Ekrem Kızıltaş
Ekrem Kızıltaş
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Protesto değil, işinizi yapın…

GİRİŞ 14.11.2014 GÜNCELLEME 17.11.2014 YAZARLAR

Soma ve ardından Ermenek’te yaşanan kazalar, madenlerde iş güvenliği konusunu tekrar gündemin ön sıralarına taşıdı. Bilenleri ve bilmeyenleri ile birçok insan, maden ocaklarının nasıl daha güvenilir hale getirilebileceği hususunda yazdı, konuştu.

Soma faciası sırasında akıllarda kalan ‘yaşam odası’ ve benzeri, herhangi bir kaza durumunda insanların kurtulmasını sağlayabilecek formüller, tartışmaların yine odak noktasını teşkil ederken; uzmanların, Ermenek’teki kaza gibi durumlarda böyle bir tedbirin fayda sağlamayacağı şeklindeki açıklamaları arada kaynayıp gitti.

Hükümetin madenlerde daha güvenli çalışma şartları oluşturulabilmesine yönelik olarak almayı düşündüğü ve İş Güvenliği Eylem Paketi adını verdiği tedbirleri, Başbakan Ahmet Davutoğlu açıkladı.

Standart prosedür olarak, muhalefet ve özellikle de CHP, açıklanan tedbirleri yetersiz ve dahası geç kalmış tedbirler olarak değerlendirdi. Yine muhalif tavrıyla bilinen bazı sendikalarca da benzer açıklamalar yapıldı.

İktidarın her icraatını yanlış ve kötü olarak değerlendiren bu parti mensuplarının ve onlarla aynı paraleldeki sendikaların, İş Güvenliği Eylem Paketi’ni alkışlamaları beklenemezdi elbette.

Ana muhalefet partisinin de, madenlerdeki çalışma şartlarını daha sağlıklı hale getirebilmek için bazı teklifler hazırlayıp tartışmaya açmak yerine; belli ki üzerinde detaylı olarak çalışılmış olan paketi karalamaya çalışması ‘kolaycılık’ alışkanlığının yeni bir tezahürü.

Ancak, kazalar meydana geldiğinde protesto etmeyi bir alışkanlık haline getiren sendikaların durumu daha vahim. Anlaşıldığı kadarıyla, aidatlarını topladıkları işçiler konusunda yapmaları gereken birçok işi yapmamışlar.

Başbakan Davutoğlu’nun paketi açıklarken altını çizdiği bazı hususlar,  iş kazaları ve bunlarda yüksek can kayıpları yaşanıyor olmasının sebepleri hakkında, sendikaları da yakından ilgilendiren bilgiler içeriyor çünkü.

Mecidiyeköy’deki asansör kazasını örnek vererek, şöyle demiş Başbakan: “…Yasal düzenlemeyi mükemmel yapmış olabilirsiniz, bu yasal düzenlemeye dayalı olarak son derece detaya inen teftiş yaparsınız, inşaatı durdurursunuz ama nihayetinde çalışma şartlarının düzeltilmesi her şeyden önce bir zihniyet dönüşümünü gerekli kılıyor.”

İşçi sendikalarıyla yaptığı toplantıda, 2012’de çıkarılan İş Güvenliği Yasasıyla ilgili ne kadar eğitim faaliyeti yapıldığını sorduğunu dile getiren Davutoğlu, "Ne kadar işçilerimize yeni hakları bildirildi, ‘Eğer şu asansörde güvenlik şartları yoksa ben binmeyeceğim’ deme hakkına sahipken işçimiz, acaba böyle bir hakka sahip olduğu bilgisi onlara verildi mi? Protesto etmek çok kolay. Sonunda hepimizin üzüntü ifade etmesi zaten insani bir görev. Muhalefet etmek de kolay ama nihayette hepimizin üzerine düşeni yapmamız gerekir."

Herkesin üzerine düşeni yapması: Yani, hükümet mevzuat çıkarır, işletme buna uygun çalışır, müfettiş kontrol eder ve eksiklik varsa işi durdurup, bunların giderilmesini ister… Bütün bunlardan sonra, sendikalar tarafından bilgilendirilen işçiler yine de yanlış bir şeyler olduğunu anladıklarında, çalışmaz ve hemen ilgilileri uyarırlar…

Elbette ki, zaman içerisinde yeni düzenlemeler yapma ihtiyacı doğacak ve akış içerisinde bunlar da yapılacaktır. Ancak mesele şu ki, ilgililerin üzerlerine düşeni yapma konusundaki ihmalleri sürdükçe, ne kadar tedbir alınırsa alınsın ve ne kadar mevzuat değiştirilirse değiştirilsin, kazaların ve kayıpların önünü alabilmek mümkün olmayacaktır.

Ana muhalefet partisi CHP ve diğer partiler mevzuata katkıda bulunmak için gayret etseler; kazaları protesto gösterileri için bahane olarak gören sendikalar da, hakları başta olmak üzere işçileri eğitmeyi düşünseler, kazalar ve kayıplar azalır…

Daha sağlıklı ve güvenli bir çalışma hayatı, herkesin üzerine düşeni yapması ile mümkün yani…

Ekrem Kızıltaş – Haber 7
ekremkiziltas@gmail.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL