Herkes 'refikimiz' değildir...
Yaşanan bazı olaylar karşısında, 'bu kadar da olmaz', 'insan olan bunu yapmaz', 'bunu yapan(lar) insan olamaz' gibisinden şaşkınlık belirten sözler kullanıyorsak; bu biraz da, bütün insanları kendimiz gibi bildiğimiz içindir...
Oysa her insan ayrı bir dünya ve iyilik ya da kötülük olsun, yapabileceklerinin de sınırı yok...
Her insanın bizim gibi olmadığını, olmayacağını öğrenmek sadece şaşırtıcı olsaydı, mesele yoktu belki. Ama insanların birbirlerinden çok farklı olduklarını öğrenmenin bedeli bazen çok ağır oluyor; şimdi yaşandığı gibi.
Filistin meselesi yine hareketlendi. El Fetih ve Hamas arasında oluşmaya başlanan ittifak, İsrailli 'şahinler'in işine gelmediği için olsa gerek; şiddetli bir şekilde teröre müracaat etmeye başladılar yine...
Filistinlilerin kendi aralarında ittifak etmeleri, İsrail karşısında bir blok olarak hareket etmeleri demek. Bu da, barışı aklının ucundan bile geçirmeyenler için, istenmedik bir durum.
Batı Şeria'da kaybolduktan 18 gün sonra ölü bulunan 3 Yahudi yerleşimci olayının faillerinin kim olduğu bilinmiyor olsa da, İsrail bu olay bahanesiyle Gazze'ye ölüm yağdırmaya başladı.
'Dünyanın en büyük açık hava hapishanesi'nde yaşamak zorunda olan Gazze halkı, ibadet ve taatla geçirmeyi umduğu kutsal Ramazan Ayı'nı; bombalanma, yaralanma ve ölüm tehdidi altında yaşamak durumunda.
Öldürülen 3 kişiyi bahane ederek Gazze'yi kan ve ateşe bulamaya kalkışan İsrail yetkilileri, Yahudi yerleşimciler tarafından Doğu Kudüs’te sabah namazı için gittiği caminin önünden kaçırılıp, diri diri yakılarak öldürülen Muhammed Ebu Hudayr içinse, 'utanç içinde özür dilediklerini' beyan etmekle yetindiler.
17 yaşındaki Hudayr'ın cami önünden kaçırılması ile ilgili görüntüler bir şekilde ortaya çıkmamış olsaydı, bu açıklamalar yapılır mıydı, bilinmez. Ama, kendi vatandaşlarının yaptıkları sebebiyle -ve o da mecbur kaldığı için- özür dilemekle yetinen bir yapının, kimin öldürdüğü bilinmeyen üç kişi için Filistinlileri kan ve ateşe mahkum etmesi, İsrail'in gerçek yüzünü göstermesi açısından ibretlik... Her zaman olduğu gibi.
Filistinlilerin yaşamak zorunda kaldıkları ile ilgili olarak, bölgede barışı savunduğu sanılan Hür Dünya'nın tavrı da, bildiğiniz gibi.
ABD, 'iki tarafa da sorumlu davranmaları ve gerilimi azaltma yönünde adımlar atma' çağrısında bulunurken, “İsrail’e yönelik devam eden roket atışlarını ve Gazze’deki terör örgütlerinin sivilleri kasten hedef almasını kınıyoruz. Hiçbir ülke sivillere yönelik roket saldırılarını kabul edemez. İsrail’in kendisini savunma hakkını tanıyoruz” şeklindeki malum nakaratı tekrarladı.
'İsrail'e Gazze'den roket atılmasını' kınayan AB ise, 'Gazze'de artan can kaybından da endişe duyduğunu' bildirdi.
Gazze'den atılan ve hiç bir can kaybına sebep olmayan roket mermilerini ana problem kabul eden ama muazzam bir savaş makinesinin saldırısını nerdeyse görmezden gelen, utanç verici açıklamalar bunlar.
Biz gene refiklerimizi kendimiz gibi bilmeye devam edelim. Ama herkesin refikimiz olmadığını ve olamayacağını da unutmayalım.
Dünya üzerinde yaşayan bütün insanların da eninde sonunda bizim gibi insanlar olduğunu düşünürsek; vaktiyle topraksız bir halk iken, yerleşik bir halkı topraklarından ederek yerlerine konan ve onları tamamen yok etmek için de on yıllardır bilinçli olarak katliam uygulayanların 'ne oldukları' sorusuna cevap bulmak zorunda kalırız.
Yıllardır gözlerinin önünde yaşanan bu açık haksızlıklar karşısında susanların da, tabii...
Ekrem Kızıltaş - Haber 7
ekremkiziltas@gmail.com