir güç adına hareket ettiklerini, laf arasında sarf ettikleri: "Siz ne cesaretle ağabeylerinize karşı çıkıyorsunuz?" şeklindeki cümlelerle açık edenler, tüm marifetleri ortaya döküldüğünde ne yapacaklar, hep beraber göreceğiz.

Ne diyorduk?.. İlk etabın son düzlüğündeyiz. Beklentimiz de milletimizin, ferasetini göstererek, kendisine karşı oyun oynamaya çalışanlara gereken cevabı hakkıyla vermesi... Sonrası epey heyecanlı olacağa benziyor...

Ekrem Kızıltaş - Haber7

ekremkiziltas@gmail.com