Anayasal değil, ama normalmiş!..
İngiliz Financial Times gazetesi, 'Türkiye'de Anayasa Mahkemesi'nin Twitter'a erişim engelinin kaldırılmasına yönelik kararının hükümete darbe olduğunu' yazmış. Hükümete darbe değerlendirmesi bir yönüyle doğru, ancak eksik. Çünkü söz konusu karar, güya hukukun evrenselliği adına hareket edenlerin hukuka bir darbesi.
Anayasa Mahkemesi kararı; Türkiye'nin Twitter ve benzeri yapılara, her ne sebeple olursa olsun müdahale etme hakkı olmadığını ifade ediyor. Bu kararı alanlar, başta ABD olmak üzere birçok ülkenin gerek duyduklarında söz konusu platformlara müdahale ettiklerini bilerek bu kararı aldıklarına göre; Türkiye Cumhuriyeti'nin güçsüz bir ülke olduğunu düşünüyor olmalılar... Ya da bizim insanımızın, kendi ülkesinin kanunlarına hiçe sayan bu yapılara mahkum olduğunu...
Bunlar ve daha başka sebepler; hangisi olursa olsun, bu durum bize yakışmıyor. Yakışmıyor, çünkü AYM'nin, bu platform ve benzerlerinin mağdur ettiği insanları da düşünerek, söz konusu karara 'Türk mahkemelerinin verdiği kararları uygulamak ve bahsi geçen hesapları durdurmak kaydıyla' şeklinde makul bir şerh düşebilirlerdi. Çünkü zaten bütün mesele bundan ibaret.
Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvuruların sonuçlarını, '9-2' ya da 'yok yok, bu defa 7-4 galiba' şeklinde tahmin edebildiğimiz ve maalesef çoğunlukla da haklı çıktığımız günler geride kaldı diye sevinmiştik...
Ama galiba değişen çok bir şey yok, çünkü Anayasa Mahkemesi'nin bir dairesinin Twitter'le ilgili tuhaf kararını savunmak için kameraların karşısına geçen AYM Başkanı, çok daha şaşırtıcı sözler söyledi.
2 Nisan tarihli kararın aslında 25 Mart'ta alınmış olmasına rağmen, TV'de bir mahkeme tarafından alınan yürütmeyi durdurma kararını duydukları için bundan vazgeçildiği, söz konusu kararın uygulanmaması üzerine kararın açıklandığı şeklindeki sözler; Anayasa Mahkemesi'nde, ilgili mevzuat ve teamüllerin dışında birtakım işler döndüğünü gösteriyor.
Anayasa'da 'Bireysel başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır" deniliyor. AYM Başkanı Haşim Kılıç, bunun böyle olduğunu teslim etmekle birlikte, "bazı özel durumlarda gerek Anayasa Mahkemesi gerek AİHM'nin bu sürecin bitmesini beklemeyebileceğini, bunun da normal olduğunu" söylüyor...
Anayasal değil, ama normal... Nasıl olabiliyor ki?..
AYM Başkanı'nın özel durumla alakalı 'sınır dışı edilmekte olan bir insan' örneğinin, konuyla hiç alakası olmaması bir yana; Anayasa hükmü olan 'olağan kanun yollarının tüketilmiş olması' şartın hatırlatıp, kararın hukuk dışı olduğunu ifade eden yetkililerle alakalı yorumu, tam evlere şenlik: "Mahkeme bir karar vermiştir ve bu kararın sonucunda da bu tür duygusal bir takım refleksler olabilir. Biz bunları anlayışla karşılıyoruz" diyor, Haşim Kılıç.
Anlayışla karşılıyorlarmış...
İyi de, başta Başbakan olmak üzere, Adalet Bakanı ve diğer yetkililerin söylediklerinin 'duygusal reflekslerle' hiç alakası yok ki... Onlar doğrudan doğruya bir hukuk dışılıktan bahsediyorlar. Ve bu, çok ciddi bir suçlama.
AYM Başkanı bir kez daha toplumun karşısına çıkıp; neden söz konusu kararda 'ülkemizde alınan mahkeme kararlarına saygı' şartının olmadığını, açıklamalıdır, bir zahmet... Bu arada, açık bir anayasa hükmünü, kendilerinin ilave ettiği anlaşılan bir içtüzük maddesine istinaden nasıl yok sayabildiklerini de öğrenmek isteriz, mümkünse...
ekremkiziltas@gmail.com
