Ekrem Kızıltaş
Ekrem Kızıltaş
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Yel değirmeninin suyu...

GİRİŞ 19.05.2014 GÜNCELLEME 19.05.2014 YAZARLAR

Soma'da yaşananlar üzerine yapılan haberlerde de bolca benzer şeyler yaşandı. Ömürlerinde bir kez bile herhangi bir madenin kapısından geçmemiş olanlar, bütün maharetlerini göstererek, son yılların en büyük faciası hakkında, kelimenin tam manasıyla; döktürdüler!.. Maden galerilerindeki yangına niçin itfaiyenin müdahale etmediğini soran olduğuna göre, gerisini siz hesap edin.

15 yaşındaki çocuk işçi masalıyla oyalandık bir süre. Madende Suriyeli işçiler çalıştırıldığı iddiaları geldi arkasından. Başbakan'ın ziyareti sırasında yaşanan basit bir kargaşadan manşet haberler çıkarılması, bir kısım medya'nın başarılarından birisiydi.  Can pazarı yaşanan Soma ve oraya kulak kesilmiş milyonların acısı umurlarında bile değildi.

Geçtiğimiz Salı gününde meydana gelip ülkemizi ve hatta dünyayı üzüntüye boğan Soma Faciası üzerine yazılan ve konuşulanlar, herhalde Türkiye'nin kuruluşundan beri, madencilik üzerine yazılan ve konuşulanlardan daha fazladır.

Soma'daki facianın nasıl meydana geldiği ve dahası neden bu kadar çok insanın hayatını kaybetmesine sebep olduğu, henüz muamma. Olayın ilk gününden itibaren, olayın nasıl meydana geldiği üzerine yapılan açıklamaların hemen tamamının yalanlanması da yapıldı çünkü.

Trafo patlamamış, kömür tozlarının tutuşması mümkün değil diyor birileri, kabloların aşırı yük sebebiyle yandığı ihtimalinden bahsedenler vardı; ama madendeki kabloların yangına dayanıklı oldukları ve sadece kavrulduklarını açıkladı madene giren uzmanlar.

Ama belli ki orada bir yangın oldu ve bu yangın sebebiyle ya da belki başka şekilde ortaya çıkan zehirli gaz, 301 kişinin zehirlenerek hayatını kaybetmesi neticesini getirdi.

Madende yangın ya da gaz konusunda erken uyarı ve anında müdahale için sistemler var mıydı, veya bunlar yeterli miydi, şimdilik belirsiz.

Mevzuat gereği mecburi olmasa da, madencilik açısından iyi bir buluş olduğu anlaşılan 'kaçış odası' ya da 'hayat odası' madende olsaydı işe yarar mıydı; bu da belirsiz.

Trafo patlamadı, kablolar yanmadı ve kömür tozları tutuşmadı ise yangın nasıl çıkmış olabilir, bunu da bilmiyoruz.

Salı gününden beridir, ülke gündeminin birinci sırasına oturan ve o günden başlayıp nerdeyse tam gün hemhal olduğumuz bir konuda, bilgilerimiz oldukça sınırlı yani.

Şimdiye kadar bu konuda derli toplu bilgiler alınabilecek tek imkan olan maden sahibi ve yetkililerinin yaptıkları Cuma günkü basın toplantısı da; gazetecilerin, mümkün olduğu kadar detaylı bilgiler almaya çalışmak yerine, sanki karşılarındaki heyetle kavga ediyormuş gibi sorular sormaları sebebiyle, -tabir caizse- akim kaldı.

Elimizde ehil olup olmadığı şüpheli isimler tarafından oluşturulmuş bir sürü nazariye ve Pazar akşamı itibariyle konuyu soruşturan Akhisar Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahiner'in; "İlk ön rapora göre kömürün oksijen almasıyla birlikte yandığı ve yangın nedeniyle çökme meydana geldiği tespit edilmiştir" açıklaması var, şimdilik.

Bundan sonrası mahkemelerin işi... Umarız olay bütün açıklığı ile meydana çıkar ve yaşanan facianın acısı, bundan sonrası için önemli dersler çıkarılması suretiyle bir nebze olsun teselli bulur.

Bilmedikleri için ya da kasıtlı bir şekilde 'yel değirmeninin suyunun nerden geldiğini' soranların yapacakları şey ise, madencilik konusunda yeteri kadar bilgi sahibi olmak ve bu konuda uyarıcı haberler yayınlayarak sektörün daha güvenlikli bir hale gelmesine hizmet etmek olmalı...

Madenlerimizin hali hazırdaki durumunu tespit etmek ve gelişmiş ülkelerdeki madenciliği inceleyerek, ülkemizde eksikliği hissedilen hususlara dikkat çekmek ve bunların telafi edilmesini istemekle başlanabilir bu işe...

Madencilikteki yeni usullerden bize uygun olanları yanında; zehirli gaz erken uyarı sistemleri, kaçış odası ve herhangi bir kaza sırasında mümkün olduğu kadar çok insanın hayatının kurtulabileceği diğer teknolojileri, herhangi bir kazadan sonra değil; daha önceden ve güçlü bir şekilde gündeme getirmek ve takip etmekle mesela...

Medyanın görevi aslında tam olarak budur: Yani, araba devrildikten sonra yol göstermek değil, daha araba yola çıkmadan şoföre doğru yolun haritasını verebilmek...

Ekrem Kızıltaş - Haber7

ekremkiziltas@gmail.com

YORUMLAR 1
  • Murat Kara 11 yıl önce Şikayet Et
    Bizim Medyanın Herzamanki Hali!. Baldırbacak programlardan sıra bulup da ülkenin sorunları hakkında adam gibi program yapmayı reyting mazeretinin arkasına saklayanlar, böyle bir olay olsun da iktidara yüklenelim diye ellerini ovuşturmaktan da geri durmazlar. Ne Tesadüf değil mi? O günkü meclis gündemini değşitirmek için bir CHP'li Soma önergesi veriyor ve yine ne tesadüfdür ki Soma'da büyük bir facia gerçekleşiyor! 1993 yılında Kürt sorunu için Ozal, askeri kanattan Org.Eşref Bitlis'i, sivil kanattan Adnan Kahveci'yi görevlendiriyor. Ne yazık ki bu iki değerli insan 1993'ün ikinci yarısını bile göremiyorlar. Neden acaba?
    Cevapla