Ekrem Kızıltaş
Ekrem Kızıltaş
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Bataklık kurutulmadan…

GİRİŞ 08.10.2014 GÜNCELLEME 09.10.2014 YAZARLAR

Her ne yaparlarsa yapsınlar, kırıp döktüklerinin mümkün olduğu kadar az maliyetle toparlanması ve tekrar kırılıp dökülebilecek hale getirilmesi işini havale ettikleri ‘taşeronlar’ tarafından yönetilen ülkeler vardı eskiden.

Bu ülkelerin önde gelenlerinden birisi de,- maalesef- bizdik galiba. Sistemin doğası gereği, ABD ister; bizi idare edenler de makul ve mantıklı gibi gözüken bir kılıf uydurur, isteneni yerine getirmeye çalışırlardı. Bu konuda ayak direme gayretleri de olurdu tabii. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül gibi tarihler, ayak direme gayretlerinin acı bir şekilde ödenmek zorunda kalan faturalarıdır.

‘Derenin kuşunu derenin taşıyla vurmakta’ mahir olan ABD, ‘şartların müsait olduğu’ gerekçesiyle içeriyi harekete geçirip, istediklerini yapacak birilerini dümenin başına geçirebiliyordu.

Şimdi işler değişti. Mümkün olduğu kadar az maliyetle arkasını temizleme işini yaptıracak kimseleri bulamıyor ABD. Bulamıyor; çünkü Türkiye’de ‘herkes kendi işini yapıyor’.

ABD’nin dostluğuna güven olmayacağı iyice anlaşıldığı için olsa gerek, bölge ülkelerindeki durum da pek eskisi gibi değil. Kendileriyle işbirliği yapılan her grup, -birlikte hareket edebilseler, pastanın tümüne sahip olacakları konusunu es geçip-, pastanın ABD ve diğer batılı ülkelerden kalanından pay kapabilmek için birbirleriyle boğazlaşır durumda. Bu yüzden ABD ve batılı ülkeler, kendilerinin gelmesine gerek kalmadan menfaatlerini kovalayacak birilerini bulmakta zorlanıyorlar.

Biraz da bu yüzden olmalı, taşeron ülke çözümüne nazaran daha ucuz bir yöntem olan taşeron örgütler çıktı ortaya. Görünürde belirli bir ideal etrafında toplanan insanlardan oluşan örgütler, detaya inildiğinde pek de kendi idealleri ile pek çakışmayan işlerle uğraşıyorlar her nasılsa,.

İdeal olarak ortaya attıkları fikir, daha çok derlenip toparlanmayı gerekli kılıyor olsa da, bölgenin iyice parçalanmasına sebep olacak adımlar attıklarına şahit olunuyor genellikle.

Irak’ın işgali ve sonrasında meydana gelen olumsuz gelişmelerin ve Suriye içerisindeki karışıklıkların ortaya çıkardığı IŞİD, gündemin ana meselesi.

Örgütü ortaya çıkaran şartlar konusunda ilgili ülkeleri defaatle uyarmış olan Türkiye, gelinen noktada bu örgütle mücadele etmenin yolları konusunda da uyarılarını sürdürüyor. Mesaj açık: “Bataklığı kurutmaya niyetiniz yoksa, ortaya çıkan haşaratla mücadelenizin bir anlamı yok, çünkü bataklık durduğu müddetçe bunların üremesi kaçınılmazdır”… Türkiye’den beklentisi olanlara da, “eğer bataklığı ortadan kaldıracak adımlar atacaksanız, buyurun beraber çalışalım. Yok böyle bir derdiniz yoksa, ne haliniz varsa görün” diyor.

Yani; Irak’ta Şiiliği önceleyen ve Sünnileri tümüyle devre dışı bırakmaya çalışan bir anlayış ve Suriye’de üç seneyi aşkın bir zamandır kendi halkını katleden bir yönetim olduğu sürece, IŞİD gitse bile yerine benzer yapıların geleceği, dolayısıyla örgüt üreten bataklığı kurutmaya yönelik olmayan girişimlerin fayda vermeyeceğini söylüyor Türkiye.

Bu durum, başta ABD olmak üzere bölge ile hesapları olan ülkelerin pek işine gelmiyor. Türkiye’yi bölgeye tek başına müdahaleye sevk edebileceğini düşündükleri açıklamalar yapıyor ve bir yandan da yanılıp böyle bir hata yapması için dua ediyorlar. Böylelikle arkaları belli ölçüde toparlanmış olacağı gibi; bundan sonra da beraber yaşayacağımız toplumlarla aramıza uzun süreli bir husumet sokmuş olacaklar.

Artık herkes işini yaptığı için Türkiye’de kimse dolduruşa gelmiyor. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Başbakan’ın, TSK’nın ve ilgili her kurumun bölgeye müdahale etmemizi isteyenlere mesajları açık ve net: “Önce bataklığın kurutulması gerek; varsanız, buyurun!”

Ekrem KızıltaşHaber 7

ekremkiziltas@gmail.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL